Evcilik

Zamanımız, evlilikleri de kendine benzetti. Modern çağ, modern evlilik… Modern günümüzdeki modern insanlar, tabii ki de modern evlilikler yapıyor. Köyler de modern, kentler de… Teklifler de modern, düğünler de... Reçeller de nevresimler de... Kokoş, butik, organik hayat. Çoğu şey fabrikasyon, olmayanlar da oynanmış. Alakasız gibi görünse de çok alakalı. Hayatımız yapay, sanal, kestirme, realist… E şimdi bunlar evliliklere sirayet etmesin mi?
Evliliklerin ömrü kısaldı. Kendine alan oluşturup, alanına girilsin istemeyen insanlar, ikinci kişiye tahammül edemez hâle geldi. İkinci kişiye tahammül edemezken evlilik nasıl olacak? Olamayacak… Olursa da kısa sürecek. Oyun gibi, show gibi başlangıçlar.

Abartılı, yorucu, göstermelik, kurgulanmış, amaca yönelik evlilikler yapılıyor. Çocuk için (Ben öyle yaptım:), sırf evlenmiş olmak için, ailesinden kurtulmak için, denemek için... Sevdiği için evlenen yok mu? Var. Bunların hepsi sevgiyle, aşkla veya mantıkla başlıyor zaten. Ama hepsi de kısa sürüyor. Bir dönem evlilik “mezara kadar”dıyken şimdi sıkılana kadar.

Hiç sorun olmayacak! Annenle, arkadaşınla, kardeşinle anlaşamadığın gibi eşinle de anlaşamayabilirsin. Mühim olan bunu öngörüp, taktikler geliştirip, sorunlarınızı sabırla çözebilmek. Ama “Amaan çekemem ben bunu!’’ demek daha kolay. Şaşırmıyorum veya üzülmüyorum, devir bu devir. Her şey deforme olurken evlilik nur topu gibi aynı mı kalacaktı?

Kadınlar kariyer ve estetik yaptırmaya başladığından beri erkeklere boyun eğmez oldular. Erkekler bolluktan sarhoş... Herkes her yerde. O olmazsa o, o olmazsa o, hatta onlar da olmazsa onlar... Kadın erkek bazen eşit, bazen değil. İşimize geldiği gibi. Korkak değilim ama bu konuda konuşmaya ödüm patlıyor. Gazaba uğramak var. Atlıyorum.

“Evliliğim yürüsün istiyorum ama şunları yapmak istemiyorum ve şunları hâlâ yapmak istiyorum.” Olmaz! Evliliği bir işletme gibi görmeyi deneyebiliriz. Bir şirket sahibi olduğumuzu düşünebilirsek, şirketin başarısını benliğimizin üstünde tutarsak zümrüdü ankayı görebiliriz. Hayat başarısı, başladığın işte başarılı olma, kariyer… Al sana kariyer. Hadi bunu başar sıkıyorsa. Evliliğini başar. Yürüt, sürdür, kazıyarak kazan. Sen de kazan, eşin de kazansın, varsa çocuğun da kazansın, toplum da kazansın. Senin başarın nelere kadir olabilir, hissettin mi?
Çalışanlar için, iş yerlerindeki disiplini evliliklerine taşımalarını tavsiye ediyorum. Mesela insan patronuna gösterdiği saygı ve biati eşine gösterse o evlilik nasıl yücelir? İşe giderken yaptığı bakımı evde yapsa karşılığını nasıl alır? Üç kuruş maaş için verdiğimiz tavizleri, eşimiz, hayat arkadaşımız için neden veremiyoruz? Orada alttan alıp, evde; alıngan, tripli, kaprisli oluyoruz. Hasta olduğunda senin için patronun, iş arkadaşın mı uykusuz kalacak? Çalışmayanlar içinse açı değiştirelim. Bireyin arkadaş toplantılarına, alışveriş merkezlerine, spor salonlarına yaptığı mesai ne kadar? Yuvası, eşi için yaptığı mesai ne kadar? Ben cevapları izliyorum. Realite programını, netflixi eşinden daha çok sevenleri, “Gitse de çıksam” diyenleri çok gördüm. Bir gün bir gidecek göreceksin!

Bir de çekirdek ailesi tarafından çok sevilmiş, çok korunmuş insan grubu var. Şanslı gibi görünen bu grup evli kalamıyor veya hiç evlenemiyor. Mutlu bir yuvada büyümüş, her istediğini yapmış, anne babasıyla arkadaş gibi yaşamış. Her başı sıkıştığında ebeveynlerinin kanatları altına girmiş ve hep “hoş geldin” ile karşılanmış. Bitti... Evliliği sürmez. Hep oradaki güveni, sahiplenmeyi bekleyecek. Öyle bir dünya yok ki. Kim seni neden annen baban gibi sahiplensin? Kuzguna yavrusu şirin görünür. Sen ne yaparsan yap, onlar seni kabul etmek zorundalar. Kendileri yavrulamış. El oğlu, el kızı sana aynı şekilde anlayış gösteremez ki. O yüzden burada da ailelere tavsiye veriyorum, çocuklarınızı çok rahat ettirmeyin! O rahata alıştıklarında bunun dezavantajını yine siz yaşarsınız. Başka kimselerle yapamazlar, en ufak sorunda telefonunuzda veya kapınızda biterler. Kıyamaz mısınız? O zaman, sirke, tuz, limon tuzu, nohut ve sarımsakla büyükçe bir bidona basın:) (Turşusunu kurun!)


Evlenirken, “Yürümezse ayrılırız” dediniz mi o iş başlamadan bitmiş demektir. “Bu bir işletme. Ben bunun kurucusuyum. Bu kurumu nasıl ileri taşıyabilirim? Nasıl büyütebilirim? Kazandırabilir, kâra geçirebilirim? Kapanmasını nasıl engelleyebilirim?” Proje, plan, yürütme, geliştirme fikirleriyle, evliliğinize odaklanmanız çok şeyi değiştirebilir. Bu niyetlerle her evlilik yürür. Hele de güven, sonra saygı, sonra sevgi ve iletişim varsa, sebat ve istikrardan başka gereklilik kalmaz. Bunlara sahip olmak yetmiyor. Korumak için emek ve çaba sarf etmek de lazım. İstemek başarmaktır. Kader, gayrete âşıktır. Sürsün isteyin, sürer.

Yaman çelişkidir ki evlenmek isteyip bir türlü evlenemeyen bir güruh da var. Onlar da evli olup değerini bilmeyenlere neler der kim bilir? Aşırı boşanmalar insanların evlilik kurumuna duydukları güveni bitirdi. Korkak yaptı. “Ne evleneceğim?” “Herkes ayrılıyor.” “Evlilik aşkı öldürüyor.”lar çıktı.

Çıkmasın, yuvanızı yıkmayın. Yuva yıkanın yuvası olmaz. Bu kendi yuvanız için de geçerli. Kuş yuvayı gördüğü gibi yapar. Ev alma, yuva al. Yuvalama. Şaka şaka yuvala!

Yazarın Diğer Yazıları