Götüren götürene

2007 yılında yapılan değişikliklerle “turizm taşımacılığında” çalışacak araçların Avrupa Birliği uyum yasaları gereği  “yetki belgesi” alma zorunluluğunun getirilmesi sonrasında her şey daha bir karmaşık hal aldı.
İlk çıktığı tarihten itibaren ve onu takip eden yıllarda hemen her yıl “turizm taşımacılığı”  ile ilgili mevzuatta değişikliğe gidildi. Durum öyle bir hal aldı ki, turizm ve seyahat acenteleri  “acaba bu yıl ne değişiklik yapılacak?”  diye bekler hale geldiler. Başlangıçta A.B uyum yasaları gerekçe gösterilerek yapılan değişikliklerle “turizm taşımacılığına” bir disiplin gelmesi öngörülürken, aslında turizm sektörü başıboş bir hale geldi.
Bakanlıklar arasındaki yetki karmaşası, uygulamada da kafaların karışmasına neden oldu ve 2007’den önce TÜRSAB plakası olmadan turizm taşımacılığı yapamayan araçlar, eğer D2 yetki belgesi varsa artık hiç durdurulmaz ve sorgulanmaz oldu. Sene başlarında seminer vermek için Ulaştırma Bakanlığı tarafından turizm bölgelerine gönderilen uzmanlar, “D2 yetki belgesi olan araçlarda TÜRSAB plakası olması gerekmez” bile diyebildiler.
Kısacası, turizm ve seyahat konusunda kendilerine işletme belgeleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen turizm ve seyahat acenteleri 2007 yılından bugüne nerede ise “yok hükmünde konumuna” düşürüldüler. Bundan sonraki süreçte, bu sektöre yirmi yılını vermiş bir kişi olarak ülkemizde turizmin ileriye değil daha da geriye gideceğini şimdiden söyleyebilirim. Aradan geçen süreçte ülkemizin her köşesini beş yıldızlı konaklama tesisleri ile de doldursanız, verilen hizmet ve bu verilen hizmetten doğacak mağduriyetler de muhatap bulmak artık imkansız bir hal alacaktır.
Sektörün disiplinsizleşmesinde en büyük sorumluluk “D2 yetki belgesi almayı öz mal 75 koltuk kapasiteli araç sayısına sahip olma şartına bağlayan” Ulaştırma Bakanlığı’nda. Yetki belgelerini veren bakanlık bu yetki belgelerinin nasıl ve kimler tarafından kullanıldığı konusunda araştırma ve inceleme yapmayı da gereksiz görüyor olacak ki, D2 yetki belgesine kaydedilerek D2 yetki belgesi sahibi taşıma firmaları tarafından kiralanmış gibi gösterilen araçlar, aslında ya serbest olarak piyasaya çıkıp çalışıyorlar ya da “para vererek satın aldıkları D2 yetki belgesi” ile gidip başka bir firma ile kira sözleşmesi imzalıyorlar. Yani araç Ulaştırma Bakanlığı kayıtlarında noter de yapıla kira sözleşmesine göre D2 yetki belgesi sahibi firmada gözükürken, gerçekte araç sahibi gidip başka bir firma ile ikinci hatta üçüncü kira sözleşmesi imzalayabiliyor.
Yukarıdaki verdiğim misallerden de anlaşılacağı gibi, AB uyum yasaları bahane edilerek verilen D2 taşıma yetki belgeleri, aslında devlete gitmesi gereken paraların, usulsüz olarak sezonluk veya yıllık olarak para karşılığı satılması yüzünden, D2 yetki belgesi sahibi taşıma firmalarının yüz binlerce Türk Lirası haksız kazanç elde etmelerine imkan sağlamakta.
Burada farkında olmadan Ulaştırma Bakanlığı vergi mükellefi binlerce turizm ve seyahat acentesinin mağdur olmasında birebir sorumlu bakanlık konumuna düşmektedir. Bu yanlıştan dönmekte çok zor değildir. Maliye kaydı olan ve taşıma aracı sahibi her araç sahibine 9 koltuk ve üzeri araca sahip olması kaydı ile D2 taşıma yetki belgesi vermekle çok kolay çözümlenebilir. O zaman hiç kimse de kendi devletine gitmesi gereken parayı bu yasal boşluğu kişisel çıkar haline getiren “vergi yüzsüzlerine” vermek zorunda kalmaz.

Yazarın Diğer Yazıları