Ey Aydın Doğan, Hürriyet'imi satma

49 yıllık gazetecilik hayatımda ne zaman bir gazete, dergi, radyo ve televizyon satılsa, hele hele kapansa çok üzülürüm.

1 milyon günlük satışı olan efsane Günaydın gazetesinde çalışırken duayen gazeteci, gerçek medya patronu Haldun Simavi'nin Günaydın'ımı 1990 yılında Asil Nadir'e satması ile şok yaşamıştım.

Günaydın'ım satıldı günüm karardı, sabahları uyandığımda eşime Günaydın demek bile günlerce içimden gelmedi.

Aradan 4 yıl geçti ki bu kez efsane Simavi ailesinin diğer medya patronu Erol Simavi, Hürriyet'imi Aydın Doğan'a satınca ikinci şoku yaşadım.

Efsane medya patronları, Nadir Nadi, Ercüment Karacan, Erol Simavi, Haldun Simavi birer birer medya kuruluşlarını, "tüccar medya patronlarına" satmaya başladılar.

Hürriyet, her gazetecinin meslek hayatında olmazsa olmaz denilecek önemde en önemli medya kuruluşudur kuşku yok ki.

Hürriyet'i olmayan gazeteci tutsak olur.

Siyasetçilere tutsak olur.

İş adamı tüccar medya patronuna tutsak olur.

Bürokrata tutsak olur.

İş dünyasına tutsak olur.

Hürriyet'i olmayan gazeteci halkın haber alma hakkını değil, patronun ticari faaliyetlerini ön planda tutmaya başlar.

E zaten ülkemizde her iş adamı iktidarla "iyi geçinmeye" iktidarı "kızdırmamaya" özen gösterir.

İşte bu özen ve dikkat gazeteciler üzerinde büyük bir baskı oluşturur ki basın hürriyeti tamamen ortadan kalkar.

Gazetecilik meslek ilkeleri değil iş adamı patronların ilkeleri uygulanmaya başlar.

Meslek hayatımda Günaydın gazetesinin Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık muhabirliğini yaptığım dönemde Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Ertuğrul Özkök'ten bir kez iş teklifi aldım ama kabul etmedim.

Ancak 49 yıldır Hürriyet'imi okurum.

Aydın Doğan'a gelince;

- Emin Çölaşan'ı,

- Bekir Coşkun'u

- Yılmaz Özdil'i,

- Uğur Dündar'ı işten çıkarınca, Ertuğrul Özkök'ü, Enis Berberoğlu'nu, Sedat Ergin'i görevlerinden alınca zaten Hürriyet'ini kaybetmiş, iktidara tutsak düşmüştü.

Ayrıca,

80 yaşına merdiven dayayan ki, Allah sağlıklı uzun ömür versin Erdoğan Demirören'in Doğan Medya Grubu'nu satın alacak olması,

Demirören'in Milliyet ve Vatan gazetelerinin yayınları ile AKP hükümetine sınırsız destek verip yandaş medya grubu içinde olması,

2019'da yapılacak yerel, genel ve Cumhurbaşkanı seçiminin AKP için ölüm/kalım derecesinde önemli olması,

Türkiye için açık ve seçik şu tehdidi ortaya koyuyor:

Tek Parti/Tek Adam/Tek Medya/Tek Ses=Dikta rejimi.

Kaderiniz ve Türkiye'nin kaderi sizlerin ellerinde, kararı 2019'da sizler vereceksiniz.

Ya demokratik parlamenter rejim, ya dikta rejimi...

Ey Aydın Doğan, Hürriyet'imi satma.

Yazarın Diğer Yazıları