Geçmişe baktıkça

4 Ekim 1971’de, İçişleri ve Savunma Bakanlığına soyunmuş olan Komodromos, Girne kazasında EOKA’cı Stelios Mavromatis, Andreas Panayidis ve Mihalis’i anma töreninde  “Türkler ve Türkiye şövenist taleplerinde ısrar ederlerse, Kıbrıs meselesinin halli için birbirimize yaklaşmak ümidi hiç yoktur”  buyurmuştu. Hristofyas başka bir şey mi söylüyor?
Şövenistliğimiz de eşit egemenliğimizde, garantilerin devamında ısrarlı olmamızdı. Kıbrıs’ta tek halk vardı, Kıbrıslı Türkler bu halkın içinde eşit haklara sahip azınlıklardan biriydi!
Geçenlerde AKEL’in lideri Kipriyanu da tek halkın içinde Türklerin eşitliğinden bahsediyordu. 47 yıldan hiçbir şey öğrenmemişlerdi. Diğer yandan 27 Eylül 1961 Kıbrıs’a sahip çıkmak için her yerden ve her ülkeden yardım alabileceğini söyleyen AKEL’in Lideri Ezekias Papayuannu  “Kıbrıs meselesi Türk askerinden ve yabancı askerlerden arındığında, İngiliz üsleri lağvedildiğinde, Kıbrıs askersizleştiğinde halledilmiş addedilebilecektir”  diyordu. Bu gün Hristofyas, sırtını Avrupa Birliği üyeliğine dayamış, ayni çizgidedir sadece İngiliz üslerine dil uzatmamaktadır, hem de bu üslerin Amerikalılar tarafından kullanıldığını bildiği halde, Tek hedef Türkiye’nin garantörlüğünden kurtulmaktır. Garantör  İngiltere ile büyük bir anlayış ve dostluk içinde, Türk tarafının teslim olmasını beklemektedir. Rusya da bu yönde kendisine gereken desteği vermekle Kıbrıs uyuşmazlığının devamına yardımcı olmaktadır.
4 Nisan, 1971’de TC Başbakanı Nihat Erim, “Türkiye, Kıbrıs Türklerine Londra ve Zürih Antlaşmaları ile verilmiş olan hakları korumak için gereken her tedbiri alacaktır” dedi.
Bu haklar nelerdir? Enosis’e ve çift Enosis’e kapalı, garantilenmiş bir ortaklık devletinde, Kıbrıs Türklerinin devletin bağımsızlığında, egemenliğinde iki eşit halktan biri olması; Rum ortağın tek başına Kıbrıs’ı temsil edemeyeceği, tek başına hükümet edemeyeceği, Türk ortağa tahakküm hakkı olmadığı, Türkiye’nin garantörlüğünün fiili ve etkin oluşu (Alayın varlığı) ve bu anlaşmanın temelini teşkil eden, Lozan dengesinin bozulamayacağı (Kıbrıs’ın, Türkiye’nin de üye olmadığı bir kuruluşa üye olamayacağı).
47 yıldır Rum liderliği bunlardan kurtulmak için mücadele ediyor, biz de bunlardan vazgeçilemeyeceğini kanıtlamak için! Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Rum’a teslim etmediğimiz bu hakları, varlığında toplamış olan devletimizdir. Devlet kurmanın şerefini yaşayan halkımızdan, Rum’un kucağına oturmak için, devletinden vazgeçmesi beklenmektedir. Rum-Yunan ikilisine ve bunları körü körüne destekleyen  “dost ve müttefiklere”  göre Kıbrıs meselesinin halli Kıbrıs Türklerinin alnına  “devletlerinden vazgeçen şerefsizler”  sözünün yazılmasına bağlıdır!
İngiliz arşivinden, 15 Şubat 1964 tarihli ve 1057 sayılı belgeden; “Mr. Ball, Makarios’un hedefinin, Kıbrıs  meselesini, kendi kaderini tayin hakkının (self-determinasyon) bağlantısızlar ve tarafsızlarca desteklendiği Birleşmiş Milletlere götürerek, içinde, Türk azınlığa istediğini yapabileceği bağımsız bir üniter devlet kurmak olduğunu düşünmektedir.”
Bize saldırının maksadı ortaklık devletini üniter bir Rum devletine dönüştürmek ve bunun akabinde de  “Kıbrıs Halkı” nın (tek halk) self-determinasyon hakkını kullanarak Enosis’e sıçramaktı. Şimdi, Hristofyas’ın 1960’da kurulmuş olan fonksiyonel federatif ortaklık devletini neden üniter devlet diye tanımladığını anladınız mı? Rum tarafının siyasetini, hedefini çok iyi bilen ABD ve garantör İngiltere acaba niye, Hristofyas’a 1960 Devletinin üniter bir kuruluş olmadığını hatırlatmıyorlar? Acaba BM sekretaryası niye Rum liderliğinin “Kıbrıs meselesi 1974’de başlamış bir işgal meselesidir”  yalanına “BM Barış Gücü Kıbrıs’a 1964’de gitti; hâlâ oradadır”  gerçeğini hatırlatmıyor “?
Makarios, BM Barış Gücü’nü “benim daimi turistlerim” diye takdim ediyordu ve bu Barış Gücü 47 yıldır, Ortaklık Devletini kan ve terör ile yıkmış olan Rum idaresini meşru hükümet olarak tanımakla mükelleftir. Hâlâ, Kıbrıs meselesi niye halledilmiyor diye soran mı var?
30 Nisan 1964’de İngiltere Başbakanı 11 sayılı telegraf ile New York’a şu direktifi veriyor: Makarios Kıbrıs’ın Hükümeti değildir. BM’nin yapması gereken ilk iş Makarios ile Dr. Küçük’ün birlikte toplanmalarını da ısrar ve BM’nin  (Kıbrıs konusunda) her ikisi ile birlikte işlev yapması değil midir? Makarios Kıbrıs Hükümeti değildir”.
Güvenlik Konseyinde alınmış olan ve eli kanlı Makarios’un yüzde yüz Rumlardan oluşan idaresini meşru hükümet addeden Mart 1964 kararından bir ay sonra garantör İngiltere’nin Başbakanı gerçekleri görüyor ve BM sekretaryasının ikazını istiyor! Peki; sonra ne oldu da garantör İngiltere yüz seksen derece dönüş yaptı? Kıbrıs meselesinin 47. yılında Kıbrıs’ın gerçeklerini bilmeyen mi var? O halde Kıbrıs Türklerine bu zulüm niye? İnsanlığa ve Barışa hizmet  etmiş olan garantör Türkiye’ye AB’nin ve diğerlerinin devam eden haksızlığı niye?
Buna boyun eğilmeyeceğini gür sesle haykırmak zamanı şimdidir!

Yazarın Diğer Yazıları