“Eyalet” ve “cehâlet!”

Sayın Erdoğan, Osmanlı’da eyalet sistemi yoktu!
Öcalan’la yapılan pazarlığı,  “2023’te ben Başkan olursam eyalet sistemine geçebiliriz” diyerek zımnen kabul eden ve devletin bekası ile şahsî bekasını cem ederek ‘devlet’ denildiğinde ne anladığını öğrendiğimiz Sayın Erdoğan; eyalet bahsindeki inadını sürdürüyor.
CNN Türk-Kanal D ortak yayınında Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet yazarı Taha Akyol, Posta Ankara Temsilcisi Hakan Çelik ve CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın sorularına cevaplar verirken de “eyalet sistemi” konusuna “Bunlar tarih bilmiyorlar” diye başlıyor.
Ve “Siz, eyalet sistemi ile üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz” diye bitiriyor.
Peki bu sözler doğru mu?
İsterseniz “son”dan başlayalım:
Hangi sözlüğe bakar, hangi tarihçiye sorarsanız sorunuz, “eyalet sistemi” demek, “kısmi özerklik, kısmi bağımsızlık” demektir. Sayın Erdoğan böyle değil diyor.
Demek ki, herkes yanlış biliyor, Erdoğan doğru biliyor...
Ve Erdoğan’ı dinlemeye devam edelim:
“Cumhuriyete savaş açmak derken dünyada gelişmiş ülkelere bakarsanız eyalet korkusu yoktur. Eyalet yapısı güçlü kalkınmayı getirir. Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletleri var. MHP bir taraftan Osmanlı’nın devamıyız diyecek, Osmanlı’nın devlet yapısındaki bu durumu görmezden gelecek.”
Bu bahisteki bilgisi de yanlış Erdoğan’ın. Yani, asıl tarih bilmeyen kendileri. Osmanlı’da eyalet sistemi evet vardı, amma kısa bir süre için vardı.
Osmanlı Devleti 1299 yılında kuruldu.
Kurulduğundan 1632 yılına kadar yani tam 323 yıl “sancak sistemi” ile idare edildi.
1632 yılında “eyalet sistemine” geçti.
Vural Savaş’ın son kitabı “Kim Bu Hainler”in 178’inci sayfasında şu paragrafla, “... Ancak eyaletler asi paşa ve derebeylerin, ‘Ayan’ denilen nüfuz ve servet sahiplerinin, bölücülük yanlılarının cirit attığı yerler haline geldiğinden, 1864’te eyaletler, vilayetlere dönüştürülmüştür” diyerek kısaca bahsettiği gibi Osmanlı’da eyalet sistemi; sisteme geçildikten 232 yıl sonra terk edilmiştir.
Velhasıl, 632 yıllık ömrü içerisinde Osmanlı’nın eyaletli yılları 232 yıl; son 59 yılı da dâhil olmak şartı ile, eyaletsiz yılları tam 400 yıldır...
Hem, burası milyonlarca kilometrekarelik Osmanlı değil, avuç içi kadar Türkiye Cumhuriyeti... Coğrafi keşifler ve ufuksuz İttihat ve Terakki yüzünden bir lira bozuldu; on kuruş oldu. Sen o on kuruşu, “on adet kuruş yapacağım” diye uğraşacağına; mâdenini gümüşe çevir, altına çevir; değerini artır.
Gelelim, “Devlet dilinin” yanına “ikinci bir dil” katılması saplantısına...
Bu konuda da Osmanlı örnek gösteriliyor.
Oysa..
23-24 Aralık 1876 tarihli Osmanlı Kanun-i Esasisî’nin 18. maddesine göre, “Resmi dil Türkçe”dir.
Türkçenin yanına “Kürtçeyi de resmî dil” olarak katmak isteyenlerin savunduğu şu:
“Bu anayasa 13 ay gibi çok kısa bir süre sonra II. Abdülhamid tarafından askıya alınır ve 1908’e kadar Türkçenin resmiyetini ilân eden belge olan anayasa sadece devlet salnamelerinin sayfaları arasında yaşar. Anayasa 24 Temmuz 1908’de tekrar yürürlüğe girdiğinde ise devletin ömrü sadece 14 yıl çalkantılı şekilde devam eder.”
Bu savunma bile “Resmî dil Türkçe”dir diyor başka bir şey demiyor.
Çünkü Abdülhamid Han, Kanun-i Esasi’yi askıya almasına rağmen Türkçeyi resmî dil olarak kullanmaya devam etmiştir. İspatı mı? E, onu Türkçe için kendileri söylüyor:  “Devlet salnamelerinin sayfaları arasında yaşadı”  diyorlar ya...
Üstelik Kanun-i Esasî 1908’de tekrar yürürlüğe girmiş, Türkçenin resmî dil oluşu yeniden kanunî dayanağına kavuşmuştur.
Sözün özü hem “Osmanlı’da eyalet sistemi var” diyenler ve hem “Osmanlı’da resmî dil Türkçe değildi” iddiasında bulunanlar “sinekten yağ çıkartıyor” da, sinekteki kanadı, kolu, gövdeyi, başı, ayakları inkâr ediyor...
Millet de bunları bir şey biliyor da konuşuyor zannediyor. Bunlar belgeye değil, duvara dayanarak konuşuyor...

Yazarın Diğer Yazıları