Gökçek, elini çek

Gökçek'in 23.5 yıllık saltanatı bitti. Kararını epey direndikten sonra belediye meclisini toplayıp açıkladı...

       Ankara halkı, bundan sonra ondan alamadığı her hizmeti alabilecek...

       Dikkatimi çeken bir husus var; 23.5 yıllık icraatını kolayca özetlediğine göre demek ki dişe dokunan hizmetler yapmış değil... Örnek veriyorum, metro yapıyorum dedi, parasızlıktan yürütemeyince bakanlık işe el koyup bitirdi... Hizmet adına attığı somut bir adımı yok... Yerinde bir başkası olsaydı, yaptıklarının mislini yapardı...

       * * *

       Ben söylemiyorum, Ankara halkı söylüyor; yağmurda ya da karda başkent yaşanmaz hale geliyor, modern bir köy ya da kasaba gibi oluyor diyorlar.. Bunu söyleyenler haklı; Ankara'da yakalandığımız bir yağmurda saatlerce araçta mahsur kaldık... Meğer, yeraltı geçitleri her yağış sonrası gölet oluyormuş...

       Gökçek giderayak, ODTÜ'nün arazisine girdi, yol açmaya başladı; çalışma ağır aksaktı, herhalde durdurulur ve arazi sahibine yani ODTÜ'ye bırakılır...

       Gitti ama Gökçek, üzerimizden elini çek sloganı da o zamandan yadigâr kaldı...

      ***

       Bundan sonraki hayatında Allah işini gücünü rast getirsin...     

 

Çelişki dünyasında yaşıyorlar

------------------------------ --------

      Erdoğan, "İstanbul'a ihanet ettik, ben de ihanet ettim, sorumluluk benim" dedi...

      Bakan Haseki ise belediye başkanlarına çiçekleri, böcekleri ve sanat işlerini bırakmalarını önerdi, ardından da kentsel dönüşüme önem vermelerini istedi...

      Bakan Soylu da Trabzon yaylalarının betonlaştırılmasına karşı çıktı, "Bize biraz müsaade edin. Planlamamızı iyi yapalım" diyerek yapılaşmayı organize edeceklerini söyledi...

      Çelişki, çelişki, çelişki...

      Yoruma gerek var mı!

 

 

Nerede Gül, Davutoğlu, Babacan ve diğerleri

------------------------------ ------------------------------

         AKP'den gelip Hürriyet'e sızan kalemlerden biri de Abdülkadir Selvi, onun köşesinde okudum...

         Başbakan Binali Yıldırım Bey, "Bizde dostluklar pazara kadar değil, mezara kadar" demiş...

         Demiştir...

         Hep öyle derler ama kısa süre sonra da dostlukları berhava ederler...

         İzledikleri dış politika da öyle değil mi...

         Aklıma gelmişken sorayım; nerede Abdullah Gül, nerede Ahmet Davutoğlu, nerede Ali Babacan...

         Ya kuruculardan Bülent Arınç, İdris Naim Şahin, Yaşar Yakış filan neredeler...

         Abdüllatif Şener, Kürşat Tüzmen, Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Ertuğrul Yalçınbayır, Sami Güçlü, Osman Pepe ve diğerleri...

        Yoklar...

***

        Başbakan bir kez daha yanlış lâf etti, bu defa da pazarla mezarı karıştırdı!

 

Babanın tapulu malı mı

---------------------------------

 İYİ Parti'nin siyasal hayatımıza karışmasıyla tedirgin onlardan biri de Antalya Belediye Başkanı...

        Erdoğan'ın has adamlarından biri olduğu için kimse istifasını istemedi, dolayısıyla başkanlığı sürüyor...

        İYİ Parti'ye de dokunmadan duramadı...

        Meğer 2014 yerel seçiminde aday gösterilince "Menderes Türel Antalya'ya iyi gelecek" sloganını kullanmış... O nedenle İYİ Parti, buna benzer bir sloganı kullanamazmış...

        Sanki "İyi gelecek" temennisi, babasından kalan tapulu malı...

        Bu sloganı kullanan ünlü market zincirine, hatta süt ve sütlü mamuller üreten dev firmaya da yanılıp "Kullanamazsınız" dediği anda ağzının payını alır...

        Hele bir dese...

      ***

        Bu sloganı kullandı ama Antalya'ya da iyi hali bir türlü getiremedi...

Yazarın Diğer Yazıları