Füze Kalkanı’na BRIC resti!

ABD’nin Füze Kalkanı projesiyle markaja almaya çalıştığı Türkiye BRIC (Brezilya, Rusya, İran ve Çin ittifakı) kozunu ortaya sürdü. 19-20 Kasım tarihleri arasında Lizbon’da toplanacak NATO zirvesi öncesinde ABD, Kuzey Atlantik İttifakı örtüsü altında yeniden piyasaya soktuğu Füze Kalkanı (Anti-Ballistic Missile) projesi ile Türkiye’yi kendi yanında tavır almaya zorluyor. Türkiye, ortaklık verilerek Rusya’nın da desteğini alan Amerika’ya, yine nükleer silah üreticisi Rusya ve Çin’le birlikte nükleer teknolojiye yatırım yapan Brezilya ile aynı safa geçebileceği kartını açarak karşılık veriyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, orta vadede ilk beşe girmesi beklenen dünyanın en büyük dört ekonomisi seviyesine doğru ilerleyen BRIC ülkelerine katılma restini İngiltere’de yapmasını anlamlı buluyorum. Aralarındaki ticarette dolar kullanmama kararı alan BRIC, öncelikle ABD çıkarlarını tehdit eden ekonomik ve siyasi bir organizasyon olarak Büyük Britanya açısından sorun teşkil etmiyor. Chatham House’un Yılın Devlet Adamı Ödülü’nü Kraliçe II. Elizabeth’in elinden alan Gül lisansüstü çalışmalarını da bu ülkede yapmıştı. Ayrıca Füze Kalkanı konusunun ülkemizdeki öncelikli muhataplarından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in de Londra Savunma İncelemeleri Kraliyet Koleji mezunu olduğunu hatırlatalım.
Türkiye’nin asıl sorunu ‘sıfır sorun’ tezini savunurken, komşularına karşı konuşlandırılan Füze Kalkanı’na evsahipliği yapacak olması...
Füze Kalkanı’nın uluslararası kamuoyunda böylesine gürültülü tartışılıyor olması da ilginç. Çünkü Türkiye’nin güney ve doğu komşularına karşı konuşlanan İncirlik üssü halen faal durumda. Üstelik topraklarımızda İsrail’e istihbarat sağlayan radar ve gözetleme tesisleri de barındırdığımız öteden beri biliniyor. Öyleyse yeni bir tesisin kurulması dünyada niçin bu kadar yankılanıyor?
Mavi Marmara olayından ötürü Türkiye’den özür dilemeyi başyazısında öneren İsrail’in Haaretz gazetesi, Washington’un Türkiye’nin şartlarına sıcak baktığını yazıyor. Gazete Washington’un, “Türkiye’deki muhalefet füze kalkanı projesine karşı çıkar” diye düşündüğünü öne sürüyor. Fakat Genelkurmay’dan da ’üst düzey komutan’ aracılığıyla olsun herhangi bir eleştiri dillendirilmediğine göre Türkiye’deki muhalefeti peki kim temsil ediyor?
Proje 19 Kasım’daki NATO zirvesinde onaylanırsa önce iki yıllığına füzeleri taşıyan Amerikan gemileri Doğu Akdeniz’e demir atacak. 2015 yılına kadar da Türkiye’nin muhtemelen doğu ve güneydoğusunda radar sistemleri inşa edilecek. Doğu Akdeniz’e açılmayı hayat memat meselesi sayan İran’ın Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki’nin, nükleer yakıt takasının Türkiye’de gerçekleştirilmesine ilişkin bilginin Ankara’ya aktarıldığını ve görüşmelerin 15 Kasım’da yani NATO zirvesinden kısa bir süre önce başlayabileceğini alelacele açıklaması da manidar! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “İran füze kalkanı konusunda tutumumuzu anlıyor” dedikten sonra Tahran’ın bu açıklaması hakkında ‘ilginç bir zamanlama’ notunu düştü.
11 Haziran 2010’da bu köşede, “Nükleer Briç’te yalnız kalmak!” başlıklı yazımızda,  “Hayır diyen Türkiye, Amerika’ya hayal kırıklığı, İsrail’e kabus yaşatırken” bizi BRIC masasına çağıran Rusya ve Çin’in nihai aşamada ABD’nin yanında yer almasına dikkat çekmiştik. 16 Mayıs’ta, Brezilya ile birlikte İran’la “nükleer yakıt takas anlaşması” imzalayan Türkiye hem içeride hem dışarıda yalnız bırakılmıştı. Söylenişi Briç oyununu çağrıştırdığı için mi özellikle seçildiği pek bilinmese de BRIC konusunda restleşme ve blöflerin bitmeyeceği ve Türkiye’nin bölgesel aktörlükten küresel güç olma yolunda daha uzun süre yalnız yürüyeceği öngörülebilir...

Yazarın Diğer Yazıları