Futbolcu alma hakem al

Hangi birinden başlayacağımı şaşırdım. Öncelik hakem Ali Palabıyık'ın. Beşiktaş'a bunca vukuatına rağmen, onu maça vermekte ısrarcı olanlar baş suçlu. Karabük'teki aczinin -Quaresma'nın omuz atması- rövanşını alacağı belliydi. Spor medyamız bu konuda epey çalışma yaparak gerekli ortamı hazırlamıştı. Haaa Portekizli futbolcunun suçu yok muydu? Tabii ki vardı. Sabıkaları ortada. Futbolculuğuna laf yok ama psikopatlığı su götürmez. Burada Şenol Güneş de suçlu. Cesaret gösterip takıma koymamalıydı. En azından ilk sarı karttan sonra oyundan almalıydı.

Pek çok insan Palabıyık ismini ilk kez Aziz Yıldırım'ın ağzından duydu. Hakemlerden şikayet edildiği günlerden birinde "Cüneyt Çakır hakem değil" dedi. Devam etti; "Ali Palabıyık'ı derbilere verin". Türk futbolunun, daha doğrusu MHK'yı yönettiğini sananlar, anında uygulamaya başladı. Çıkarın bakın geçmişteki Fenerbahçe maçlarını kimler yönetti gerçeği göreceksiniz. Bu hafta Cüneyt Çakır boşa çıkmıştı. Lay lay lom maçı yerine Kadıköy'de görev yapmaya en müsait isimdi. Namoğlu ve arkadaşları "Yıldırım'ın şerrine lanet" dediler. Palabıyık'ı sahaya sürdüler. Sonuçta 2004 yılındaki Beşiktaş-Samsun maçını adam atmaktan tamamlayamayan "Cem Papila"nın günümüz versiyonu izlendi.

Yeni yöntem

Fenerbahçe başkanının Adamı neler yaptı, neler. Ozan'ın sebep olduğu pozisyonda penaltı çalmadı. Medel'in klasik ceza sahası müdahalesini ceza vuruşu ile değerlendirdi. Cenk Tosun'un arkadan ayak bileğine basılışını sadece seyretti. Tribünlerden her şey yağdı, anons aklına gelmedi. Tam bir çifte standart seyrettik. Sonuçta bugünkü başlığımı bir arkadaşım attı; "Futbolcu transferine gerek yok, hakem al yeter". Bu lafı yıllar önceki bir gazete manşetinden hatırlıyorum. Rüşvet davaları için kullanılmıştı; "Avukat tutmak yerine, hâkim ayarlama dönemi başladı"!

Bitiş düdüğüyle, canhıraş yorumlar başladı. "Renge göre" konuşma dönemi açıldı. Burada Mahmut Uslu'dan fazla söz etmeyeceğim. Sadece, bir basketbol maçında Galatasaray taraftarının onu cezalandırış şeklini anımsadım. Ele alacağım, genelde futbolcu eskileri. Bunlar, hakaret etme ve edilme ile beslenirler.

Erman Toroğlu "Bu akşam, yayın mafyası Ali Palabıyık vasıtasıyla Fenerbahçe'yi galip getirdi" diyerek başladı. "Böylece 20-25 milyon Sarı-Lacivertli izleyicinin daha ligin 6. haftasında havlu atması engellendi" ile tamamladı. Hocanın haklılık payı mutlak. Ancak adına Dıgıturk ve beIn Sports, ne derseniz deyin bu kuruluşun durumu iyi değil. Taraftarı fazla takımların değişik metotlarla destek atmaları da o kadar önemli değil. Her ay zam yapılan faturalar yüzünden batma olasılıkları fazla. Abone kaybının ana nedeni, sadık izleyiciyi "sağmal inek" görmeleri. Vatandaşın sabrı bir yere kadar. Her ne kadar sermaye Körfez doğal gazından gelse de... Bu arada, artan yayın arızalarını da unutmayalım. Bıktırdı.

Serdar Ali Çelikler'in haftanın en az iki günü yağlar-ballar çektiği ekran amigosu Abdülkerim'e gözüm takılınca zapladım. Sinirlerimi daha fazla bozmak istemedim. Oysa aynı ekranda Ahmet Çakar biraz sert bile olsa gerçeği iyi yakalamıştı.

Gelelim bizimkilere

Şimdi de tepeden tırnağa Beşiktaş eleştirisi yapacağım. Fikret Orman'dan başlayalım. TRT Spor'da Ersin Düzen kendisine sormuştu; "Kadıköy'e gidecek misiniz?" Cevap Hayırdı. "Neden" diye ikinci soru eklendi. Orman "Yurt dışında işim var". Bu cevaplara, küçük çocuklar bile inanmaz. Cezalı Aziz Yıldırım dahi Alanya kafilesine başkanlık ediyor. Gidiyor ve maçı otel televizyonundan izliyor. Beşiktaş Kulübü Başkanı ise tıpkı "ağabeyi Şenol Güneş" gibi korkak. Ağzını bir defa açtı, 45 gün cezayı dayadılar. TFF de ayrı sorun ya. Demirören Jr'un Siyah-Beyazlı ekibin başarısını istemediği iddialarına inanmak üzereyim.

Leipzig maçı

Çarşı karıştı. Hem de Leipzig oyunu öncesi. Adriano'nun sakatlığı dışında takım kurma sıkıntısı yok. Kendisini sahadan attıranlar da oynayacak. Peki gerekli motivasyon? Tek emin olduğum 12. Adam. Yine takımlarını sonuna kadar destekleyecekler. Hakem de bir Ali Palabıyık olmayacağına göre şansımız büyük. Önemli olan Fenerbahçe komplosunu unutabilmek.

***

Terim ne açsın?

Hürriyet'in haberine göre Fatih Terim 4.6 milyon avro tazminat istiyor. Doğrusu iyi para. Bizim Ruşen Güven'in yazdıklarına göre ise bunu alması mümkün değil. Çünkü kovulmadan önce yaptıkları ortada. Spor hukukçusu Ali Gürel'in Yeniçağ'a anlattıkları şöyle:

"Türkiye Futbol Direktörü'nün damadı için kebapçı basıp adam dövmesi iş akdinin tek taraflı feshi için yeterli neden". Yani tazminat ödenmesi mümkün değil.

Olayı bir de tersinden ele alalım. Diyelim ki bu eşek yükü para verildi. O zaman Fatih Terim ne yapmalı? Korumasına aldığı damadının ablasına Etiler'de ultra lüks mekan açmalı mı? Yoksa bu milletin parasından yapılan ödemeyle garibanlar için aşevi mi kurmalı? Bence Terim, son yıllarda sergilediği tavrıyla ikinci olasılığı aklına bile getirmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları