Gafın özrü veya yalancının mumu

Son dönemlerde ABD yöneticileriyle gazetecilerinin AKP’nin kurucu başkanı, AKP’nin başbakanı ve AKP’nin cumhurbaşkanı aleyhinde söylenen sözler ve yazıların doğruluğu konusunda ülkede tartışmalara şahit oluyoruz. Yalaka basın ve onun çalışanları ellerinde kalem bekliyorlar, Amerika’dan gelen her açıklamaya bir açıklama yazıyorlar. Sanki Türkler Amerikalıların ne dediğini anlamıyor, devreye gazetecilikle ilgisi olmayan, AKP’nin basın ve medyada görevli militanları söylenenleri AKP dilinde tercümesini yazıyor ve kamuoyuna öyle duyuruyorlar. Biz de bugün, AKP’liler gibi Amerikan basını ve yöneticilerinin AKP hükümeti için söylediklerini Türkçe yazacağız. Bildiğiniz gibi AKP’liler ayrı bir ırk ve onların ayrı bir dili vardır. Gaf ve yalan arasında ciddi farklar vardır. Gafın anlamı yersiz bir davranışta bulunmaktır. Yani gafı yapan kişinin söylediği sözler doğru olmakla birlikte, zamanı ve zemini yanlış olduğu için gaf denir. Yani gafı yapan kişi yalancı olmadığı gibi söylediği de yalan değildir. Gafı yapan kişinin özür dilemesi yalancının mumunun sönmesi ile kıyaslanamaz. Zira bir kimse söylediği sözü doğru olmadığı için yalancıdır ve yalanı ortaya çıkınca da mumu söner. Konuyu anlamışsınızdır. Amerikan Başkan Yardımcısı Biden, Dışişleri Bakanı Kerry ve Amerikan basınının bir müddettir AKP’nin IŞİD ile ilişkisi üzerine söyleyip yazdıkları konusudur. En son ABD Başkan Yardımcısı Biden, Erdoğan ile yaptığı konuşmayı verdiği bir konferansta dile getirmiştir. Yani kısaca Erdoğan’ın radikal grupları desteklediğini söylemiştir.

Türk devlet geleneği, cumhuriyet prensipleri ve Atatürk ilkeleri IŞİD, El Kaide, Taliban, El Nusra ve Şebbia gibi radikal örgütlerle ilişkiye izin vermez. AKP, iktidarı elinde bulundurduğu için bu örgütlerle Türkiye’nin iş birliği olduğu söyleniyor. AKP yönetimindeki Türkiye’nin radikal örgütlerle bir ilişkisi olmuşsa Türklerin ilişkisi ve desteği olmuştur sonucunu çıkartmak doğru değildir. ABD yönetimi ve basını ile Avrupa basını belli bir süredir Türk istihbaratının Orta Doğu’daki radikal gruplarla ilişkileri üzerine yazıp çizmekte ve hükümet de bunu inkar etmektedir. Biz hükümetin önce inkar edip sonra evet yaptık dedikleri bir çok olaya şahit olduk, bunun en meşhur örneği PKK ile görüşen şerefsizdir deyip sonra da görüşme emrini ben verdim itirafıdır. ABD’nin AKP ile işi bittikten sonra Erdoğan, MİT ve Davutoğlu ile ilgili ne biliyorlarsa onu resmi veya gayriresmî olarak kamuoyuna duyuracaklardır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Amerikan Başkan Yardımcısı Biden, Erdoğan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan şimdilik özür dilemiştir. ABD, çıkarları açısından zamanı gelince bu özürlerin bedellerini ziyadesiyle ödetecektir. Türkiye açısından sorun şudur; Türkiye’nin itibarı, caydırıcılık derecesi ve ciddi devlet özelliğinin zarar görmesi, PKK ve YDP gibi Kürt terör örgütlerinin güçlenmesi sorunudur. ABD’nin Erdoğan’ı istemediği bir politikaya ve tutuma zorladığı belli, ne olduğu tam olarak bilinmiyor ama dedikodusu yapılmaktadır. Bu dedikoduların en tehlikelisi 4 Ekim’de Meclis’ten çıkan yurt dışında silahlı kuvvetlerin kullanılması ve Türkiye’de yabancı silahlı unsurların konuşlandırılmasına izin verilmesi tezkeresinin, ülkenin çıkarlarına aykırı bir şekilde kullanılmasıdır. Daha açık bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de ve Irak ta kara harekatına katılması ve yabancı silahlı unsurlarının (asker veya paramiliter gruplar) Türkiye üzerinden Suriye ve Irak ile savaşması. Bu olabilecek en kötü senaryodur. Bu gerçekleşirse Türkiye resmen Orta Doğu bataklığına girmiş demektir ve bundan böyle Orta Doğu’nun hiçbir pisliğinden kaçamaz. MHP enerjik bir şekilde herkesin duyacağı ve anlayacağı bir dille tezkereye evet demesinin nedeni, ülkenin çıkarlarını korumak içindir, Orta Doğu bataklığına girmek ve ABD’nin silahlı taşeronluğunu yapmak için değil demelidir. Büyük bir vatandaş kitlesi MHP tezkereye evet dediğine göre ülke çıkarına uygundur diye düşünüyor, bu nedenle yukarıda sözünü ettiğimiz ayrıntının altını MHP yönetimi çizmelidir. Aksi takdirde fatura bedelinin bir kısmını ödemek zorunda kalır. 

Yazarın Diğer Yazıları