Gelibolu Yarımadası askeri bölge ilan edilsin

İki haftadan bu yana “Gelibolu her yıl yeniden işgal ettiriliyor” diye yazdığım yazılarıma okuyucularımdan değişik yorumlar geldi. Çoğu konunun çok vahim olduğunu ve turizm adı atında bu tür pervasızca davranışların hoş görülmemesi gerektiğini vurguluyorlardı.
Derken aklıma neden Gelibolu Yarımadası’nın Milli Park ilan edildiği sorusu takıldı. Bilindiği üzere Milli Park olarak ilan edilen bölgeleri incelediğimizde genellikle doğal (flora) ve hayvansal (fauna) özellikleri göz önünde bulundurularak bölgenin Milli Park ilan edilip edilmeyeceğine karar veriliyor. Çoğu Milli Park alanları içerisinde de kesinlikle yerleşim alanlarına rastlanmıyor.
Konuya bu yönden yaklaştığımızda, Milli Park olan bölgelerde bile görülmeyen uygulamaların Gelibolu Yarımadası Milli Parkı’nda uygulandığını görüyoruz. Yani, bugün Yedi Göller Milli Parkı’na gittiğinizde nerede kamp yapacağınız, nerede ateş yakacağınız Milli Park görevlilerince size gösterilirken, Gelibolu Yarımadası’nda böyle bir uygulama bile göremiyorsunuz.
İstediğiniz yerde durabilirsiniz, yerleşim yerlerini istediğiniz gibi genişletebilirsiniz, “Şehitliklerin” olduğu bölgelerde yüzlerce bina yapabilirsiniz, binlerce insanın şehit olduğu alanlarda hayvanlarınızı otlatabilirsiniz. Daha sonra da millete dönüp, “Bu toprakların her karışının kan ile sulandığını, bir çakıl taşını bile vermeyiz dersiniz”. Çoğumuz da bu sözleri çok içten ve inanarak söylediğinizi düşünerek yeriz.
Bugün “Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları” ile Kurtuluş Savaşı’nın meşalesinin yakıldığını söyleyenlerin, inandırıcı olabilmeleri için her nasıl ki, Gürcistan - Rusya kısa süreli savaşını gerekçe gösterip Uluslararası Montrö Antlaşması’nı delenlere misilleme yapmaları ve Lozan Barış Antlaşması’nda ülkeyi işgal edenlerin askerlerinin öldükleri bölgeleri onlara bırakan madde uygulamadan kaldırılması gerekmektedir.
Eğer bu yapılmayacak olursa, bu ülke için canını hiç düşünmeden veren milyonlarca şehidimizin kemiklerinin sızlaması bir yana, bundan sonra bu topraklar için şehit olmak gerektiğinde, insanları bir kez daha düşünmek zorunda bırakırsınız. Yani, şehitliklerin yanına denizi gören villaların yapılmasına göz yumarak, işgalci ülkelere kendi topraklarınızda “şehitlikler tahsis” ederek şehitlerimize en büyük ihaneti etmiş olursunuz.
Bugünden tezi yok Türkiye sınırları içinde Gelibolu Yarımadası’nın “askeri bölge” ilan edilmesi için çok ciddi kampanyalar başlatılmalıdır. Gelibolu Yarımadası’nda yapılacak olan tüm rehberlik faaliyetleri “savaş tarihini çok iyi bilen subay ve astsubaylar eşliğinde” ziyaretçilere anlatılmalıdır.
Yabancı tur liderleri ile yapılan ziyaretlerde neyin anlatıldığı denetlenememektedir. Dolayısıyla en haklı savaşımız olan Çanakkale Savaşı’nı bile doğru dürüst anlatamamaktayız. Çeyrek milyon Türk insanının şehit olduğu topraklar Milli Park olamaz, olsa olsa “askeri bölge” olabilir.
En kısa sürede “Şehitlerimizin ruhunun rahatlayabilmesi” için Gelibolu Yarımadası “askeri bölge” ilan edilip, savaş alanları içinde kalan ne kadar yerleşim bölgesi varsa Şarköy taraflarına kaydırılmalıdır. Ancak bu tür bir karar alındıktan sonra ve uygulamaya konduktan sonra, Lozan Antlaşması’nın “gizli maddeleri” efsanesi sona erecektir.

Yazarın Diğer Yazıları