Ezberimizi bozan yaklaşımlar

Calışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın “yabancı kaçak çalışanların önlenmesine” yönelik çıkardığı ve 1 Şubat 2012’den itibaren uygulamaya konulacağını söylediği değişikliklerden sonra, o kadar değişik yorumlara rastladım ki, bu yaşıma kadar öğrendiğim doğru ile yanlışlar birbirine karıştı. Oysa ki bakanlığın yaptığı değişiklik gerçekten de takdir edilmesi gereken, vatandaşlarının haklarını korumaya yönelik, ülke ve millet menfaati için yapılan bir değişiklikti. Gerekçe olarak, vergi vermeden ülkemizde “kaçak olarak çalışanların ülke ekonomisine verdiği zararlar” engellenmeye çalışılıyordu.
Ama konu o kadar değişik noktalara çekildi ki, “evde bakıcılık yapanlar, turizm sektöründe çalışanlar kapsam dışı bırakılsın” gibi öneride bulunanlar bile oldu. Aslında gazetelerindeki köşelerinde bu yasanın aleyhinde yazı yazan kaç kişi varsa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu şahıslar hakkında dava açmasını öneriyorum. Devlete karşı işlenen suçlarda, çok önceleri savunduğum görüşümün ne kadar gerçekçi olduğu bir kez daha doğrulanmış oldu. “Eline silah almadığın sürece Türkiye’de devlete her türlü ekonomik zararı verebilirsin, ama hiçbir zaman terörist olarak yargılanmazsın. Çünkü devlete karşı işlenen ekonomik suçlar, terör kapsamında değildir”. Eğer terör kapsamında olsa idi, son Uludere olayından sonra devletin her yıl milyarlarca lira vergi kaybına neden olan sigara ve petrol kaçakçıları sanki orada piknik yapıyorlarmış gibi lanse edilmezlerdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın “yabancı kaçak çalışanlarla” ilgili yaptığı değişikliklere Kültür ve Turizm Bakanlığı bence müdahil olmamalı. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, bugün tur operatörleri ve onların Türkiye’deki anlaşmalı acenteleri, “tur operatörü temsilcisi kisvesi altında on binlerce yabancının ülkemizde kaçak olarak çalışmalarına yardımcı olmaktalar”. Bir tur operatörünün her bölgede “bir temsilcisi” olması kabul edilebilir. Ama “tur operatörü temsilcisi adı altında eğer bu yabancılar, havaalanı transferi, otel rehberliği ve şehir turları” yapıyorlarsa burada istismar ve yalan var demektir.
1980’li yıllarda eğer turizm yapıyor olsaydık, yabancıların havaalanı transferi, otel rehberliği gibi işlerde çalışmalarına göz yumulabilirdi. Çünkü o tarihlerde ülkemizde yeterince yabancı dil bilen vatandaşımız yoktu. Ama bugün anadilini öğrenmeden İngilizce öğrettiğiniz ve hocasından öğrencisine Türk olan üniversitelerde eğitim dilinin İngilizce olduğu onlarca üniversite varken, “eğer kalifiye eleman yok yalanına inanıyorsanız” benin diyecek bir şeyim yok.
Her yıl “yaklaşık 90 bin öğrenci turizm meslek liseleri ve yüksek okulları ve fakültelerinden” mezun oluyor, önemli olan bu öğrencilerin kaç tanesi turizm sektöründe iş bulabiliyor. Eğer bunu araştırırsanız “yabancı kaçak çalışanların” sektöre ne kadar zarar verdiği daha kolay anlaşılacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları