Fahiş fiyatların sebebi olarak %25 sınırı
2022 yılının Haziran ayından beri, konut kiralarında uygulanan %25 artış sınırı, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamaları sonrası, tekrar tartışılır oldu. Zaten, düzenleme, bu tarihten beri, kiracılar ve ev sahipleri arasında bir buçuk senedir tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Her ne kadar mesele arabuluculuk konularına dahil edilse de tarafların anlaşamamasından dolayı yargı sıklıkla bu meseleyle meşgul oluyor.
Son olarak Bakan Tunç’un “Yüzde 25 sınırı Temmuz’da sona eriyor. Maliye Bakanımızın özellikle enflasyon hedefiyle ilgili açıklamalarına baktığımız zaman böyle bir duruma ihtiyaç kalmayacak gibi görünüyor” açıklaması, sınırlamanın kalkacağı şeklinde yorumlansa da bunun yalnızca bir temenni olduğu Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla netleşti, karar falan yok denildi.
Adil değil
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi, %25’lik sınırın adil olmadığına hükmetmiş; “döviz kurlarındaki ani ve aşırı iniş çıkışlar” ile “ülkeyi sarsan ciddi ekonomik krizi” kararında vurgulamıştı.
Tek evi olup, bunun kirasıyla geçinen veyahut buradan gelen kira ile kendi kirasını ve hatta iş yerinin kirasını ödeyen pek çok insan var. Üstelik iş yerleri %25 sınırlamasına tabi olmadığı için, zaten ekonomik kriz yüzünden geliri azalan kişilerin, devletin bu yanlış düzenlemesi nedeniyle de geliri azalmış oluyor; giderinin artışı ise malum…
Kiraların fahiş fiyatları şüphesiz ki artık önüne geçilmesi gereken büyük bir sorun. Ancak kira artışını engellemek adına, yalnızca konut kiralarına %25 artış sınırı koymak, problemi çözebildi mi?
Amaca hizmet etmiyor
Neredeyse iki yıldır uygulanan bu sınırlama, kira rakamlarının korkunç fiyatlara ulaşmasına engel olabildi mi?
Hayır. Ancak kaosa, kiracı-evsahibi kavgalarına ve mahkemelere ekstra iş yüküne neden oldu.
Kiralar ise, hâlâ yüksek.
Çünkü ev sahipleri, yüzde 25 sınırını ve enflasyonu birlikte düşünerek, altı ay sonra değeri azalacak olan kira bedelini, bugünün koşullarına göre değil, altı ay sonrasının hatta bir sene sonrasının şartlarına göre belirliyor.
Belki bugünkü koşullarda 20 bin lira olacak kira bedelini, bir sonraki sene ancak %25 zamla sınırlı kalarak, 25 bin lira yapabileceğini ve bu miktarın o günkü koşullar için oldukça yetersiz olacağını düşünerek 30 bin-40 bin kira bedeli belirliyor.
Bunu yapanlara haksız diyebilir miyiz?
Asıl haksızlık, enflasyon yüzde 25 değilken, kişinin gelir kapısını yüzde 25le sınırlamasını beklemek değil mi?
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, ne derse desin, Bakan Tunç’un açıklaması, bu düzenlemenin artık sürdürülmesi mümkün değil. Toplumda adalet inancına bir darbe daha açan bu düzenlemenin devam ettirilmeyeceği -en azından rasyonel bir bakış açısıyla- öngörülebilir.