Gelin canlar bir olalım  Özü öze bağlayalım...

Gelin canlar bir olalım  Özü öze bağlayalım...
Rahmetli Prof. Dr. Mehmet Eröz'ün ilk yayınlandığı yıllarda kendi alanında büyük bir boşluğu dolduran "Türkiye'de Alevîlik Bektâşîlik" adlı efsane eseri Ötüken Neşriyat tarafından yeniden basıldı.

Ülkemize birlik ve dirlik getirmesi dileğiyle, Türk ilim dünyasına sunduğu, "Türkiye'de Alevîlik Bektâşîlik" adlı önemli çalışmasının, 35 yıllık bir arzunun ve 15 yıllık bir fikir çilesinin ürünü olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Eröz, kitabının önsözünde eseri hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

Gerçekten, 35 yıl kadar önce çocukluğumun en tatlı günlerini geçirdiğim, Aydın ilinin Yeniköy'ü ile Gümüş köyleri arasındaki incir bahçemize misafir olarak Tekke köyü'nden gelen Tahtacılar (Kızılbaş Türkmenler), bu eserin ilk tohumlarının atılmasına ve filiz vermesine sebep olmuşlardır. Onbeş yıldır, esas meslekî çalışmalarım arasında ilerletmeye, tamamlamağa çalıştığım bu eserle ilgili ilk serzenişli sitem, rahmetli babam Serçinli Ali Efendi'den gelmişti. Memlekete gittiğimde bizi ziyarete gelen Tahtacıları görerek, acı ve manalı bir gülüşle: "Alevîler bizim Mehmet'i Dede yapmışlar" demişti. Bu sitem çok ağırıma gitmiş ve "Baba, ben Sünnî Türklerle Alevî Türkleri kaynaştırmağa çalışıyorum. Dâvamı sana anlatamazsam, kime anlatabilirim? Beni kim anlar?" diye yakınmıştım. Dinine çok bağlı olan, beş vakit namazını geçirmeyen rahmetli babam, ondan sonra bana takılmamış ve dâvâmı anlayışla karşılamıştı. Bütün eksikliklerine rağmen; kitabımızın, kanayan bir yaraya merhem olacağını umuyoruz. Sünnî Türklerle Alevî Türklerin birbirini sevmesine, kaynaşmasına bu eserin ufak bir yardımı dokunursa, kendimizi bahtiyar sayacağız. Ahlâk bakımından çok dürüst olan Alevî ve Bektâşîlerin Türk milletinin bir parçası olduklarını, İslâm ümmetinden sayılmaları gerektiğini anlatabilirsek ne mutlu bize. Böylece, tatil ve bayram, yaz ve kış dinlemeden, yıllar süren yoğun çalışmamızın yarattığı zihnî yorgunluk gidecektir.

 

* * *

Kitaptaki konu başlıklarından bazıları şöyle: *Alevî ve Bektâşîlerin Yaşadığı Yerler ve Sayıları. *Alevîlik-Bektâşîlik Konusunda Yapılan Araştırmalar, Çalışmalar *Araştırma Yaptığımız Alevî-Bektâşî Köyleri *Alevîlik *Şiîlik *Bâtınîlik *Hulûl, Sudur, Tecessüd, Tenâsuh Nazariyeleri *Mu'tezile ve İtizâl *Hurufîlik *Noktavîlik, Hayderîlik, Kalenderîlik *Mücessime, Müşebbihe *Bektâşîlik *Hacı Bektaş Devresi *Balım Sultan Devresi *Kızılbaşlık *Kızılbaşlık Teriminin Manâsı *Kızılbaş İnanç, Gelenek ve Töresi *Âyin-i Cem Teriminin Manâsı *Cem (Toplantı) Geleneğinin Yürütülmesi ve Kızılbaş Cemiyetinde İçtimaî Hayat *Cemle İlgili Âdetler, Terimler

*Tasavvufun Alevîlik ve Bektâşîliğe Tesiri *Yaradılışın Manâsı *Gökteki Nûr ve Tecellîsi, Ortaya Çıkışı *Devriyye Nazariyesi ve Alevîlik-Bektâşîlikteki Yeri

Hurufîlik ve Alevîliğe-Bektâşîliğe Tesiri *Türk Kültürü ve Eski Türk Dini İle

Alevîlik - Bektâşîlik Arasındaki Münasebet *Kam, Dede, Baba *Kam, Dede ve Baba Seçilme Töreni *Kam (Şaman, Baksı), Dede ve Baba'nın Giyim Kuşamı *Kam'ların Hayır Dua'sı, Dedelerin ve Babaların Hayırlı'sı, Gülbank'i *Âyin-i Cem ile Kamlık Dini Âyinleri Arasındaki Benzerlik *Türk Aile Ahlâkı *Kurbanlı Âyinler, Törenler

*Kurban Kemiğinin Kırılmaması *Kurban Etinin Hazırlanması ve Pay Edilmesi

*Şölen-Âyin-i Cem *Atalar İçin Kesilen Kurbanlar ve Atalar Kültü *Bahar Bayramları

*Yer-su Kültü *Gök Kültü *Yeraltı ruhları, Tamu (Cehennem), Uçmağ (Cennet) *Uğurlu ve Uğursuz Hayvanlar ve İnsanın Hayvan Suretine Bürünmesi İnancı *Çeşitli Totem Hayvanları

Ötüken Neşriyat Tel: (0212) 251 03 50

 

***

 

Türk gençleri atalarını tanıdıkça gururlanacak

 

