Gezi gösterilerinin MHP’ye faturası!

Mâlûmunuz, Taksim Gezi Parkı nedeniyle başlayan olaylar, siyasetin tansiyonunu bir hayli yükseltti. Mesele siyasiler açısından iştah kabartıcı ve oldukça da bereketli. Gerek yapılan gösterilerin oluşturduğu muhalif dalgayı oya tahvil etmek isteyen Kılıçdaroğlu ve gerekse de gerilim siyasetinin her zaman kendi lehine sonuç doğurduğunu gören Başbakan Erdoğan, durumdan oldukça memnun görünüyor. Oluşan kutuplaşmadan memnun olmayan tek parti MHP. Çünkü tabanı gösterilere katılıp katılmama konusunda tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda. Gösterilere destek vermek gerektiğini düşünenler; AKP iktidarına karşı güçlü bir mesaj vermek gerektiğini, bu mesajın güçlü bir şekilde verilmesi için de oluşan toplumsal tepkiye omuz verilmesinin önemli olduğunu ve her kesimden gösterilen bu tepkinin kontrolünü yasadışı sol örgütlere bırakmamak gerektiğini öne sürüyorlar.
Bu görüşe karşı çıkan MHP Genel Başkanı Bahçeli ise gösterilerdeki illegal örgütlerle beraber aynı fotoğraf karesine girmek istemiyor. Ya da durumu bu şekilde izah ediyor. Bu durum da pek tabii ki MHP’nin çıkan olaylarla ilgili pozisyon kaybetmesine neden oluyor. Ne gösterileri eleştirebiliyor ne de hükûmetin bu konuyla ilgili tavrını. Bu konuda net bir tavır koyamayan MHP, yuvarlak bir üslup kullanıyor ve bu durum da sesinin cılız çıkmasına neden oluyor. Toplum, gösterilerin lehine ve aleyhine doğru keskin bir şekilde savrulurken, MHP bütün bu olayları sadece seyrediyor. Bu savrulmalar, terör örgütü ile yaşanan müzakere sürecinde tavırsız bir görüntü çizen CHP ile, sürece tereddütlü yaklaşan AKP seçmeninin adresi olmaya başlayan MHP’nin tekrar kan kaybetmesine neden oluyor.
MHP; gösterilere destek verse, Apo resimlerinin dalgalandığı ve illegal sol örgütlerin cirit attığı meydanlarda onlarla beraber aynı fotoğraf karesine girecek... Destek vermese, iktidara karşı oluşan toplumsal duyarlılığa kayıtsız kalmış olacak. Gerçekten zor bir durum...
MHP bu zor duruma kendisini uzunca bir süredir takip ettiği yanlış politikaları yüzünden soktu. Siyaseti milletten yalıtılmış salonlarda yapılan toplantılarla sınırlayan bu anlayış; işçisi, memuru, çiftçisi, öğrencisi, emeklisi, esnafı yani toplumun bütün kesimlerinin yollarının kesiştiği sokaklardan garip bir kompleksle uzak durdu. Onların beklentisini anlayamadığı gibi kendi derdini de topluma anlatamadı. MHP sokakların nabzını tutabilip, bunu doğru bir şekilde yönetebilseydi, toplum da iktidara karşı oluşan bu öfke birikmesini daha mâkul yollarla kendisi yönlendirebilirdi. Fakat Genel Merkez’in pasif ve edilgen tutumu nedeniyle toplum MHP’ye maalesef güven duyamıyor. Ve gene maalesef ki, MHP oyun kurabilen, gündem oluşturabilen bir siyasi akla sahip değil. MHP bundan dolayı da oluşan gündeme göre pozisyon belirmek zorunda. Ve bu da pek tabii ki MHP’nin en büyük zaaflarından biri olarak seçmenin önünde duruyor.
Şimdi birçok dostum bana MHP’nin yaptığı mitingleri hatırlatacaktır. Yapılan mitingler elbette doğrudur, fakat son derece yetersizdir.
Taksim Gezi Parkı gösterileri sonucunda ortaya çıkan manzara, MHP açısından izlenen siyasetin ve parti stratejisinin ne kadar eksik ve yanlış olduğunu göstermiştir. İnşallah MHP yöneticileri  durumu iyi tahlil ederler ve ona göre kendilerini yeniden gözden geçirirler. Ama hâlâ bu konuda doğru yerde durduklarını düşünüyorlarsa, önümüzdeki ilk seçimde yaşayacakları başarısızlık için daha ikna edici bahaneler bulmalarını kendilerine tavsiye ediyorum. Artık o bilindik, klişe gerekçeler kabak tadı vermeye başladı. Benden söylemesi...

Yazarın Diğer Yazıları