Feldkamp, ellerini şapkasının iki yanına koydu ve bir süre düşündü; "Acaba nerde yanlış yaptım"
Gerçekten de Alman hoca bir yerde yanlış yapmıştı. Leverkusen'den fark yemiş olsa da ligde haftalardır kazanan ve tamamen yerlilerden kurulu 11'i bozmamalıydı. Bu Alman hocanın en büyük yanlışıydı. İkincisi ise, uzun bir aradan sonra 5 yabancıyı bir arada oynatması oldu..
Elbette bizlerin en çok merak ettiği Lincoln ile Barusso idi. Lincoln bildiğimiz gibi. Adamın top oymaya niyeti yok gibiydi. Girdiği pozisyonlarda kendini yere bıraktı, hakemden penaltı bekledi. Oyuna hiç katkısı olmadı. Yani aylar sonra yine büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Barusso, oyuna sağ kenarda başladı, ilk yarının ortalarında Feldkamp,  taktik gereği onu ön liberoya çekti. Bir şeyler yapmaya çalışırken faule neden oldu. İlk yarının uzatma dakikaları oynanıyordu. Erhan topu öyle bir yere gönderdi ki, buna Orkun'un yapacağı hiç birşey yoktu.
Futbolu güzel kılan da bu olsa gerek. G.Saray ligin zirvesinde, şampiyonluk mücadelesi veren ve kadrosunda yıldızlar, krallar barındıran bir takım..
Kasımpaşa da ligin sonunda;. G.Saray'ın şampiyonluk şansı ne kadarsa K.Paşa'nın da düşme olasılığı o kadar, hatta ondan çok daha yüksek
Dünkü Kasımpaşa değil G.Saray'ı, karşısında kim olsaydı fark etmezdi. Öncelikle geçen hafta Denizlispor'u yenmiş olmanın morali vardı. Bir de inanmışlardı. İlerde Desire tek başına G.Saray defansıyla mücadele etti. Geride yılların tecrübesi Fatih Akyel, takımını ayakta tutmaya çalıştı, diğerleri kapasitelerinin üzerine çıktılar. 
Sonuç olarak G.Saray rakibi küçümsemenin faturasını ağır ödedi ve şampiyonluk yarışında büyük darbe yedi.