Göstergeler ekonomik çıkmazı gösteriyor...

İnsanlar nasılsın sorusuna, normal olarak kişisel durumlarına göre cevap veririler. Bugünlerde durum değişti. Herkes siyasi ve ekonomik konjonktürün biriken stresi içerisinde kişisel durumunu ikinci plana atıyor. Siyasi ve ekonomik konjonktüre göre cevap veriyor. 
Zira, makro ekonomik göstergeler, ekonomide büyük bir istikrar sorunu ve risk olduğunu gösteriyor. Siyasi tansiyon ve siyasetteki belirsizlikler ekonomide bu sorunları artırıyor. 2015 seçimlerine kadar da ekonomideki sorunların dikkate alınmayacağı anlaşılıyor. Merkez Bankası’na faizi indir demekle de bu sorunların çözülmeyeceğini herkes biliyor. Çözülmez tersine popülizm ekonomik istikrarı daha çok bozar. 
Sorunların başında, uzun dönemli durgunluk geliyor. 2012’de yüzde 2.2 büyüme, 2014’te yüzde 4 büyüme ve bu sene de yüzde 2.7 büyüme ile Türkiye mevcut dış borçlarını çevirmekte zorlanacaktır. Yeni yatırımlar yapamayacaktır. İstihdam yaratamayacaktır. Ekonomideki kırılganlık  bu sorunları bir kat daha artırmaktadır.   
Dış borçları ödemek için, önce gelir yaratmak, sonra da bu geliri dövize çevirmek gerekir. 
Türkiye’nin 3 yıldır yaşadığı düşük büyümenin devam edeceği anlaşılıyor. Bunda global ekonominin de etkisi var. Sonuçta, büyüme olmayınca gelir de yaratamıyoruz.
Geliri yaratmak yanında, dış borçları ödemek için onu dövize de çevirmek gerekir. Türkiye dış politikada neredeyse herkesi karşısına aldı. Avrupa’dan uzaklaştı. Elbette ki bu uzaklaşma yalnızca Avrupa ile olan ekonomik ilişkilerimizi değil, diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkilerimizi de etkiler. Irak, Suriye, Mısır ve İsrail ile siyasi ilişkiler, ihracatı vuruyor.  10 senedir giren sıcak para, spekülatif yabancı sermaye ve 400 milyar dolara ulaşan dış borçlarla, döviz sorunu yaşamadık. Ancak net dış borç ödeyen ülke konumuna gelince, döviz çıkışı olacaktır.  
Siyasi belirsizlik ve kırılganlık yanında küresel olarak likiditenin daralması ve sermaye hareketlerinin yavaşlaması da Türkiye’ye gelen kısa vadeli sermayeyi etkiliyor.  
Aşağıdaki tabloda 2013 Temmuz’dan Temmuz’a bir yıl içinde ve 2014 Haziran’dan-Haziran’a bir yıl içinde, Türkiye ye gelen yabancı yatırımlar ve alınan dış krediler yer almıştır.  

esfender-056.jpg

2013 yılına göre 2014 yılında doğrudan yatırımlarda bir miktar artış var. Portföy yatırımları ise yarıdan fazla düşmüş. Yabancı mevduatta ise 2014 yılında azalma var.
Bütün bu göstergeleri üst üste koyduğumuz zaman, Türkiye’nin dış borç ödemede bir sıkıntı yaşayacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.
Enflasyona gelince, 2004 yılı Temmuz ayında TÜFE oranı yüzde 9.6 idi. Aradan on sene geçti 2014 Temmuz ayında da TÜFE oranı yüzde 10.36 dır. Merkez Bankası enflasyon hedefi bu sene de tutmuyor.  Enflasyon belirsizlik demektir. Belirsiz ortamda kimse yatırım yapmaz ve ekonomide büyüme sağlanmaz. 

Yazarın Diğer Yazıları