Gölde güvenlik zaafiyeti

Tarih 4 Kasım 2007 Muğla Ortaca İlçesi Dalyan Beldesi Jandarma Karakolu’na Köyceğiz Gölü’nde “kaçak avcılık” yapıldığına dair ihbar gelir. Bunun üzerine o tarihte karakol komutanı olarak görev yapan jandarma kıdemli astsubay Remzi Avcı yanına birkaç asker alarak gece göreve çıkar.
Göreve çıkmak için öncelikli olarak bir teknenin bulunması gerekmektedir, çünkü Köyceğiz Gölü ve Dalyan Kanallarının güvenliğinden sorumlu olan Dalyan jandarma karakolunun bünyesinde bir tekne bile bulunmamaktadır. Kısacası birilerine rica edilir ve tekne bulunur, boyutları oldukça küçük olan teknenin kanalda alabora olması sonucu Remzi Komutan boğularak hayata gözlerini yumar.  Olayın meydana geldiği tarihte iki hafta bu konuyu gündeme getirmiş ve Köyceğiz Gölü ile Dalyan Kanallarına “sahil güvenlik botlarının” girmesini önermiştim.
Fakat “göller ve iç sularla” ilgili kanunlar gerekçe gösterilerek, bu alanların jandarma bölgelerinde kaldığı dolayısı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın buraya devriye çıkarmasının yasal zemininin olmadığı söylenmişti. Yasaların arkasına saklanarak sorunlar çözülemez, yasalarda sonuçta pratik çözümler getirmiyorlar ise değiştirilmelerinden başka çare yoktur. O tarihte Remzi Komutanın ölümüne neden olan olayın ardından henüz iki yıl geçmişti ki 29 Ocak 2009 tarihinde ikinci olay meydana geldi ve Dalko (Dalyan Balık Üretim Kooperatifi) çalışanı olan iki korucu Köyceğiz Gölü’nde uğradıkları silahlı saldırı sonucu öldürüldüler. Kendilerine verilen görev  “koruculuk” olmasına rağmen, kendilerini saldırıya karşı koruyabilecekleri bir silahları bile yoktu.
25 Şubat 2009 da kaleme aldığım yukarıdaki olayın üzerinden henüz bir ay gibi kısa bir süre geçmişti ki Mart 2009 da; bu kez yine Köyceğiz Gölü’nde Dalko korucularına kaçak olarak avcılık yapanlar tarafından ikinci silahlı saldırı yapıldı. Şans eseri bu son olayda korucuların can kaybı olmadı ama birisinin kafatasına av tüfeğinden çıkan saçma parçaları saplandı. Yetki ve güvenlik karmaşasının hüküm sürdüğü Köyceğiz Gölü’nde bu son olayda gösteriyor ki; Kendilerine “kaçak avcılığı” bir rant kapısı haline getiren belli kimseler, bu rantın elden gitmemesi için silaha bile sarılmaktan geri durmamakta. Olaylar olmaya devam eder iken; Köyceğiz Gölü’nün kuzey kısmından Köyceğiz Jandarma Karakolu’nun, güney kısmından ise Dalyan Jandarma Karakolu’nun sorumlu olduğunu duymak ta beni ayrıca düşündürdü. Demek ki gölün kuzeyinde bir olay olsa ve suçu işleyenler güney tarafına geçseler kendilerini kurtarmış olacaklar.
Marmaris Sahil Güvenlik Komutanlığı iç sulara girmemekte direnir iken, Jandarma Karakol Komutanlıkları da ellerinde yeterli teçhizat olmadığı için olaylara müdahale edemiyorlar. Olaylar devam ediyor, insanlar ölmeye ve yaralanmaya devam ediyor. Biz de hala iç suların güvenliğinden kim hangi noktaya kadar sorumlu onu tartışıyoruz.
Şundan eminim ki; bu türden bir saldırı ancak ve ancak içerisinde turist gruplarının olduğu bir tekne yakınlarında meydana gelir ise yetkililerin dikkatini çekecek ve o zaman da sorumlunun kim olduğunu bulmaya çalışacaklar.
Ülkemizin en büyük sorunu inisiyatifi ele alıp sorunları çözen bürokratlara sahip olmamasından kaynaklanıyor. Devleti temsil eden Vali ve Kaymakamların bu türden lokal olaylarda bile sorunları çözemeyip  “mevzuatların arkasına”  saklanmaları çok acı verici bir olay. 

Yazarın Diğer Yazıları