Kılıçdaroğlu’ndan destek ziyareti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da Cumhuriyet gazetesini ziyaret ederek, tutuklanan Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek verdi. Dün saat 14.00 sıralarında gazeteyi ziyaret eden Kılıçdaroğlu, yöneticilerle görüşerek gelişmeler hakkında bilgi aldı. Kılıçdaroğlu’nun gazetenin imtiyaz sahibi Orhan Erinç’le yaptığı görüşmede CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de yer aldı. Daha sonra gazetenin önünde bir açıklama yaparak, Dündar ve Gül’ün haklarını sonuna kadar savunacaklarını ifade eden CHP lideri şunları kaydetti:
Çağ dışı anlayış
“2 gazeteci arkadaşımızın tutuklanıp hapse atılmaları bizim basın tarihimiz açısından da demokrasi tarihimiz açısından kara bir lekedir. Gazetecinin görevi haber yapmaktır. Haber yapmayan gazeteci mi olur? Haberin yanlış olduğunu söylemiyorlar. Haberin doğru olduğunu kabul ediyorlar. ‘Neden doğru haber yaptın’ diye gazetecileri tutuklayıp hapse atıyorlar. Herkes huzursuz. O haber olmasaydı biz gerçekleri nereden, nasıl öğrenecektik? Baskıyla susturmaya çalışıyorlar. Herkes ayakta, herkes huzursuz ve bütün bunlar ileri demokrasi söylemleri altında gerçekleşiyor. ‘Medya özgürlüğü bizim için kırmızı çizgidir’ deniyor. Hangi çizgiden söz ediyorsunuz siz, çağ dışı bir anlayıştan kırmızı çizgi mi olur? Hepimizin ortak bir görevi var; demokrasiye, medyaya sahip çıkacağız, hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız. Adalet sarayı yapmakla adalet dağıtılmaz. Adalet hukukun üstünlüğüne dayanılarak dağıtılır. Saray yapacaksınız, adalet dağıtacak. İçine hakim, savcı koyacaksınız, hukuk fakültelerinin arka kapısından mezun olanları. Siyasal iktidarın taleplerini yerine getiren kişilere savcı ve hakim denmez. Hukukun üstünlüğüne göre karar veren kişi hakim ve savcıdır.”
Karar adaletli olmalı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “O hakimlere ve savcılara sesleniyorum; yargıcın itibarını korumak istiyorsanız, adaletle karar vereceksiniz. Adalet kavramı soylu bir kavramdır, bu kavramı koruması gereken önce savcının kendisidir. O kavramı ayaklar altına alan bir yargıç, yargıç değildir. Buraya bunun için geldim, Cumhuriyet sıradan bir gazete değildir. Türk medyasının çınarıdır, bir okuldur aynı zamanda. Her türlü düşüncenin özgürce filizlendiği yerdir aynı zamanda Cumhuriyet. Bir gazeteyi, hukuku, düşünceyi açıklama özgürlüğünü savunmayacaksak neyi savunacağız biz. Bunların olmadığı bir yerde demokrasiden mi söz edeceğiz. Gerçekten de çok üzgünüm. 21. Yüzyılın Türkiye’sinde ben başka şeylerden söz etmeliydim, medya özgürlüğü ayaklar altına alınmışsa Türkiye’nin nereye geldiğini hep beraber düşünmek zorundayız. O arkadaşlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız, savunmak zorundayız.”
