Görev AKP'nin

    Muhalefetin, asker kılığındaki fetöcülerin 15 Temmuz'daki kalkışmasına değinerek "Nerede bu siyasal ayak" diye sorması nedense bazılarını kızdırıyor.

     AKP Genel Başkanı Erdoğan o ayağın partisinde aranamayacağını söyledi...

     Esasen kimse o ayak AKP'de demiyor ama herkes, iktidarın bu ayağı bulup ortaya çıkarmasını bekliyor.

     Bu yapılmazsa ileride benzer siyasal sıkıntılar yaşandığında da tezgâhlayıcılar kolayca saklanabilir; buna meydan vermemek lâzım;  muhalefetin, ortaya çıkarılmasını istediği siyasal ayağın bulunması mutlaka hayırlı bir gelişme olacaktır...

     Bu görev de evvel emirde iktidar partisine düşüyor...

     Çünkü o menfur kalkışmanın temel hedefleri arasında iktidar vardı, hükûmet vardı, Cumhurbaşkanı vardı, pek tabii Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Siyasal erk bu ellerde olduğuna göre o ayağı bulup çıkarma görevi demek ki AKP'ye düşüyor. Bunu söylemek, siyasal ayağın AKP'de olduğunu ima etmek değildir.

     İktidar partisi mensuplarının bu sorudan işkillenmesi ve kızması bence abes; AKP'liler kızgınlık alâmeti göstermek yerine bir an önce siyasal ayağı kendi içlerinde aramalı...

     Vaktiyle, amacını gizlemeyi başaran cemaatle iç içe olan ve ünsiyet halinde bulunan siyasal irade, AKP'ye ait değil miydi. Dolayısıyla o ayağın AKP içerisinde olduğunu düşünmek de herhalde doğaldır.

     Kalkışmanın siyasal ayağını mutlaka bulup ortaya çıkarmalıyız.

     Bu sağlandığında toplum, siyaseten de rahatlatılmış olacaktır.

 

Türkçeye evet, Osmanlıcaya hayır

-------------------------------------------

     Erdoğan, yabancı isimlere karşı mücadele başlattı. Açıkça ifade etmedi ama iş yerlerinin, mağazaların, hatta markaların yabancı kelimelerden arındırılması gerektiğini söyledi...

     Önemli bir isteğini de açıkladı, "Stadyumlara arena kelimesi yakışmıyor, kaldırılmalı" dedi...

     Deprem uzmanı Prof. Dr. Celâl Şengör de Erdoğan'a katıldı ve arena sözcüğünü etimolojik yönden irdeleyerek karşı çıktı...

     Sonuç?

     Öğrendik...

     Arena, şöhreti kötü bir kelimeymiş. Latince kum kelimesinden geliyormuş. Roma'da gladyatörlerin dövüştüğü ve birbirlerini halkın gözleri önünde hunharca öldürdükleri yerlere arena denirmiş. Kumun görevi ise akan kanın emilerek kolay temizlenmesini sağlamakmış. Kum çok beyaz olduğundan üstelik göz kamaştırırmış...

     Bu durumda adında "Arena" kelimesi bulunan stadyumlar için mutlaka Türkçe isimler aranacak...

     * * *

     Nedense bazı yabancı kelimeleri ısrarla kullanarak dilimize sokmaya çalışıyoruz; üstelik asıl anlamlarından da farklı olarak kullanıyoruz. Arena onlardan biriydi...

     Mesela plaza; İtalyanca'dan dilimize girdi, büyük iş merkezlerine plaza diyoruz. Oysa asıl anlamı pazar yeri, meydan, 2'nci balkon... İtalyanlar plaza kelimesini veranda kelimesiyle de eş anlamlı kullanıyor...

     Sadece arena kelimesini değil, plaza ve veranda filan gibi yabancı kelimeleri mutlaka dışlamalıyız!

     * * *

     "Türkçeye dönüyoruz, okullarımızda Osmanlıca da ders olacak" diyorlar.

     Elbet de Türkçeye dönelim...

     Osmanlıca mı dediler...

     İşte o olmaz, hem de asla ve kat'a olmaz...

     Osmanlıca Türkçe değil ki, hanedan dili. Arapça ve Farsça ağırlıklı aristokrasi dili...

     Cumhuriyet Türkiye'sinde çocuklara ağdalı saray dilini Türkçe diye öğretmek, toplumu ana dilinden koparmak ve uzaklaştırmak olur...

    Aman dikkat!

 

 

Onu da yitirdik

----------------------

    Bizim dönemimizde Ali Tanrıyar Galatasaray Lisesi'nin doktoruydu. Hepimizin dert babası ve sağlığımızın dikkatli izleyicisiydi. Ali Hoca'nın en yakınında Ayı Ramazan vardı, revirin sorumlusuydu. Ramazan da ilaç dolabı gibiydi... Tanrıyar kulübün başkanı oldu, siyasete atıldı vekil seçildi... Ama okuldaki doktorumuz olmaktan hiç uzak durmadı. Hoca önceki gün vefat etti, Allah'ın rahmeti üzerine olsun...

 

ANLAMLI SÖZLER

-------------------------------

    İnsanoğlunun hiçbir icadı para kadar fesat değildir. (SOPHOKLES)

Yazarın Diğer Yazıları