Etnografya Müzesi!..

Atatürk 1938’de vefat ettikten sonra mübarek naaşı, 1953’te ANITKABİR inşaatı tamamlanıp oraya nakledilene kadar 15 yıl Etnografya Müzesi’nde muhafaza edilmiş ve halk tarafından, orada ziyaret edilmişti.
Gidişata bakılırsa, bir süre sonra Anıtkabir, “Etnografya Müzesi” olacak, kapısında koruma görevlileri nöbet tutacak. Atatürk’ün hitabeleri de ‘Hitit Yazıları’gibi “antika” kalacak! “Olmaz” demeyin; son zamanlarda ne “olamaz” şeyler oldu ve olmakta!

***


Atatürk’ün ebedi istirahatgahını; binlerce ihtiyar, genç ve çocuğun ziyaret etmelerinden ve bu durumlar karşısında ondan güç almalarından bugünkü iktidar rahatsız. Önemli günlerde zoraki ve kerhen Ata’nın mozolesi önünde, kendi deyimleriyle “sap gibi” dursalar ve deftere beylik klişe sözler yazsalar da gönüllerinin orada ve onunla olmadığı muhakkak.
Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı yıllardır Genelkurmay sitesinde açıklanırken, bir süredir bu geleneğe son verilmesi anlamlı. Kısacası milletin Atatürk’e bağlılığını gösteren ve yaşananlarla orantılı olarak artan sayı, onlara endişe veriyor...
Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil kardeşimiz, hayranı olduğum kıvrak kalemiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e bu değişikliğin sebebini sormuş... “Gerçeği öğrenebilmek için senelerce WikiLeaks belgelerinin açıklanmasını mı bekleyeceğiz” diyor ve devam ediyor “En son gittiğinizde, Anıtkabir Özel Defteri’ne ‘Atatürkçü düşünce sisteminin ışığı altında, bize verilen bütün görevleri yerine getirmeye hazırız’yazmıştınız. Anıtkabir kanunen size bağlı... Görevinizi yerine getirin...”
Genelkurmayın sonraki açıklamasında ifade edildiği gibi, Türk Ordusu’nun Ata’ya bağlılığı tartışılmaz. Ancak, son zamanlarda neler oluyorsa bu “bağlılıktan” rahatsız olanlar için oluyor...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in de Atatürk’e bağlılığından şüphe edilmemeli. Onu tenzih ederim. Ancak benim de cevap bekleyen sorularım var kendilerine. Mesela en başta; Harp okullarındaki yoklamalarda Mustafa Kemal adı okunduğunda öğrencilerin hep bir ağızdan “BURADA, İÇİMİZDE” demeleri geleneği devam ediyor mu? Etmiyorsa, neden ve hangi yeni düzenlemelerden dolayı kaldırıldı? Necdet Paşa’dan cevap bekliyorum

***


Genelkurmay Başkanı Necdet Paşa’nın “sivil” otoriteye “sadıkane” bağlılığı ve “bağımsız” yargıya güveni malum. Buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Ama ben gene merak ediyorum; Türk Ordusu’nun fiilen başkomutanı olarak onu korumakla mükellef Necdet Paşa, ordusunun muvazzaf ve emekli komutanlarının yıllardır “içeride” olmaları ve şu sıra seleflerinin de bazı gerekçe ve bahanelere istinaden “cadı avında” dalga dalga, salkım salkım toplanmalarından vicdanen olsun hiç rahatsız değil midir?
Neredeyse Cumhuriyetin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ı da mezarından çıkarıp yargılayacaklar! Bu açık saldırılar karşısında tavır koymak için “kişisel çareler” tükenmez!
Türk Ordusu’nun “Emret komutanım” tılsımını ve ruh gücünü “emretme” olarak değiştirmek isteyen ve bunun için de “darbeci yetiştiriyorlar” diye, Harp Okullarının, askeri okulların tedrisatının değiştirilmesi için kampanya açan doğuştan özürlü Mehmet Ali Birand, haber sunuculuğu yaparken, araya kendi yorumlarını sokuşturur.12 Nisan kutlamalarının haberinden sonra “Komutan, türbanlı görünce kaçmadı. Genelkurmay Başkanı ve üst düzey komutanlar da oradaydılar. Umacı görmüş gibi kaçışmadılar” diye memnun... Diyor ki “Orgeneral Özel ve davetteki komutanların, daha önceki Genelkurmay Başkanları veya TSK’nın üst düzey komutanlarından ne farkı var? Hiç farkları yok. Onlar da diğerleri gibi katıksız laik... Onlar da cumhuriyete bağlı insanlar... Onlar da Atatürk ilkelerini benimsemiş askerler. Tek farkları, değişen dünya ve değişen Türkiye’nin farkına varmış olmaları. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’in genel tutumu da bu ortama çok katkıda bulunuyor.” 

***


 Ben, Özel Paşa’yı tenzih ederim ama bu adamlar onu kendi gönül ve mizaçlarına göre bir Komutan olarak görüyor ve “devşirmek” istiyorlarsa, bu hiç de hayra alamet değil. Laiklik, devrimler tabii ki türbanla, sarık ve fesi yasaklamakla korunamaz. Ancak bunlar irticanın sembolleridir. Acaba şimdi komutanlarımız bu konudaki anlayışlarını değiştirdiler, hassasiyetlerini bıraktılar mı? Araziye mi uydular? Asıl bu hiç hayra alamet değil!..

Yazarın Diğer Yazıları