KONUK KALEM / Efendi Barutçu

KONUK KALEM /  Efendi Barutçu
Milliyetçi lider ve kadrosu (2)

                Milliyetçi mütefekkir Seyit Ahmet Arvasi, "Türk İslam Ülküsü" eserinde "kadronun kalitesi"ni anlatırken şu tasnifi yapar:

                "Bir davanın kadrosu içinde, yalnız çeşitli tabakadan insan bulunmaz, çeşitli kaliteden insanlar da bulunabilir. Kadromuzu, aşağıda belirteceğimiz biçimde tasnif ederek değerlendirebiliriz.

                "A. Kadrosu: Davaya gerçekten inanmış, aşkla bağlanmış, kendi nefsi ile ilgili olarak korkudan sıyrılmış, şahsi menfaat ve vaatlerle aldatılmaz. Hak bildiği yolda yürürken alkış ve yuhalamayı nazara almaz; sadece davasının başarısını düşünen ve sağlayan akıllı, basiretli, sabırlı, azimli, ahlaklı, disiplinli ve kültürlü kimselerdir. Daima şuurludurlar, öfkelerine hâkimdirler, mal ve canları ile fedakârlığa hazırdırlar. Bunlar, sayıları çok az olan yönetici kadrolardır. Liderle beraber, davanın çekirdeğini oluştururlar."

                MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yol arkadaşlarına bu gözle baktığımızda -birkaç istisna dışında- hiç de böyle olmadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Her vesileyle dile getirdikleri "Önce ülkem, sonra partim, sonra ben..." sözü uygulamada yıllardır tersine işlemektedir. Türk milletinin geleceği namına cesur çıkışlar, büyük projeler, büyük bir inanç ve cesaretle gecesini gündüzüne katarak kahredici bir çalışma temposuyla milletimizin temel meselelerini omuzlayacaklarına ve çözüm bulacaklarına dair bir görüntü verememektedirler.

                Her türlü istişareye, yeniliğe, teklife tamamen kapalı; tenkitler karşısında son derecede öfkeli ve tahammülsüz; tehditkâr ifadeleriyle MHP camiasını baskı altında tutmaya çalışan; ufku dar, heyecanı tükenmiş, sabır, azim ve gayret yönüyle iflas etmiş sadece komplo teorilerine sığınarak şahsi ikballerini her şeyin ve herkesin önünde gören bir yapıyla karşı karşıyayız.

                "B. Kadrosu: Bunlar, davanın gözü kara, kahraman, ateşli ve inanmış yiğitleridir. Daha çok heyecanları ile hareket ederler. Tarihe geçen ve isim yapmış atalarımızın yanında yer almak arzusu içindedirler. Teoriden çok aksiyona, sabırdan çok aceleye, diplomasiden çok kavgaya, kulisten çok sahneye önem verirler. Bir nevi genç ve savaşçı kadrolar adını alırlar. Bunların sayısı yüz binlere varabilir."

                Milliyetçi Hareket davasının yüz binlerle ifade edilebilecek olan yiğit evladı "uslu dur"uncu bir anlayışla adeta iğdiş edilmiş veya Genel Başkan ve yol arkadaşları tarafından sürekli baskı altında tutulduğu, azarlandığı, tahkir edildiği için ya köşelerine çekilmişler ya da olan bitenler karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak Milliyetçi Hareket'in ve Türk milletinin büyük geleceğine dair azim ve inançları zedelenmiştir.

                "C. Kadrosu: Davanın, organize olmuş veya olmamış sempatizanlarından ve taraflarından ibarettir. Davaya inanan, fakat fert olarak kaldığı zaman, onu savunma güç ve iradesini kendinde bulamayan milliyetçi kadrolara sevgi ve ilgi duyan fertler, zümrelerdir. Sayıları milyonlara varabilir. Organize edilirlerse kendilerini güçlü hissederler ve mücadele iradeleri artar."

                Yine üzülerek müşahede ediyoruz ki Sayın Genel Başkanımız ve yol arkadaşları sayıları milyonlarla ifade edilen bu taraftarları iyi teşkilatlandırıp yüksek bir iman ve cesaretle, hizmet aşkıyla, yeni ufuklara doğru bir gönül seferberliğine sevk edememektedirler. Bunun birinci sebebi özgüven eksikliğidir, küçük olsun benim olsun anlayışıdır, parti içi iktidarın ülke iktidarından daha fazla önemsenmesidir. İkincisi, teşkilat ve mensuplarının büyüyüp çoğaldığı takdirde teşkilatların kontrolünün zor olacağı ve taleplerinin bitmeyeceği korkusudur.

