Ey Güzellik!
Benim yüzüm âşinâ gelmedi belki sana, lâkin ben seni kâlû belâdan hatırlıyorum. Bir verdiğim sözü unutmadım hiç Tanrı’ya kâlû belâda, bir de gördüğüm eşsiz
güzellikteki yüzü...
Ve ihânet etmedim ey güzellik!
Ne ân gelip ihânete dahî şükrettiren Tanrı’ya verdiğim söze, ne de bir ân görmüş
olmanın bir ömür beklemeye kifâyet ettiği o güzel yüze...
Ben seni levh-i mahfûzdan biliyorum ey güzellik!
İsmimizi yan yana koymuşlar, kaderimizi bir yazmışlar da, oradan biliyorum.
Ve çeyrek asırdır, henüz gerçek olmaya yakınlaşan bir rûyânın, çeyrek asrın
kalanını fedâ etmeye can attığım bir hülyanın, aslında yalnızca kaderimin peşinden
koşuyorum.
Aldırma sen dağınıklığıma ey güzellik!
Karanlıktı gece ve gündüz ve seni anımsatıyordu ruhuna biraz güzellik karışmış her yüz, senin olmadığın her ân yalnız, sabırla ve iştiyak ile ve beklemek ıstırap ise
eğer, seni beklemenin lezzetini yaşıyordum... Savaştan değil, insanların arasından geliyordum... Yalan ve iftira ile beslenen,erdemden ve ahlâktan yoksun, haktan ve hayâdan bî-haber ölü soyucuların arasından.
Peki ya sen ey güzellik!
Neden boşluğa bakıyor gözlerin, neden ürkek bir kuş gibi çırpınarak dökülüyor,
küçük bir kımıldanışıyla dağları yerinden oynatacak güzellikteki dudaklarından
sözlerin...
Toz olup dağılsın bütün elemlerin ey güzellik!
Buradayım işte!
Gördüm seni!
Gözyaşlarını gördüm hepsi eşsiz birer inciye dönüşen yanaklarından süzülürken
hem, hem de güneşe yazık eden bir küçük tebessümünü gördüm.
Ve geldim!
Yolumu senin yoluna, yönümü senin yönüne, gönlümü sana yakîn, ömrümü seninle
ve son nefesimde, kışların bahar, âlemin ağyâr, yalnız iki ruhun bir olduğu bir
istikbâle çevirdim.
Ey güzellik!
Yeri, göğü ve yıldızları; suyu, toprağı ve yağmurları; ayı, güneşi ve deryâları;
gündüzü, geceyi ve zamanı; sana benzeyen tüm melekleri ve Tanrı’yı şâhit
tutuyorum kendime...
Ve sana, içinde yalnızca bir ömür yüzündeki tebessümü görebilme umudundan
başka bir arzu barındırmayan; saygıyla, sadâkatle ve hakîkatle yüceltilmiş bir sevgi
vaat ediyorum...
Ve ben!
Bir elimde ay, diğerinde sen, vazgeçtim ben kalanların hepsinden...
Her şey sen, yalnız sen, bir tek sen...