Fidel Castro

Küba Devlet Başkanı, Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri, dünyaca ünlü, belki de en ünlü devrimci Fidel Castro, 25 Kasım 2016 tarihinde dünyadan ayrıldı. Dünya siyaset tarihinin en önemli figürlerinden birisidir. Silah arkadaşı ve yoldaşı Che Guevera ile dünya romantik sosyalistlerin, başarılı idolleridir. Ölümü dünyada ve ülkemizde çok konuşulmuştur. Özellikle ülkemizdeki sosyalist ve devrimci kesim karalar bağlamıştır. Methiye üzerine methiyeler düzmüşlerdir. Oysa ki dünyada özellikle Batı dünyasında Castro çok da hayır ile anılmamıştır.

***

Küba, 1492'den 1898'e kadar 400 yıl İspanyolların himayesinde kalmıştır. Küba kısa bir süre 1898-1902 yılları arasında ABD toprakları içinde bulunmuştur. 20 Mayıs 1902'de bağımsızlığını ilan etmiştir. 1959'da Fidel Castro ve arkadaşları ki en meşhurları, yakışıklı ve karizmatik Che Guevera ile sosyalist devrimini gerçekleştirmişlerdir. Castro ile uyuşmazlığa düşen Che ülkeyi terk etmiştir. Fidel Castro ölümüne kadar da ülkeyi tek başına yönetmiş ve zapturapt altına almıştır. 1989'da doğu bloku yıkıldıktan sonra, ayakta kalan tek komünist ülke Küba ve lideri Castro olduğu için, arta kalan ve sosyalistliklerini sürdürenlerin göz bebeği ve umudu olmuştur. Komünist Küba, yıkılan ve yanan evde kalan tek miras muamelesi görmüş, nadide tek antika hassasiyeti gösterilmiştir.

Soğuk Savaş döneminde, ABD'nin yanı başında sosyalist bir ülke olması nedeniyle, Küba sosyalist devrimden, Sovyetlerin sonuna kadar 1959-1989 yılları arasında yaklaşık yüz milyar dolar Rus yardımı görmüştür. Bu, 30 yıl içerisinde ticaretinin yüzde 80'ini Sovyetler Birliği'yle yapmıştır. Özel bir ilgiye mazhar olmuş, bir nevi Sovyetleri sömürmüştür. 1989'da kaynakları kesilen Castro 1991'de ciddi ekonomik krize girince kapitalizme yelken açmış ve ülkesinde bir takım yeniliklere girmiştir. Ancak, küçük boylu kapitalizm yetmemiştir, ülkede petrol kuyruğu, yiyecek kuyruğu, sabun ve deterjan kuyrukları halkı canından bezdirmiştir. Cep telefonu yasağı, internet yasağı ve ABD ile sürdürülen düşmanlık Castro rejimini tehlikeye sokunca, hastalığını bahane ederek, 2008'de başkanlığı, 2011'de ise Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterliğini kardeşi Raul Castro'ya bırakmıştır. Raul Castro halkın beklentileri doğrultusunda ABD ile barışmış, cep telefonuna ve internete izin vermiş, kapitalizmin kısmen girmesini sağlamıştır. Fidel Castro ise, sosyalist kimliğini ölünceye kadar korumuş oldu. Ancak, Fidel Castro rejimi konuşulmaya başlamıştır. Castro, rejim karşıtı milyonlarca kişiyi sürmüş, binlercesini hapse atmış ve öldürmüştür. Ülkede fikir özgürlüğü, serbest dolaşım, kişisel teşebbüslere asla izin vermemiştir. Komünizmin en katı kurallarını uygulamıştır. Ölümü üzerine başta Amerika olmak üzere sürgün Kübalılar dünyanın dört bucağında, sevinç çığlıkları atmıştır.

***

ABD'nin yeni seçilen başkanı Trump, "Castro kaba bir diktatördü, halkını aşağıladı, ezdi" diyerek Amerika'nın gayriresmî görüşünü açıklamış oldu. Castro arkasında bir İsviçre bırakmadı. Oysa ki olabilirdi, zira aldığı büyük ekonomik destekler, verimli topraklar ve uygun iklime sahip bir ülkedir Küba, ama yoksul bir halk ve geri kalmış bir ülke bıraktı. Sosyalistlerin en çok takdir ettiği başarısı ABD'ye karşı pes etmemesi ve direnmesidir. Bizce de iki başarısı takdire şayandır. Birincisi, eğitim alanındaki başarısı ikincisi ise halkına sunduğu sağlık imkânlarıdır. Castro'nun kahramanlığı tamamen hayatta kalmayı başaran dünya komünistlerinin, hayal gücü, ruh hali ve son komünist lidere olan ihtiyaç dereceleri nispetinde, yüceltme ve anma seanslarına bağlıdır. Zira, Castro artık tarih olmuştur, dirisi olduğu gibi ölüsü de her şeye rağmen sosyalist olarak kalmayı başaranlara emanettir.

Yazarın Diğer Yazıları