Türk dili ve Türkoloji konusundaki değerli araştırmalarıyla halkı bir şöhret bulan Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, "Ve… Tanrı Türk'ü Yarattı" adlı yeni kitabında okurlarını; tarih-mitoloji-efsane-hatıra-belgesel karışımıyla Türk kültürünün köklerine doğru yolculuğa çıkarıyor. Gülensoy, "Türk Boylarının Mitolojileri, Destanları ve Efsaneleri ile Zebur, Tevrat ve Kur'an-ı Kerim'e Göre

Dünyanın ve Kişioğlunun Yaratılışı" alt başlıklı bu ilginç çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor:

Bu kitaptaki olayları ve konuları anlatan, yorum yapan kişi Altaylı bir Türk kadın kam (şaman) olan Sınaru gerçek bir kişi olup, bu satırların yazarı ile birlikte Kırgızistan Manas Üniversitesi'nde görev yapmıştır. Bu kitabı, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetini emanet ettiği Türk gençlerine armağan ve ithaf ediyorum. Bu küçük kitap Türk gençlerinin dil, tarih, destan, efsane, mitoloji, etnografya, ad bilimi, halk bilimi gibi konuları okuyup öğrenmeleri, yorumlamaları ve kendilerinden sonra gelecek olan "kuşak"lara taşıyabilmeleri, daha güzel ve daha geniş eserler ortaya koyabilmeleri için kaleme alınmıştır. Çünkü Türkiye'nin geleceği onlardır. Türkiye onların eserleri ile daha da güçlenecek, ebet-müddet yaşayacaktır.

Bilge Kültür Sanat Yayınları Tel:(0212) 520 72 53

 

 

***

 

Hür düşünce olmazsa

 

İnsan hak ve özgürlükler ile çağdaş düşüncenin toplumla paylaşılmasında, özgür düşüncenin olmadığı ülkelerde, rejimin her zaman sisteme hakim olmanın gücünü savunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Levent Seçer, "Bonapartizm" kitabında güncel bir konuya ışık tutuyor: Toplumsal yaşamın her zaman özgürIükçü, çağdaş ve aydınlık fikirlere ihtiyacı vardır. Her türlü düşüncenin tartışılması demokrasinin bir gereğidir. Ancak Bonapartizm düşünce anlayışının hakim olduğu her sistemde, ne yazık ki çağdaş olmanın gücü, korkusu yaşanır. Kendi siyasal gücünü korumak adına topluma yansıtılan çağ dışı uygulama ne yazık ki aydınlığın karanlıklara dönüşmesi demektir. Her ülke kendi milliyetinin adıyla, tarihiyle ve ona adını koyanlara gösterdiği saygıyla yaşar. Elbette tarihte bu adı koyanlar da tartışılır, tartışılmalıdır, ama bunu yaparken asıl değerlerin yok edilmesine çalışmak bir Bonapartizm anlayışıdır. 19-20 yüzyıllarda tarihiyle birlikte tüm çağdaş değerlerinde yok edilmesi yaşanmadı mı? Bonapartizm gücüyle düşünce özgürlüğünün yok edilmesi demek, bir ülkenin de tamamıyla adı olmayan bir anlayışın, sitemin içinde yok edilmesi demektir.

Payda Yayıncılık Tel:(0312 435 98 43

 

 

***

 

KÜTÜPHANEMDEN:

 

Gazeteci Hemigway'in Türkiye günleri

 

Bugün usta bir yazarın, dünya edebiyatı devlerinden birinin Türkiye'deki gazetecilik serüvenini gün ışığına çıkaran bir kitapla sizi tanıştıracağım. Söz konusu yazar Ernest Hemingway, kitap ise "İşgal İstanbulu ve İki Dünya Savaşından Mektuplar" adını taşıyor. Bütün dünyada ün salan, filmlere konu olan romanların yazarı Hemingway, bu kitapta gazeteci olarak izlediği iki dünya savaşından çarpıcı görüntüleri beceriyle aktarırken ileride usta bir kalem olacağının da ilk işaretlerini veriyor. Kitabı M. AliKayabal'ın çevirisiyle Türk okuruna ulaştıran Milliyet Yayınları 1970 tarihli baskısında eseri şu cümlelerle sunuyor:

Evet, Hemingway ve... "İşgal İstanbulu" Biraz şaşırtıcı, fakat gerçek. Mustafa Kemal ve arkadaşları Türk Kurtuluş Savaşını yaparlarken adı sanı hiç duyulmamış çiçeği burnunda bir gazeteci ve yazar adayı da gazetesi adına Avrupa'nın doğusundaki bu yeni gelişmeleri günü gününe izliyordu. Gazete Toronta Star, gazeteci de Ernest Hemingway'dir. İşgal İstanbulunda Hemingway'in kaleminden İstanbul'u, Mustafa Kemal'i, İsmet İnönü'yü, Mudanya ve Lozan Andlaşmalarını, ünlü Trakya göçünü ve bütün bunların yanı sıra da yine aynı kalemden Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı'nın en can alıcı yanlarını ve savaş sonrasının çarpıcı günlerinin hikayesini okuyacaksınız.

Silahlara Veda, İhtiyar Adam ve Deniz, Çanlar Kimin İçin Çalıyor gibi dünya klasiklerine imza atmış dünya çapında bir yazar olan Ernest Hemingway'ın meslek hayatının başında yaşadığı gazetecilik macerası günlerinden kalan ve bizi birinci derecede ilgilendiren bu kitabı bulup okumaya çalışmanızı öneririm.

                                                                                                                                      (Ahmet Yabuloğlu)