Devletine bağlı, ülkesini seven, vatansever kişilere sahip çıkamayan bir geleneğe sahibiz. Bu gelenek temelden tavana, en alttan en üste kadar ülkenin başlıca problemi.

Günlük, gücü elinde tutana tapan bir anlayışla kuşatılıyoruz. İşte bu kuşatılmışlık, çürümüşlük ortamında; empati yeteneğimiz ortadan kalkıyor, hak edenlere gereken değeri veremiyoruz.

Terörle mücadelede, akademide, diplomaside, siyasette öyle önemli şahsiyetleri suikastlara, cinayetlere kurban verdik ki dönüp arkamıza baktığımızda bunların hiçbirisine sahip çıkamadığımızı görüyoruz.

Dahası Türkiye'yi esir alan kutuplaşma rüzgârı yüzünden ortak aidiyetlerimiz tamamen ortadan kalkmış durumda.

Unutulmamalıdır ki; Bir millet yas tutarken bile aynı safta buluşamıyorsa bölünmenin en tehlikeli aşaması olan "ruhsal bölünme" ortaya çıkmış demektir.

***

Fırat Çakıroğlu Ege Üniversitesi'nin ortasında şehit edilirken sadece milliyetçi camia yas tutmamalıydı. Hedef alınan milliyetçi ideoloji değil, vatanseverlikti.

Biraz daha geriye gidelim Necip Hablemitoğlu suikasta uğradığında onun arkasında saf tutanlar sadece ulusalcılar olmamalıydı. Hablemitoğlu, FETÖ ve Alman vakıflarının faaliyetlerin ortaya çıkardığı için öldürülmüştü, vatanseverdi…

Yıllarca bölgede PKK'nın korkulu rüyası olmuş 80 yaşındaki Tillo Uçak, Tatvan'da evinin önünde şehit edilmişti. Uçak'ın ardından bırakın birlik-beraberliği gönül verdiği MHP bir açıklama dahi yayınlamamıştı. "Tatvan'ın bozkurdu" lakabıyla tanınan Uçak'a daha önce de PKK tarafından 2 kez suikast girişiminde bulunulmuştu.

Orhan Mercan'ı Şehit Ettiler

Önceki gün de Diyarbakır Lice AKP İlçe Başkanı Orhan Mercan evinin önünde PKK'lılar tarafından şehit edildi. Tıpkı Tillo Uçak gibi haince saldırdılar. Mercan geride 4 evlat ve gözü yaşlı bir eş bıraktı. Mercan hakkında taziye ve vefat mesajları yayınlayanlara baktığımda sadece AKP'liler olduğunu görüyorum. Oysa Mercan AKP'li olduğu için değil, devletin yanında olduğu için şehit edilmişti.

Mercan'ın sosyal medya mesajlarına baktığımızda ise gönlünün ne denli geniş olduğunu göyüyoruz. 2016 yılının Kasım'ında "Bu fani dünyada kardeşçe barış huzur içinde yaşamak varken neyi paylaşamıyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin" diyordu. 15 Temmuz gecesi ise "ideolojisine ve dünya görüşüne bakılmaksızın tüm yurttaşların darbeye direniş gösterme zamanıdır" mesajı veriyordu.

İşte böyle birini haince katletti PKK…

Oysa çok değil çözüm sürecinde başta hükümete yakın medya organları tüm faili meçhullerden devleti sorumlu tutuyorlardı. Bütün gizli-kapaklı eylemlerin altında "Ergenekon" aranıyordu. Oysa faili meçhullerin çok büyük çoğunluğu PKK tarafından gerçekleştirilmişti. Devletin arşivlerinde, istihbarat raporlarında hepsinin kaydı olmasına rağmen müthiş bir algı operasyonu yapıldı.

O döneme atılan kötü tohumlar ve sonrasında izlenilen kutuplaştırıcı dil, devletin yanında olan, aynı düşünen, vatansever insanları "parti kimlikleri" üzerinden ayrıştırdı.

Orhan Mercan, PKK tarafından katledilmiştir, şehittir. Allah ailesine ve sevdiklerine sabırlar versin. Devlet sivil şehitlere de bu noktada gereken imkanları sağlamalıdır. Çünkü bu insanlar ülkelerine ihanet etmedikleri, ellerine silah almadıkları için şehit düşüyorlar.

Sözü gelmişken hatırlatalım. Üniversite öğrencisiyken PKK terör örgütü tarafından şehit edilen Fırat Çakıroğlu "terör şehidi" statüsüne hala alınmadı. 15 Temmuz şehitleri için yapılan düzenlemelerin, Fırat Çakıroğlu, Tillo Uçak ve Orhan Mercan gibi isimler için de bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Tunceli'de kaçırılan Necmettin Öğretmen'den ise 17 Haziran'dan beri hala haber yok…