Gelecek için

Yılı günlere ve haftalara bölmüşler. Bölümlerin kimine öğretmenler, anneler ve sevgililer günü demişler. Kimine ise orman, kütüphane, hemşireler ve Yeşilay haftası demişler. Sanki olaylar bir gün ve haftaya sığdırılabiliyormuşçasına o gün ve haftaların bazılarının vakti gelmeden bir ay öncesinden reklamı yapılmaya başlıyor. Bazıları ise sadece takvim yaprağında yazıldığı ile kalıyor.
Neden diye düşünmemek elde değil. Bu gün ve haftaların bazıları neden bu kadar önemli de, bazıları önemsizdir. Önemsiz olduğu düşünülenler için neden isimler verilip adına da önemli gün ve haftalar denmiştir. Bizler bu gün ve haftaların önemine göre değil de maalesef cebimize giren paraya göre değerlendiriyoruz.
Olayların hiç de öyle olmadığı, her gün ve haftanın kendine özgü durumlarının bulunduğudur. Gün ve haftaların önem durumunu çıkarlarımıza göre belirlediğimiz için öyle olduğunu zannediyoruz. Öyle gün ve haftalar var ki ceplerdeki paralar yer değiştirirken, birilerinin cüzdanı kabardıkça kabarıyor. Bir başkasının da o günkü ekmek parası gittiği için sofradaki lokması azalıyor.
Demek olan o ki günler ve haftalarda maddi çıkar söz konusu ise reklamlar önceden başlatılarak beyinler yıkanıyor. Kutlamalar daha da şatafatlı geçiyor. Yoksa adı dahi konuşulur bulunmuyor.
Aslında çok önemli olması gereken Yeşilay haftasından nedense bir haftadır hiçbir yerde bahsedilmemiştir. Nedeni ise cebe giren paranın bu haftada olmamasıdır. Unutulan ise sağlık ve mutluluktan gidendir. Acı olanı ise paranın sağlığın önünde olmasıdır. Ta ki o sağlığımızı kaybedene kadar.
İnsanların daha çok para kazanma adına her türlü ahlaksızlığı sergilediği, her yolu mübah saydığı günümüzde, ancak sağlığının tehlikede olduğunu anlayınca feryat ettiği gözlemlenmektedir. İşte o zaman damdan düşenin halini damdan düşen anlar deyip damdan düşen birini aramaktadır.
Bu günse millet olarak damdan düşmüş durumdayız. Bunun en canlı kanıtı ise milyonlarca insanımızın canından ve malından olduğudur. Okullarda bağımlılığın yedi yaşına kadar düştüğünün ilmi araştırmalarla ortaya konulduğudur.
Bağımlılık yapan maddelerle mücadele adına cezaların ağırlaştırıldığı, sigara ve alkol satışları ve kullanım yerleri ile  ilgili yasal düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Dahası bu maddelerle ilgili işyerlerinin basılıp zabıtlar tutulduğu her gün medyamızda sıkça tartışılmaktadır. Elbette ceza caydırıcı bir nedendir. Ancak insanımızı bilinçlendirmede tek başına yeterli değildir. Bağımlılık sadece insanları cepleri boşaltmıyor. Beyinlerini de boşaltıyor. Sağlığını da yok ediyor. Öyle olunca da yuvalar yıkılıyor. Gelecek yok oluyor. Öğretmenlik yıllarımdaydı. Öğretmenler odasındaki sohbetimiz de bir öğretmen arkadaşa yaşının hayli ilerlediğini, niçin evlenip çoluk çocuğa karışmadığını sordum. Öğretmenden aldığım cevap ise  “kim benim gibi şarapçıyla evlenir ki” olmuştu. Aynı öğretmen o gün tam gün okulda olduğundan dolayı içki içemediğinden dolayı kriz geçirerek arkadaşlara rezil olmuştu.
Böylesine insanları sağlığından ve parasından ettiği yetmezcesine herkese de rezil etmektedir. Bu tür bağımlılıktan kurtuluşun tek yolu ise beyne hitap eden bir eğitimdir. Beyne hitap etmenin bir yolu ise olayları zamanında etkin kullanımdır.
Eğitim ise her alanda olduğu gibi süreklilik ister. Sürekliliğin sağlanması adına ise Yeşilay haftası her yıl amacına uygun kutlanmalıdır. Böylece Yeşilay haftasının önemsiz olmadığı, aksine daha çok önemsenen bir hafta olduğu görülecektir.
Kaldı ki bu hafta okullarda kutlanması gereken belirli gün ve haftalardan biridir. Ne yazık ki medyada bir satır dahi yer almayan bu hafta okullarda da kutlanılmamaktadır. Eğer her şeyin başı sağlık diyorsak, ki diyoruz. Öyle ise sağlıklı olma adına bu haftaya ayrı bir önem vermeliyiz. Yeşilay haftasında esrar, eroin, kokain kullanan, bali koklayan, sigara ve içki içenlerin sağlığında nasıl değişikler olduğunu öğrencilerin duyup gözlemliyebilmeleri adına hastaları ziyaret etmek. Hazırlanan skeç ve filmlerle gösterilmelidir. Bağımlılığı yaşamış veya yuvaları yıkılmış kişilerin dinlettirilmesi gerekmektedir.
Olayları görerek yaşayan çocuklar zannetmiyorum ki bu yollara tevessül etsin. Önlemler sadece cezai müeyyidelerle sağlanamaz. Sağlanmaya çalışılırsa bu günkü durumu yaşarız. Gelin bu haftayı vesile sayarak  “gelecekte sağlıklı günler”  kampanyası başlatalım. Sağlıklı insan demek sağlıklı toplum demektir. Sağlıklı toplumsa kalkınmış ve mutlu millettir. Paramızı havaya, poşete ve şişelere üfleyip, sağlığımızı yatağa mahkûm etmeyelim.    

Yazarın Diğer Yazıları