Gönüllü Dil Gözetmeni Movit'ten Doğru Türkçe Kitabı

Ünlü eseri Atabetü'l Hakayık'ta Edip Ahmet Yüknekî "Edeplerin başı dili gözetmektir" der.

Edep (aslı edeb) ne peki? İyi ahlak, incelik, terbiye anlamına geldiği gibi, edebiyat bilimi anlamını da taşır (edip ya da edib; edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimse, yazar demektir).

Dili gözetmek… Gözetmezsek ne olur? İyi ahlaktan, incelikten, terbiyeden; edebiyatın ufkundan ve bilgisinden yoksun kalırız.

Dili nasıl gözeteceğiz? Dili doğru öğrenerek, yazarken ve konuşurken o dilin kurallarına özen ve dikkat göstererek, o dile ait yapıtları çok çok okuyarak ve o dili yabancı dillere karşı koruyarak.

"Günümüz Türkiye'sinde dil yeterince gözetiliyor mu?" diye bir soru daha soralım. Can alıcı soru…

Bu soruya verilecek yanıt, genellikle hayırdır. Hayırdır ya, asıl elem verici olan bu hayır yanıtı değildir, dil gözetme konusunda yurdum insanının çoğunluğunun bilinçsiz ve vurdumduymaz oluşudur.

Ülkemizde edeplerin başına yani dili gözetmeye baş koymuş, bir Türkçe sevdalısı vardır, adı: Hüseyin Movit. Türkçe'ye değgin zerre kadar duyarlığı olan herkes bilir bu ismi.

İşte bu Movit, usanmadığı bu sevdasını bir kez daha ortaya koyan yeni bir kitap yayımladı. Kitabın adı "Türkçe'yi Doğru Kullanalım", yayınevi ise Akıl Fikir Yayınları.

Kitapta çok yapılan yanlışlara ve bunların doğrularına ilişkin çok sayıda örnekler verilmiş. Aşağıya aldım bunlardan önemli ve çarpıcı bulduklarımı. Azımı çoğa tutun demiyorum, merak edin, hepsini okuyun tamam mı?

Tire'nin solunda yanlışı, sağında doğrusu, işte buyurunuz:

Ahçı-Aşçı, Taktirde-Takdirde, Alkollü araç kullanan-Alkollü olarak araç kullanan, Antiparantez-Antrparantez, Hacı Bektaşi Veli-Hacı Bektaş Veli, Eski camlar bardak oldu-Eski çamlar bardak oldu, Dürzü lider,-Dürzi lider, Deveyi hamuduyla-Deveyi havuduyla, İzale hattı, İsale hattı, Kaşının üstünde gözün var-Gözünün üstünde kaşın var, Mali portre-Mali porte, Nüfus etme-Nüfuz etme, Okka burun-Hokka burun, Râkip-Rakip, Rakkam-Rakam, Tensikat-Tenkisat, Şark kündesi-Şak kündesi, Tershane-Tersane, Ukranya-Ukrayna, Kocaeli'de-Kocaeli'nde, Psikiyatristler-Psikiyatrlar, Mashar olmak-Mazhar olmak.

Kitapta "atom" ve "Fransız Dil Akademisi"ne dair de bir paragraf var. Rahmetli Tarık Buğra'nın bir yazısından alıntı… ABD'de ilk atom denemesi yapılıyor, o akşam Fransız Dil Akademisi toplanıp bu olayın ortaya çıkaracağı terimlerin Fransızca karşılıklarını bulma kararı alıyor. Movit, "Biz ne yapıyoruz?" diye soruyor haklı olarak.

Ben yanıt vereyim buna. Bir Türk Dil Kurumu'muz var, tamamı akademisyenlerden oluşan… Üyeleri arasında hiç şair ve yazar yok (1980 öncesindeki TDK'da vardı), bu yokluktan dolayı, türettikleri sözcükler dolaşıma giremiyor, (edebî eserlere girecek ki sözcük, dillere düşe, yoksa TDK'dan dışarı çıkamaz işte böyle).

Bu kitapta gördüğüm kimi eksiklikleri de söylemek istiyorum. Sayın Movit, çok yapılan bir yanlışı atlamış, "herkes" yerine "herkez" deniyor genellikle, sosyal medyaya azıcık bakmak yeterli olur. Bu bir, bir de anlamdaş sözcükler bir arada kullanılıyor, bu gereksizliği dinciler yapıyorlar. İşte örnekler: "ilgi-alaka", "çaba-gayret", "Allah korusun ve muhafaza etsin", "özgürlük ve hürriyet", "mesela-örneğin", "özen ve itina"

Yazarın Diğer Yazıları