                Ayrıca seçimden seçime göstermelik olarak yapılan 3-5 miting ve 3-5 il gezisiyle bu milyonlarca mensubun harekete geçirilemeyeceği de defalarca yaşanarak görülmüştür.

                Seçim, seçimlerden hemen sonra başlayan çalışmalarla kazanılır. Edirne'den Kars'a, Hakkâri'den Kırklareli'ne, Mersin'den Trabzon'a kadar bütün Anadolu Türklüğü, Milliyetçi Hareket ve kadrolarını beklemektedir. Ancak, heyhat! Genel Başkanımız ve yol arkadaşları, arka arkaya gelen seçim yenilgilerinden dolayı yorgun ve bitkin durumdadırlar. Zihnen ve fikren patinaj yapmaktadırlar.

                Güçleri, öfkeleri sadece "değişim" talebini yüksek sesle dile getiren MHP mensuplarına yetmektedir. 

                "D. Kadrosu: Davaya bir ümit ve menfaat için bağlananlardır. Bu yolla para, makam, istikbal ve itibar temin etmeye çalışan kimselerdir. Dava, başarıya yaklaştıkça sayıları kabarır, aksine tehlike ve çile zamanlarında sayıları hızla azalır. Bunlar, umumiyetle ikili oynarlar. Dava, başarıya ulaştığı zaman, üst kademelere tırmanarak mücadeleyi ve başarıyı yozlaştırırlar. Davanın gerçek elemanlarını sinsi ve içten bir propaganda ile bertaraf edebilirler."

                MHP'nin üst kademelerine dikkatle baktığınızda -birkaç aziz dost ve değerli insanı hariç tutarsak- yukarıda tarif edilen tiplerden çok sayıda görebilmek mümkündür.

                "E. Kadrosu: Davanın gücünden korkarak, ondan emin olmak için gelen veya arkadaşları ile geçinemeyerek veya onlara kırılarak ayrılan "hasım cephe" adamlarını da organize etmesini bilmek gerekmektedir. "Hasım cepheleri" yarmak, onlardan eleman çekebilmek bizce, çok önemli gözükmektedir. Ancak bunları organize ederken çok dikkatli olmak, davayı içeriden çökertmek için hazırlanan komplolarla karşı düşman sızlamalarına karşı uyanık bulunmak esastır. Dava ile ilgisi bulunmayan kimselerin, kim bilir hangi görevle davaya sızması, onu kontrol altına alması, davanın gerçek elemanlarını çeşitli iftiralarla yıpratması oyunlarına karşı, bilhassa uyanık olmak gerekir.

                Yukarıda, 5 kademede açıkladığımız kadroların, kalitelerini tayin, teşhis ve onlardan faydalanmanın kendine göre vasıta, metot ve teknikleri vardır. Kadronun her baremi, "faaliyet motifleri" değişiktir. Lider, bunları yerinde kullanmasını bilir. Mücadele eğitim ve şartlar, ferdin baremini, değiştirebilir. Bu değiştirme, müspet yönde geliştirilebilir. Makam ve mevkiler, vazife ve salahiyetler, "millî davaya hizmet" ve liyakat esasına göre takdir edilir. Talip olana görev verilmez, makam ve mevki teslim edilemez. İltimas yoktur ve hıyanettir; fedakârlık mukaddestir."

                MHP'nin yönetim kademelerine baktığımızda mevki ve makamların tayininde davaya sadakatin değil, kişiye bağlılığın esas alındığını, camiada çok sevilen, tecrübeli, ehliyetli ve liyakatli insanların, söz söyleyen, fikir beyan eden, projeler geliştiren, gerektiğinde yanlış ve haksız uygulamalara itiraz etme ve karşı çıkma cesareti gösterebilen şahsiyetli insanların bozuk para gibi harcandığını, Milliyetçi Hareket'in yönetim kademelerinden ısrarla uzak tutulduğunu görmekteyiz.

                Onun için Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ve yol arkadaşlarına sesleniyoruz:

                Milliyetçi Hareket davasının ve mücadele bayrağının daha da yükseklere çıkarılmasını ve büyük milletimizin destek ve iradesini de arkasına alarak milletimizin makûs talihini yenip, Türk milletini mutlu, Türk devletini güçlü kılma şerefine ulaşabilmesini temin, için artık yediden yetmişe herkesin yüksek sesle dile getirdiği "değişim, gelişim, büyüme" talebine kulak veriniz.

                Tüzük gibi yapay bahanelerin arkasına sığınmayınız. Hele de kırk yıllık dava arkadaşlarınıza, ateş çemberinden geçmiş mücadele adamlarına klasik parti ve -size yakışmayacak- ayak oyunlarıyla muamele etmeyiniz.

                Geliniz, değişimi başlatma şerefi size ait olsun.