'Evet' neden kaybedecek?

1.            2002 yılında tek başına iktidara gelen partinin ilk icraatlarından birisi milletvekili lojmanlarını kaldırmak olmuştu… Milletvekillerinin halkın içinde yaşaması gerektiği söylenmiş, Erdoğan da ikâmet için alışılmışın dışında bir semt seçmiş, Keçiören ilçesi sınırlarındaki Subay Evleri'ne yerleşmişti…

'Mağduriyet' dalgasıyla gelinen ve 'vesayet'e karşı 'daha fazla demokrasi'yi savunarak büyüyen siyasî hareketin bugün vardığı nokta ibretlik… Artık 'mağduriyet'in bir karşılığı yok ve 'demokrasi' yerine 'istikrar' ve 'güçlü yönetim' kavramları kullanılarak yetkilerin tek bir merkezde ve kişide toplanması söz konusu… Bu devasa fark kimse tarafından hissedilmiyor değil…

2.            'Evet' maddeler üzerinden savunulmuyor, savunulamıyor… Bu durumda geriye propagandada tek bir yol kalıyor: "Hayırcılara bakın ve ona göre oy kullanın!.."

Söz konusu değişime doğru dürüst bir açıklama getirebilmek yerine, farklı siyasî kimliklerden oluşan 'hayırcılar'ın içinden 'işlerine gelenleri seçip halka gösterme' taktiği pek sökmüyor… Ellerindeki 'en önemli koz' olan bu yöntem umulan sonucu almaya yetmiyor…

3.            Muhalefet, kimi 'evet' tarafının kullandığı 'ayrıştırıcı, korkutucu, karamsarlık üretici' dile aynı dille karşılık vermiyor… 'Toparlayıcı, umut verici, normalleştirici' dil kullanıyor… Böylece kaostan ürküp, belirsizliğe savrulmaktansa mevcut statükoya yeniden rıza gösterebilecek kitleler rahatlatılıyor…

4.            '18 maddenin oylanması'ndan ibaret anayasa değişikliği yerine 'Tayyip Erdoğan taraftarlarıyla karşıtlarının sayımı' algısı oluşturma çabası bir türlü oturmuyor… Bunun 'Erdoğan'a veya AKP iktidarına güvenoyu seçimi 'olmadığı algısı diğerinden çok daha güçlü… Kalan 2 aylık süre içinde, eldeki büyük propaganda imkânlarıyla konu bu alana sıkıştırılmak istenecektir ama ne kadar becerilebileceği oldukça şüpheli…

5.            'Hayır' tarafı daha soğukkanlı ve kendisinden emin görüntü veriyor… Konuyu 'her şeye hayır' çerçevesinde değil, değişikliği istenen 18 maddeyle sınırlıyor… 'Evet' tarafının Meclis aşamasından itibaren "Eğer geçmezse erken seçim olur" diyerek 'istikrardan yana olan seçmen kitlesi'ni korkutma çabalarına karşı, o kitleyi rahatsız edecek dilden kaçınılıyor…

 

Bu referandumla, sonuca göre erken seçim arasında bir ilişki asla kurulmuyor… Oysa muhalefetin reaksiyon göstermesi bekleniyor ve seçmenler erken seçimle, 'istikrar'ın bozulmasıyla, terörün azmasıyla, Gezi benzeri olayların ortaya çıkmasıyla korkutulmak isteniyordu…

 

6.            Karşı tarafı 'terörist' veya 'teröre hizmet eden' gibi gösterme çabası 'evet' cephesi için telafisi zor zararlar doğurdu… Daha dün kimlerle oturulduğu çok aşikârken ve bu işbirliklerinin acı meyveleri hâlâ ortadayken, bugün daha fazla yetki için 'karşı''terörizme hizmet'le suçlamak çok ucuz bir politik manevra olarak görülüyor, inandırıcılık düzeyi çok düşüyor…

Şimdilerde bunun zarar verdiği fark edildi ve "Evet veren de hayır veren de bizim kardeşimiz, vatandaşımız" şeklinde bir üsluba 'kısmen' dönülmeye başlandı…

7.            'Evet'in çıkması için öncelikle destekçi partilerin kendi tabanlarını ikna etmeleri gerekiyor… Eğer bu partilerin büyük olanında yüzde 30'ları aşan tereddüt ve ret varsa, diğerinde ise 'hayırcılar' değil de 'evetçiler' istisnaysa, bu tasarının halktan geçmesi elbette zorlaşıyor…

8.            'Evet'in kemik kitlesi, söz konusu 18 maddenin birini bile okumayan ve tamamen taassupla/partizanca oy kullananlardan oluşuyor… Benzer durum -daha düşük oranlı olsa da-  'karşıtlık' düşüncesiyle 'hayır' tarafında da söz konusudur… Esas belirleyici kitle ise şimdiye kadar hangi partiye oy vermiş olursa olsun, yetersiz de olsa damağındaki demokrasi tadından vaz geçmeye niyetli olmayanlar… İktidar partisi seçmeninde bu anlamda fire var ve bundan sonraki ilk genel seçimde yine de aynı partiye oy verecek seçmenler bu durumdan rahatsız… Zaten bu rahatsızlık anketlere de yansıyor…

9.            'Beka sorunu' edebiyatı da fazlaca ciddiye alınmıyor… "Bu 'beka sorunu' hangi zaman kesitinde ortaya çıkmış ve bunun aşılması için kim yetki istiyor?" sorusu birçok şeyi izah ediyor…

10.          Siyasî iktidar, şimdiye kadar istediği bütün yetki ve güçleri halktan almasına rağmen, daha da sınırsız bir yetkiye ulaşma hırsını izah edemiyor… "Ne istediniz verilmedi? Ne yapmak istediniz engellendi?" sorularının rasyonel karşılıkları yok…

Ortam 2007'ye benziyor… İktidar partisini daha da büyüten dip dalganın tersi anlamda benzeri geliyor… Kalan 2 ay içinde neler olacağını bilmiyoruz ama bugünkü hâl 'evet'in işinin bir hayli zor olduğunu gösteriyor…

Yazarın Diğer Yazıları