Genelkurmay Başkanı ve “farklı tarih!” yazanlar

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in sözlerine bakın..
“Atatürk ve silah arkadaşlarının mücadelesine farklı bir anlam yüklemek suretiyle alternatif tarih yaratılmaya çalışıldığını ibretle izlemekteyiz”.
Orgeneral Işık Koşaner, “mütareke döneminden” söz ediyor.. Bu dönemle ilgili bazı farklı düşünen çevrelerce yanlış, saptırılmış bilgiler verildiğini ifade ediyor.. Atatürk’ün İstanbul’a gelişinden Samsun’a çıkışına kadar geçen 6 aylık sürenin saptırılmaya çalışıldığını kaydediyor..
Kimdir acaba bu “alternatif tarih yazan”  kadro..
Biz en iyisi “mütareke dönemini” bir hatırlayalım..
Mondros Mütarekesi imzalanmıştır... Devlet acz ve teslimiyet içindedir... Memleketin dört bir yanında İtilaf Devletleri’nin işgali hızlanır. Koca devlet başsız, sahipsiz, acz ve teslimiyet içinde kalmıştır.
Harbiye Nezareti, Sadrazamlığa sorar:  “İtilaf’a mensup herhangi bir general ve subayın her istediği yapılacak mıdır?” 
(...) bugün bu yoldaki müracaatları uygunsuz ve mantıksız bir dereceye varmıştır. (...) Hükümetçe önleyici tedbirler alınması... (Türk İstiklal Harbi, c.1, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı , T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi, 1962, s. 124)
Veliaht Abdülmecit İngiliz Daily Mail gazetesi muhabiri Ward Price’e demeç verir:  “Padişah ve ben sizin yardımınızı hararetle istemekteyiz...” Nitekim Vahdettin de İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthrope’a, “Bütün umudunu İngiltere’ye bağladığını, İngiltere’nin arzulayacağı her kişiyi, yine İngiltere’nin arzusuna göre, yakalatıp cezalandırmaya hazır olduğunu” bildiren bir mesaj gönderir. (Malta Sürgünleri, s. 36-37) Aynı Calthrope, mesajın gönderildiği tarihten bir hafta önce, “Türk halkını teşkilatlandırıp silahlandırdığı” gerekçesiyle, Konya’da bulunan Nihat (Anılmış) Paşa’nın Yıldırım Kıtaları Müfettişliği’nden azlini istemiştir. (TİH, c1, s.74)
Londra’dan sağlık ve polis hizmetlerine İngilizlerce el konulması emri gelir, Bakanlar Kurulu 23 Ocak 1919 toplantısında görüşür ve  “uygun” görür. İstanbul’daki Türk bankaları İngiliz memurları aracılığıyla denetlenir. Lord Curzon Amiral Calthrope’a talimat gönderir:  “Sizce teslim alınmaları gerekli Türk subayları ile görevlilerin teslim edilmeleri için hemen harekete geçmesi yönünde Türk Hükümetine talimat veriniz...” (MS, s.42)
Musul’da İngiliz tecavüzlerini protesto eden Hariciye Bakanı Mustafa Reşit Paşa’ya İngiliz Amirali Webb’in yanıtı da öyledir: “Mütarekenin yenilmiş Türkiye’ye dikte olunduğu unutulmamalıdır.!”
Elbette bu arada elde her zaman hazır bulundurulan Ermeni, Rum ve Kürt kartı İngiliz ve Fransız emperyalistlerince ülkenin dört yanında kullanılır.
Bir yandan da İstanbul’da ve Edirne’den başlayarak Anadolu’nun değişik kentlerinde kadar Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri, Teceddüt Fırkası, Sosyal Demokrat Fırkası, Türkiye Sosyalist Fırkası gibi bir dizi yeni siyasi parti kurulur. Adana ve Mersin işgal mi edildi hemen İstanbul’da Kilikyalılar Cemiyeti, Karadeniz’de Rum faaliyetleri mi artmaya başladı Samsun’da, Tokat’ta Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti açılır. İstanbul’da bazı kuruluş ve siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla Milli Kongre gibi örgütler kurulur, düşman işgalini engellemek için çeşitli yerlerde Kongre’ler toplanır. Trabzon’da Faik Ahmet Barutçu’nun İstikbal, Giresun’da Işık, Ahmet Remzi Yüregir’in Adana (Kuva-yı Milliyeci olduğu için kapatılınca yerine Yeni Adana), İzmir’de Hasan Tahsin’in Sulh ve Selamet’i, Balıkesir’de Doğrusöz gibi yeni milli gazeteler art arda yayına girer...
Siyasi iradesi ve ordusu tasfiye edilmeye başlayan halkın teslim olmayan bir avuç öncüsü, örgüt ve önder arayışı içinde çırpınmaktadır. “Felaketin dehşet ve ağırlığını idrake başlayanlar, bulundukları muhit ve hissedebildikleri tesire göre kurtuluş çaresi gördükleri tedbirlere başvurmakta... uçurumun kenarında, kafaları çare, kurtuluş çaresi aramakla meşguldür...”
Bu “mütareke zamanı”na bakınca şimdinin “alternatif tarihçileri”nin parmak izi görülebilir!..

Yazarın Diğer Yazıları