Ev kadınları

Siz ev kadınları! Allah aşkına siz kimsiniz? Kendinizin ne olduğunu biliyor musunuz? Yaptıklarınızın neler ifade ettiğinin farkında mısınız? Sakın olayların farkındayım demeyin. Eğer bilseydiniz, birileri ne iş yapıyorsunuz dediğinde, saklamak için konuyu değiştirmek yerine göğsünüzü gere gere ev kadınıyım diyebilirdiniz. Çalışan kadınların ve eşinizin karşısında ezilip büzülerek, için için keşke ben de ayaklarımın üzerinde durabilseydim demezdiniz.

Sizlerin yaptıklarına bakıldığında, yaptıklarınızla ne kadar övünseniz azdır. Siz ki, evde bulaşığı, çamaşırı yıkayan, ütüyü yapan, yemek pişiren, evi temizleyen, camları silen, çocuk doğurup bakımını yaparak yetiştiren, akşam eve dönen eşini bütün yorgunluklarına rağmen gülerek karşılayıp her türlü görevini eksiksiz yerine getiren ve olağanüstü işlerin üstesinden gelerek aileyi ayakta tutanlarsınız.

Yaptıklarınızı maddi olarak değerlendirdiğinizde, bunları bir başkasına yaptırdığınızda bir kadının yaptığının karşılığı ayda üç ile beş bin lira arasında bir paraya tekabül etmektedir. Bunu tüm ev kadınlarının yaptığı olağan şeyler olarak düşünüldüğünde, ülkenin GSMH’sına yaptığı katkı hiç de küçümsenemez.

Bu katkının değerini anlamak için, imkanı yerinde olan ev kadınlarının yardımcı olarak çalıştırdıkları kadınlara ödedikleri paralara bakmak yeterlidir. Yurt içinde ve yurt dışında binlerce ailenin, kadınların ev işleri yaparak kazandıkları paralarla geçimlerini sağladıkları görülmektedir. Bu da demek oluyor ki, ev kadınları küçümsenmeyecek işlere imzalarını atmaktadırlar.

Saçını süpürge eden, her türlü horlanmaya ve dışlanmaya rağmen tüm bunları başaran ev kadınlarının herhangi bir güvencesi var mı? Tabii ki yok. Evin camını silerken veya çamaşır asarken binadan düşse, doğum yaparken sakat kalsa, eşi ihtiyacı olan parayı vermese veya terk etse bu insanların onurunu ve düştüğü kötü durumdan kim kurtaracak. Ayrılıkların zirve yaptığı günümüzde her türlü güvenceden yoksun bu kadınların sokağa atıldığında düşeceği durumu düşünebiliyor musunuz?

Tüm bunlara rağmen seni seçimlerde oy deposu olarak görmesinin yanında, kapı kapı dolaştırarak oy toplattırmaktalar. Sizi seçmen olarak methiyelere boğarken, seçilmen için parmağını dahi oynatmayanlar, iş, kadın haklarına gelince “Kadınlara bir şey verilmemeli. Kadın hak etmeli” diyerek seni görmezlikten gelmektedirler.

Ev kadınları, sizlere şirin gözüküp de sizden esirgenen o haklarınızın söke söke alma zamanı gelmiştir. Sandık gözüktüğü için vaatler peş peşe sıralanacaktır. Hatta ne methiyelere mazhar kalacaksınız. Onlara methiye dizmeleri yerine haklarınızı vermelerini, vermedikleri takdirde sizin de oy vermeyeceğinizi öyle bir haykırın ki, sağır kulaklar dahi duysunlar.

Hak almaya ise sizleri sigorta yaparak vermelerinden başlayın. İstediğiniz bu sigorta şimdiki gibi primini ödeyerek olunan isteğe bağlı sigorta yerine, topluma kazandırdıklarının karşılığı olan devletin primlerini ödediği ve ilerisinde emekli olacak bir sigorta şekli olsun. Emeklilikte Tabii ki, partiler buna itiraz edecektir. Kimileri çalışanlara karşı haksızlık olacağından, kimileri çalışanların da işi bırakıp eve kapanacağından, hatta bütçe yetersizliğinden dem vuracaklardır. Sakın ola ki bu afaki söylemlere inanmayasınız. Ev hanımlarının zaten sağlık giderleri, eşleri veya yeşil kartlarla karşılanmaktadır. Altmış beş yaşın üzerindekilere maaş bağlanıp, ulaşım giderleri devlet tarafından ödenmektedir. Zengin olanlar zaten buna ihtiyaç duymamaktalar. Tüm bunlara bakıldığında bütçeye bir külfet getirmesi de beklenemez. Ayrıca, altmış beş yaş maaşı gibi bir maaş bağlanınca, çalışan kadın da işini bırakmayacaktır.

Büyük ülkeyiz diye övünerek iki milyon Arap’ı ve Yezidi’yi besliyoruz. Bir çok geri kalmış ülkelere hibelerde bulunuyoruz. Büyük ülke olmak, imkânlarını birilerine peşkeş çekmek değildir. Öncelikle kendi insanını mutlu kılmak demektir. Adalet ise vergilerini ödemeyenden almak, tükettiklerinin bedelini ödettirmekten geçirerek eşit davranmaktır. 

Ey ev kadınları; siz kendinizi düşünmedikçe bir başkası sizleri hiç düşünmez. Uyanın ve ayaklarınızın üstünde durmasını öğrenin. Ana sütünüz gibi helal olan haklarınızı talep edin. Sizi tanımayanlara kendinizi tanıtmanın tam zamanıdır. Yarın çok geç olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları