'Fidel'e övgü-'Kızıl Kıtlık'!

Önümde bir kitap duruyor... Adı "Kızıl Kıtlık"... "Kızıl" deyince anlamışsınızdır; komünizmle bir bağlantısı var.  Kazakistan'da, 1929-1933 yılları arasında, komünistlerin idealleri hayata geçirilirken, insanın, insanlığın nasıl öldürüldüğünü belgelerle ortaya koyuyor. Kitabın alt başlığı: "Stalin'e Mektuplar-Anılar-Röportajlar".

Önümde bir de dergi var. Adı  "Bizim Ahıska". Üç ayda bir çıkıyor. 13. yılı. 44. sayısı Ahıskalıların 15 Kasım 1944 sürgününe ayrılmış. Acılar tazelenmiş, tarih unutturulmak istenmemiş.

Ahıska doğu sınırımızın hemen ötesinde, Gürcistan sınırları içlinde. Komünist Stalin Ahıska halkını sürdü. O halk Türk'tü, Müslümandı ve sürülmeyi hak ediyordu! Ya Türkiye saldırır, halk destek verirse! Şaka değil! Hakikaten bunun için sürüldüler. Bütün sürülenler yurtlarına döndüler, Ahıska Türkleri dönemediler. Bir tarihte Gürcistan'daydım. Tiflis'te, Sovyetler döneminin önemli bir ismiyle konuşuyorduk. Şu sözleri komünist paranoyasının nereye vardığını gösteriyordu: "Uçakları hep teyakkuzda tutardık, Türkiye'den bir saldırı gelecek diye..."

Bir de sürülenlerin acılarını dinleseniz... İkinci sürgün yerleri Ukrayna'da bütün benliği acı dolu insanları dinledim. Anlattıklarına yürek dayanmaz!

Ve... "Numune komünist" Fidel Castro öldü... 90 yaşındaydı. Küba'da 1959'da, diktatör Batista'nın yerine geçti. Zaman içinde komünist bir idare kurdu, ikinci Batista oldu; yaşlanıncaya kadar "taht"ında kaldı, 2008'de çekildi ama yerini birlikte silâha sarıldığı kardeşine bıraktı.

F. Castro cirminden kat kat büyük bir şöhrete sahipti. Bizim "komünistler", onların propagandasına aldananlar, "Fidel" der başka bir şey demezler; o kadar ölüp biterler! 

Cumhuriyet'ten Engin Aydın, "Yolum Küba'ya düştü." diyor ve devam ediyor:

"Sömürge döneminin 'şaşaası'nı yansıtan ama bakımsızlıktan dökülen evlerde başını sokacak bir dam bulmuş, çürüyen pencere pervazlarına tahtalar çakmış ve içeride sonuna kadar açılmış radyodan fışkıran müziğe kendini bırakmış Kübalı genç kadınların dansını pencereden gözledim. / Sulu gözlü biri değilim. Ama ağlamaklı oldum. Bu kadar mı güzel dans edilir ve bu kadar mı güzel olunur? / O dans hünerinden ve güzellikten kendime pay çıkardım. Gururlandım; kıvandım... / Sosyalizm [komünizm] yolunda az gidilmiş, uz gidilmiş, bir arpa boyundan daha çok gidilmiş... / Ama sosyalizmin ideal ülkesine alınacak daha çok yol vardı. / Olsun. Ne gam!.. Hacca giden topal karınca misali: 'Varamasam da yolunda ölürüm ya...'" (Cumhuriyet, 27 Kasım 2016).

Aydın Engin, okutan üslûbuyla F. Castro'nun Küba'sına epey cilâ çekmiş.  Bu satırların arkasını çevirdiğinizde, komünizmin nasıl bir çöküntü olduğunu görüyorsunuz.

Bahsetmiştim... Benim büyük kız Latin Amerika üzerine çalışıyor. (Doktorasını yeni bitirdi.)  Oralara da gitmişti. Sordum: "Fidel Castro o ülkelerde mi daha çok anılıyor, Türkiye'de mi?".  Cevabı düşündürücü: "Oralarda, belli çevrelerin dışında bahsedilen biri değil. Türkiye'de bir atamız ölmüş gibi anılıyor."

Ne oluyoruz! Kendimize gelelim!

"Kızıl Kıtlık" kitabından, komünizmin uygulamalarından bahsedecektim. Sonraya kaldı. Damira İbrahim ve Prof. Dr. Vahit Türk'ün hazırladığı bu eser bize komünist idarenin asıl yüzünü gösteriyor. (Bilge Kültür Sanat Yayınları, 224 s., tel: 0212 520 72 53). 

Yazarın Diğer Yazıları