FETÖ'den AKP'ye geçen bağımlı yargı

2010 referandumu sonucunda AKP yargıyı Fethullah Gülen terör örgütüne teslim etti. FETÖ'cü polisler, savcıları ve hakimler Türk Silahlı Kuvvetleri başta üniversitelerden medyaya, spor kulüplerinden şirketlere kadar pek çok konuda kumpaslar kurdular.

15 Temmuz kahpe darbe girişimi ile AKP bu kez 16 Nisan referandumu ile tüm yargıyı Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan tek adamın iradesine teslim ettiler.

16 Nisan öncesi Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu başta hukukçuların büyük bir kısmı yargının parti emrine girmesine tepki gösterdiler.

Anayasa Mahkemesinden Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin büyük çoğunluğunun bir parti genel başkanı tarafından atanacak olmasının adalete gölge düşüreceğini ve yargının siyasallaşacağının telafi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağını haykırı hukukçular.

İşte o gün erken geldi.

Tutuklu yargılanan Mehmet Altan ve Şahin Alpay için Anayasa Mahkemesi, "tutuksuz yargılanma" sağlanması için derhal "tahliye" kararı aldı.

Başbakan Binali Yıldırım, "Dosyanın içeriğini Anayasa Mahkemesi bilmiyor" dedi.

Adalet eski Bakanı Başbakan Yardımcısı Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir" diye konuştu.

Adı Adalet ve Kalkınma Partisi ama AKP yazınca kızıyorlar ama Adaleti bu denli çiğneyen bir parti adıyla da kısa adı ile de anılmayı hak etmiyor ki. Hak etmek istiyorsa önce Adalet kavramının gerçekleşmesini sağlamalılar.

METİN FEYZİOĞLU

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu Anayasa Mahkemesi kararının mahkemeler tarafından uygulanmamasını ve hükümetten gelen açıklamaları, "tereddütsüz şunu söyleyebilirim: Bu karar mahkemeleri ve idareyi bağlayıcıdır. İlgili şahıslar hakkında derhal tahliye kararı verilmelidir.

Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi yazıldığında, diğer gazeteciler için de emsal olabilir.

Hükümet, Anayasa Mahkemesi kararından mutlu olmayabilir. Ancak hükümet sözcüsünün Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini aştığını söylemesi yanlıştır. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun varlık sebebi, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı verme yetkisine sahip olması içindir.

Tutuklamanın istisnai bir koruma tedbiri olduğunu, bir ceza olmadığını unutmamak gerekir.

Hükümet bir sabah, bir OHAL KHK'sı ile "Anayasa Mahkemesi üyeleri tatile gönderilmiştir" der ise, zorunlu tatile çıkacaklar. Benden bir kez daha uyarması" diye değerlendirdi.

 

ŞAHİN MENGÜ

Deneyimli hukukçu avukat Şahin Mengü'ye bu kararın CHP Milletvekili Enis Berberoğlu davasına emsal olup olmayacağını sordum ve şu yanıtı aldım:

"Enis Berberoğlu da gazetecilik faaliyetinden dolayı yargılandığını iddia ettiği takdirde tutuklamanın gazetecilere karşı istisnai olarak uygulanması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararından yararlanabilir.

Tutuklamanın hukukiliğine dair bir başka konu da Enis Berberoğlu'nun milletvekili olmasıdır. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği kararlarda milletvekili olan başvurucuların tutuklanarak yasama faaliyetinden alıkonulmasını Anayasa'nın seçilme özgürlüğünün düzenleyen 67. Maddesinin 1. Fıkrasına aykırı bulmuştur."

Her iki hukukçun görüşleri de gösteriyor ki Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması yargıya da adalete de gölge düşürüyor.

FETÖ'den AKP'ye geçen ve bağımlı halden kurtulamayan mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararına uymamaları Türk Hukuk sistemine kara leke olarak düşmektedir.

Bu bağımlılığın kaynağı da 16 Nisan referandumu sonucunda yapılan anayasa değişikliği sonucunda yargının bir siyasi parti emrine girmesidir.

Yazarın Diğer Yazıları