Fikir mimarı Nevzat Kösoğlu

Siyaset yolu tıkandığı, çıkmaza girdiği zaman kenara çekilmeyip fikir üretmesini bilen dava adamıydı Nevzat Kösoğlu. Maalesef şahsım da dahil çoğumuz kıymetlerin kadrini musalla taşındayken takdir ediyoruz.
Kısır siyasi tartışmalara girmeden, laf ebeliği yapmadan eserler üretti.  “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne uzanan Türk Dünyası” nın klasik ve edebi eserlerini Türkiye Türkçesine kazandırdı.  “Başlangıcından Günümüze Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi”  26 cilt halinde yayınlandı. Kültür Bakanlığı’nın internet sitesinde Kösoğlu, dev eserin yazarı, hazırlayanı, çevireni ve proje yöneticisi, özetle her şeyi olarak kaydediliyor.
Kurucularından olduğu Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan ve gazetemiz yazarlarından Ahmet Bican Ercilasun’un da dahil olduğu bir kadro tarafından hazırlanan 14 ciltlik  “Büyük Türk Klasikleri”  ise Türkçenin en kapsamlı edebiyat ansiklopedisi biçiminde tanınıyor.
12 Eylül 1980 darbesi sırasında memleketi Erzurum’dan MHP Milletvekili olarak TBMM’ye seçilmişti. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı başkanlığı da yaptı. Özgeçmişini okuduğunuz zaman görevden kaçmadığı görülür. Ancak politikanın, davanın önüne geçtiği günlerde asıl siyasetin milli temelleri sağlamlaştırmak olduğunu görmüş ve politik tekliflere kapısını kapatmıştır. 12 Eylül’de tutuklanıp bir buçuk yıl cezaevinde yattıktan sonra siyasetin yüzeyinde dolaşmaktan vazgeçerek özüne yönelmiş, kültür hazinemizin paslanmaya yüz tutmuş kilitlerini açmaya koyulmuştur.
Kültüre, edebiyata, sanata, tarihine sırtını dönmüş bir milletin kendi başına ayaklarının üzerinde kalması imkansızdır. Türk dünyası bugün maalesef sahipsiz ve süper güçlerin savaşında kendisini kullandırtmamak için adeta çırpınıyor. Yüzyıldır aynı ıstırabı çekiyoruz. Bizimle ülkü birliği yapmayı bırakın, milletin değerlerini günahı kadar sevmeyen odaklar ne yazık ki, bıkıp usanmadan milliyetçiler üzerinden tezgahlar kurmayı sürdürüyor.
Ne Balkanlar ne de Orta Asya’da Türkler varlıklarını koruyabiliyor. Hatta Anadolu’da dahi Türklük bilinci kayboluyor. Ancak ihtiyaç duyulduğunda ön plana çıkarılıyor. Aramıza sokulan nifaklar eliyle kardeş kardeşe kırdırılırken Merhum Kösoğlu tarihimizle doğrudan bağ kuruyor ve sun’i sorunlara kalemiyle çözümler sunuyordu.
Yazdığı eserler onun fikir çizgisini gösteriyor:  “Türk Dünyasında Yeni Bir Medeniyet Tasarımı” , “Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler (4 cilt)” ,  “Hukuka Bağlılık Açısından Eski Türkler’de, İslâm’da ve Osmanlı’da Devlet”,  “Türk Olmak ya da Olmamak”,  “Küreselleşme ve Milli Hayat”,  “Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı”,  “Türk Kimliği ve Türk Dünyası”,  “Kitap Şuuru”,  “Tarihe Konuşmalar”, “Milli Kültür ve Kimlik”.
Ülkücü gençliğin öncülerini doğru tanıması için adeta çırpınıyordu. Millete hizmet edenleri eserleriyle yaşatmak vefalı olmanın da bir gereğiydi.  “Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp”,  “Peyami Bey”,  “Dündar Taşer”, “Galip Erdem”,  “Bediüzzaman Said Nursi”,  “Milliyetçilikte Yeni Arayışlar / Yahya Kemal”,  “Şehit Enver Paşa” eserleri bu şuurla kaleme alınmıştır.
Milletimizin başı sağ olsun. Yeniden şahlanacağı günlere duyduğu hasretle fikirlerini derlediği, “Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler”  kitabından aldığım, başka söze gerek bırakmayan sözleriyle yazımızı bitirelim:
 “Meyveli ağaç taşlanır; ama bu cehalet (başka bir kelime kullanamıyorum) ağaca dönük, ağacı yaralıyor, varlığına kastediyorlar. Batı’da yazılmış her cümleye, sorgusuz sualsiz, mal bulmuş Mağribî gibi sarılan ve hemen millî varlığımıza saldırıya geçenlere halkımızın cevabı çok sadedir: Kanı bozuklar, sütü bozuklar... Biz eli kalem tutanlar halkımızın ne dediğini çok iyi anlıyoruz, yürekten de katılıyoruz; ama sorumluluklarımız var; anlatmak, açıklamak, savunmak görevimiz var; başka türlü bu milletin aydını olamayız. Aydın, milletinin kıblesine dönük okumuş insan demektir; bu kıbleyi yani milletinin inandığı mukaddesleri savunmak görevi ona düşer.”

Yazarın Diğer Yazıları