Gerçek millî damar sahaya çıkıyor...

Bilmiyorum, takip edip etmediğinizi!.. Sizin oralardan duyulup duyulmadığını!.. Bir süredir Ankara'da "millî damar" tartışmasıdır gidiyor. Tartışma da değil aslında. Yıllardır, gizliden, derinden(!) giden itiş kakış ucundan azıcık açığa döküldü. Kapışmanın tırnak içindeki adına bakmayın!.. Öyle, sizin bizim anladığımız millilikle uzaktan yakından ilgisi yok. Tamamen iktidar içine yuvalanmış çıkar çetelerinin pay kavgasından ibaret. Ortaya dökülen isimlere falan da girmeyeceğim. "Yeni Türkiye"de kurulması hazırlıkları yapılan yeni düzende, devletin etkin noktalarında pay, koltuk kapmak için birbirlerini yiyorlar. Eski güzel günlerde (!) tatlı tatlı (!) itişirlerdi, dışarıdakilere pek çaktırılmazdı. Devran değiştiği için iş biraz açığa döküldü diyorum. Çünkü; içerideki kavgaları, ihbar mektuplarını, özel iftar salonlarında üretilen dedikoduları, sahurlara kadar yapılan istişareler, saray hamleleri daha  ortalığa dökülmedi. Karşılıklı tehditler, şantajlar gırla gidiyor. Bir de!.. İktidarın Yargıtay ve Danıştay'a düzenlediği operasyon karesini bu büyük fotoğraf  karesine ekleyin. Her şey apaçık ortada!.. Devlet, bazı özel çıkar kuruluşları ve AKP iktidarında hortlayan özel yapılanmalarla ele geçirilmeye çalışılıyor. Fakaat!.. Biliyorsunuz; artık anayasamız rafta. Onun yerine sarayyasa geçerlilikte. Sarayyasa da diyor ki; Devlette koltuk kapmanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddesi; R.Erdoğan'a tam itaat.

Buraya kadar yazdıklarımızın omur ilikten atma olmadığını tahmin edersiniz de!.. Yine, de kafasında ufacık soru işareti olabilecekler için belge konuşturalım. Geçtiğimiz günlerde (bir Cuma sohbeti) Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün ve Emniyet KOM Daire Başkanı  ile tüm şube müdürlerinin de katıldığı bir toplantı düzenlenir. Muhterem hoca, saraya bağlılık vaazı ettiği toplantıda bir takım gözdağları vermiş. Gerisini, adını açıklamayacağım yetkilinin gönderdiği mektuptan aktaracağım;

"Dinler tarihinden yola çıkarak başladı konuşmasına hoca. Efendimizin (s.a.v) veda hutbesine 100.000 kişinin katıldığı ancak cenazesinin 13 sahabe tarafından kaldırıldığından bahsetti. Yani, İslam'da tefrikanın olmasının mukadder olduğundan bahsetti. Halifeler döneminden örnekler verdi. Hz. Osman'ın akrabalarını devlet kadrolarında değerlendirmesi sonucu olarak da şehit edilmesini anlattı. Sonra İslam ve demokrasi üzerinde durdu. Akabinde mevzuyu, Emniyet içindeki yapılanmalara getirdi. Diğer cemaatlerin de bir gün  paralel gibi güçlenmesiyle aynı problemlerin yaşanabileceğinden bahsetti. Tayyip Erdoğan ile yaptığı bir görüşmede kendisine 'ben de bilmiyor muyum bu cemaatlerin, tarikatların beni neden desteklediklerini, bir tarafından bürokrasiyi nasıl tırtıkladıklarını biliyorum' demiş. Dolayısıyla dini cemaatlerin yapılarını devletin çizdiği sınırlarda kalır ise problem oluşmayacağı, aksi halde aynı cemaatin başına gelenler gibi olacağından bahsetti. Bolca paralel kötülemesi yaptıktan sonra işi son dönemde emniyette sivrildiği söylenen yapılara getirdi. İsim vermeden (millî damar ve KÖZ kavgasına vurgu yaparak) emniyette hiç bir yapıya müsaade edilemeyeceğini önemli olanın Ulü'l Emr olan Cumhurbaşkanına ittiba olduğunu söyledi. Herkese gaz verdi, yürüdüğünüz yolda devam edin, doğru yoldasınız demeye getirdi... 2 saat kadar sürdü konuşması. Daire başkanı, yardımcıları, şube müdürlerinin hepsi ve 25 kadar da amir kadrosundan kişi katıldı. Memur katılımı yoktu. İşte böyle... Bu hipnotize olmuş emniyetçiler terörle mücadele edecek. Ankara'da kaç patlama saldırı oldu hatırlayanınız var mı? Kaç kişi öldü kaç kişi yaralandı?.. Sakın bunlar emniyetçilerimiz ilahiyatçı büyüğümüzün dizinin dibinde oturup fikir tazelerken olmuş olmasın!.."

İşte!.. AKP saltanatının uygulamaları sonucunda devletin hal-i pürmelali...

Sarayyasa kriterleri!..

Sözde ilahiyatçı ve hocalarla yalnızca TV ekranlarından topluma, tüm değerleri vıcıklaştırma operasyonları yapılmıyor. Devletin içine de öyle sinsi operasyonlar düzenleniyor ki; bu mektupta anlatılanlar küçük bir örneği!..

Sadece dün ve bugün size mektuplardan aktardıklarımıza karşı suskun kalanlar, harekete geçmeyenler büyük vebalden kendilerini kurtaramayacaklar.

Yarın, içini ve dışını dolduracağınız o Ankara'daki büyük kurultay salonu onun için çok önemli. Onun için, devlet ve millet bekası için hayati önem taşıyor.

Damarlarında asil kan taşıyan TURAN sevdalıları!..

Gösterin gerçek millî damarın kim ve kimler olduğunu dosta düşmana.

Kut verin bu büyük harekete.

El koyun, dur diyin Türk milletinin ve devletinin bölünüp yağmalanmasına...

Töre konuştuğunda han susar hakan da susar.

Bir şey değişecek çok şey değişecek!..

Yazarın Diğer Yazıları