Gördüklerim ve yaşadıklarım

Hiç bir şey dışarıdan göründüğü kadar basit değildir. Her hangi bir konu hakkında karar verebilmek için, o konuyu iyi bilmek gerekmektedir. Yoksa dışarıdan varılan kanılar, insanları hep yanlışa düşürmüş ve düşürmeye de devam etmektedir. Bugün olmuş, halen insanlara yanlış yaptırmak için tek taraflı beyin yıkamaya devam edilmektedir. Eğer insanlar olayları yaşamayıp, olanları yakından görmemişse, ne yazık ki kullanılmaya ve suistimal edilmeye müsait olmaktadır. Bu durum da çıkar çevrelerinin işine gelmektedir. Çünkü halkın ayrı ayrı kamplara ayrılması demek, bir birleriyle uğraşması demek olacağından, kendileriyle uğraşmayarak insanların köle olacağı anlamına gelmektedir.

***

            Bu ülkede yıllarımızın geçmesine rağmen kendimiz gibi düşünmeyenleri hep yabancı görüp, ihanet içinde olduklarını düşünmemiz sağlandı. Elbette ülkemiz ve insanlarımızın refahı yerine bölünmeyi savunan, birilerinin uşağı olmamızı isteyenler bulunmaktadır. Ancak kendi görüşümüzde olmayanların hepsini de kendimizden farklı görmek, cehaletin yanında kibir ve gurura yenik düşmenin göstergesidir. Eğer hedef aynı ise gidiş yollarının farklı olması, kötü olunması anlamına gelmemelidir.

            Ne yazık ki ülkem insanını öyle bir kalıba sokmuşlar, hepsinin aynı tornadan çıkmış hale gelmesi için çalışılmış, bunun adına da demokrasi, ülke ve insan sevgisi demişler. Farklı tornadan geçenler ise hain kabul edilerek düşman olmasından dolayı selam dahi verilmeye değer bile kabul edilmemiştir. Bundan dolayı olsa gerek ki aynı alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları bile birden fazla oluşturularak siyasi erk karşısında güçsüz duruma düşürülmek suretiyle amacına hizmet etme yerine birilerine uşaklık eder hale getirilmişlerdir. Tüm bu olanlara rağmen elbette gerçekleri gören ve doğruları söyleyenlerin de olduğu görülmüştür.

            Bunlardan siyaseten farklı düşündüğüm biri olan Türkiye Barolar Birliği'nden, Emek Komisyonu Danışma Kurulu Üyeliği teklifi aldığımda, kabul etmeden önce öylesine bir düşündüm. Düşünmemdeki asıl nedenin, komisyonda tartışılan konularla ilgili görüşlerime itibar edilip edilmeyeceği, görüşlerimden dolayı hakir görülüp veya kırıcı ifadelerle karşılaşıp karşılaşmayacağımın olmasıydı. Ne pahasına olursa olsun, orada benim gibi düşünenlerin de görüşlerinin yer alması ve yapılan çalışmalarda bir nokta kadar da olsa katkı sağlaması ve bu katkının ülkenin geleceğine ışık olması düşüncesiyle yapılan teklifi kabul ettim.

            Aradan geçen günler sonrasında aldığım ikinci bir davetle komisyon toplantısına katılmam talep edilmişti. Bu davete kimlerin katılacağı ve toplantıda nasıl bir tutumla karşılaşacağım endişesine rağmen davete icabet ettim. Toplantıya yirmi kişinin katılması, katılım öncesi herkes tarafından hoş geldin sözleriyle başlanıp hal hatır sorulması, beni oldukça rahatlatmış ve mutlu etmişti. Katılımcılar akademisyen, avukat, geçmişte bürokraside üst kademe görev yapmış kişilerden oluşuyordu. Toplantının açılımıyla birlikte gündemimizde olan "Zorunlu Arabuluculuk, Özel İstihdam Büroları, Alt İşveren, İş Mahkemeleri ve Bilirkişilik Kanunlarındaki son durum" tartışıldı.

            O gün akşam saatlerine kadar süren görüşmelerde, kimse kimseyi kırmadan dile getirilen öneriler ve herkesin sözü kesilmeden konuşulanların dinlenip kayıt altına alınarak, ülkeyi idare edenlere Türkiye Barolar Birliği'nin görüşü olarak bildirileceği bir rapora dönüştürüleceği oldu. Ayrıca konular hakkında Türkiye Barolar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Av. Kürşat Karaca Bey'in yaptığı araştırmalarıyla ilgili detaylı bilgi sunması da ayrı bir güzelliği oluşturdu. Öğle arası yemekte bina içerisinde bizim gibi onlarca komisyon ve hizmet içi kurslarının yapıldığını görünce doğrusu mutluluğum daha da arttı.

             Yemekte sayın genel başkan yardımcısı Kürşat Bey'le yaptığımız özel sohbette, kendilerinin de bizlerden esinlenerek Uluslararası Avrasya Hukukçuları Birliği'ni kurduklarını söylemesi beni ayrıca gururlandırdı. Amaçlarının ne olduğunu sorduğumda mensubu olduğumuz Türk milletine daha iyi hizmet diye konuyu özetlemesi her şeyi ortaya koyuyordu. Sonuç ise insanlarımızın bir birlerini daha yakından tanıması, birilerinin tahriklerine kapılmadan yaşayarak sevgiyi hakim kılması ve fikirlerini söylemeden korkmamasıdır. Bunu başardığını gördüğüm Türkiye Barolar Birliği'ni çalışmalarından dolayı kutluyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları