Fırsatçı sektör olmayın

Kuzey Afrika ülkelerinden Tunus ve Mısır’da meydana gelen iç karışıklıklar nedeni ile şimdiden bazı uyanık geçinen ve kendilerine “turizmci payesi” veren kendini bilmezler, 2011 yaz sezonunda Tunus ve Mısır’a gitmeyi planlayanların bu planlarını değiştirip ülkemize yöneleceği kehanetinde bulunuyorlar. Bu nasıl sakat ve fırsatçı bir zihniyettir ki, başkasının başına gelen felaketten kendisine rant sağlamayı ahlâkî bulabiliyor.
Bu düşünce ve davranış, ülke turizmimizin ne kadar vahşi düşünceler içerisinde olduğunu da gözler önüne sermesi açısından önem arz ediyor. Her tatil yöresini otellerle doldurup beton yığınları haline getiren bu “vahşi zihniyetin” başka türlü bir beklenti içerisinde olması zaten beklenmemeli. Turizmci olmak için hiçbir eğitim veya belgenin istenmediği ülkemizde, hangi paralarla turizm tesisleri açtıkları belli olmayan insanların “fırsatçılıktan” başka bir beklentisinin olmasını beklemek hayal olurdu.
Tatil köyleri yapılırken veya satın alınırken “paranın kaynağının sorgulanmadığı bir kayıt dışı ekonomik yapıda, turizmci geçinenlerin fırsatçı düşüncelerini de hoş karşılamak gerekiyor”. Devlet olarak “turizmci denen”  kesime bir görev yüklemezseniz, üst üste yıllarca zarar beyan eden turizm tesislerini “onu daha verimli işletecek başka özel yatırımcılara özelleştirmezseniz”  üretken değil fırsatçı bir turizm sektörüne sahip olursunuz.
Şimdi madalyonun bir diğer tarafından bakalım ve aynı karışıklıkların ülkemizde meydana geldiğini düşünelim, ülkemize gelmeyi planlayan milyonlarca turistin başka ülkelere kaydığını hayal edelim. Bu durumda bir Tunuslu veya Mısırlının yerinde siz olsanız nasıl düşünürdünüz. Dolayısı ile “turizm sektörüne düşen”, başka ülkelerdeki karışıklık veya doğal felaketlerden dolayı gelecek olan fazla rezervasyon beklentisi içerisinde olmayıp, kendi alternatif pazar alt yapılarını oluşturmalıdır.
Bugün o ülkelerde olan olayların başka türlüsünün ülkemizde de meydana gelmeyeceğinin garantisini hiç kimse veremez, öyle ki 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde neler olduğunu hep beraber gözlemledik. Hem can hem de mal kaybının en ağır bedelini beraberce ödedik. Eğer Türk turizmcisi âlicenaplık örneği sergilemek istiyorsa, TÜRSAB öncülüğünde bir heyet oluşturarak Tunus ve Mısır turizmcilerine manevî destek vermek amacı ile o ülkelere gönderilmelidir.
Tunus ve Mısır’daki olayların Türkiye turizm sektörü tarafından örnek alınması gerekir. Ülkede gelirlerin paylaşımı ne kadar dengesizlik gösterirse, toplumlar iç karışıklıklara o kadar gebedir. O yüzden turizm sektörü, elde ettiği kazançların vergisini düzgün vermeli, kârına kâr katan zihniyeti bırakmalıdır.
Tunus ve Mısır’da görüldüğü gibi, sorunun kaynağında gelir dağılımındaki eşitsizlik vardır. Bu ülkenin doğasını, havasını, kumsalını pazarlayarak zenginliklerine zenginlik katan turizm baronlarının bu örneği akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir. Çünkü ok yaydan çıktığı zaman ne tatil köylerinizin ne de havayolu şirketlerinizin bir anlamı olmayacaktır.


KAFAMDAKİ SORU
 “Çok araştırdım ama, bugüne kadar iki darbe yapıp iki de muhtıra verenin deniz kuvvetleri olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadım.”

Yazarın Diğer Yazıları