Faili meçhul darbe(!)

Taksim'e gittim, gördüm. Aynen iki gündür gidenlerin yazdığı/anlattığı gibiydi CHP'nin çağrısıyla toplanan "Darbeye Hayır" mitingi.

Evet şahaneydi, insanın tüylerini diken diken eden bir "ülkesine sahip çıkma" azmi vardı, umutlandırdı...

Hele, 40 yıl geriden fısıldayan bazı "kanlı tezgah" ihtimallerine rağmen sergilenen alabildiğine cesaret var ya; muazzamdı...

Pişmiş aşa su katmanın bir alemi yok belki ama yine de şerh düşmeden edemeyeceğim:

1.            Yapılan daveti kabul eden AKP heyeti ve beraberlerinde "Gezi"de o alandaki kalabalığın büyük bölümüne karşı "kemikleştirilmiş" bir "karşı kutbu" sembolize eden AKP seçmeninin de orada olduğunu bile bile Taksim'i "Gezi direnişi" üzerinden kutsamak şart mıydı? Alanda bunun üzerinden yersiz-zamansız bir gerilim çıkması riskine değer miydi?

2.            Bir kere daha anlaşıldı ki "CHP tabanı" liberal değil katıksız Atatürkçü, üniterci ve "millî"; bugünlerden bir "ders" çıkarması gereken tek siyasi parti AKP değil, CHP ve MHP de toplumun bu manadaki dik duruşu doğrultusunda kadrolarını gözden geçirip varsa "sızıntı" derhal gerekli arınmayı yapıp kaynağını kurutmalı...

3.            Miting saati itibarıyla CHP bahsettiğim dersi henüz çıkaramamış olacak ki; darbe faili meçhulmüş gibi bir dili tercih etti. Mağdurları tek tek sıraladı ve fakat sanığı bir türlü millî iradenin huzuruna çağıramadı... CHP yönetimine sormak durumundayız; "darbeye kalkışmış" olması da şart değil bugün değilse ne zaman aleni tavır koyulacak "devlet"i içeriden çürütmeye kalkışan "cemaat"lere?

4.            Ben, Eğitim-İş ve TMMOB'nin flamalarına denk geldim başka üç beş sendika, sol platform filan vardı galiba; onca "parti, kurum bayrağı, sembolü getirmeyin" ikazına, alanda yapılan onca anonsa rağmen o iki tane bez parçasını sallandırdınız da, alanın o kırmızı-beyaz ay-yıldızlı ahengini bozdunuz da ne oldu? Başınız göğe mi erdi? Yuh be arkadaş; suratınıza suratınıza yapılan "başka bayrak getirmediğiniz için teşekkür ederiz" anonslarından da utanmadınız ya, pes valla...

+++++

Sahiden yanınıza kalır mı sanmıştınız?

------

"Darbenin medya ayağı" listesindeki -Nazlı Ilıcak başta olmak üzere- kimi isimlere dair yazacak çok şeyim ve sanıyorum yazmaya da bir hayli hakkım var...

Ama şimdi değil, gözaltı görüntülerine baka baka...

Şimdilik sadece, binlerce kişinin "ah"ı üzerindeyken "kaçabildiği" sanrısını yaşayan özel yetkili kumpasçı Zekeriya Öz ile kartopu şenliğini hatırlatmak yeter de artar bile bu işten kurtuluşun olmadığını görmelerine...

Kaleminize kan bulaştı bir kere;

Kan davası var artık aranızda sizin bu milletle!

Devlet de milletin kanına girmenizin hesabını soracak elbette!

+++++

GÜNÜN SÖZÜ

------

"Millet olunduğunda, Osmanlı dönemi dahil karşı konulamayan askeri darbelere karşı nasıl başarılı olunduğunu gördük..."

Berat Albayrak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

+++++

GÜNÜN DİLEĞİ

----

Ne olur, Berat Albayrak'ın sözleri, Osmanlı döneminde "millet" olunamamasının temel sebeplerinden olan "adem-i merkeziyet" idealinden vazgeçileceği, "neo-Osmanlıcılık" macerasının terk edileceği anlamına da geliyor olsun.

Böylesi bir musibet nelere vesile olmaz ki...

Hadi inşallah...

+++++

"Ermenistan'la müzakere" de

terörle müzakere değil midir?..

-----

Fatih Çekirge, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun son Azerbaycan ziyareti sırasında "Ermenistan'la yeniden müzakere" için nabız yokladığını yazmış; "dostları çoğaltacak" bir "barış atağı" diyor buna!

Ermenistan'ın dostluğu uğruna Türk Dünyası'nın -düşman olmazlar ama- gönül kalelerini yıkmaya değer mi?

Madem "devletin ali menfaatleri" paydasında bir "millî ittifak" halindeyiz "dost" acı söyler;

Halihazırdaki Ermenistan yönetiminin, Azerbaycan işgaline bizzat komuta etmiş, Türk soykırımlarına bizzat katılmış, Türk diplomatları, aileleri ve çalışma arkadaşlarının şehit edildiği suikastları bizzat koordine etmiş ve dahası bugün hâlâ gözlerinin Türkiye Cumhuriyeti topraklarında olduğunu gizlemeyen bir grup caniden müteşekkil olduğunu düşününce, Ermenistan'la müzakerenin -işgal, iftira ve densiz isteklerinden vazgeçmedikleri müddetçe- PKK, iddia olunan "FETÖ" yahut herhangi bir başka terör örgütüyle müzakereden farkı olabilir mi!

"Dışarıda" dost mu artırır düşman mı azaltır bilmem ama bu adımın "içeride" nihayet oluşabilmiş dostlukları derinden zedeleyeceği aşikar!

+++++

Müyesser Yıldız'ın "Akın Öztürk korunmalı" uyarısı önemli, zira havada dağları sarmış korku kokusu var! Birileri Öztürk'ün söyleyebileceklerinden ötürü hop oturup hop kalkıyor sanki...

Yazarın Diğer Yazıları