Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Güçlü bir resim Halide Edip Adıvar

Kurtuluş Savaşı yıllarında, özellikle de kadınların örgütlenmesinde büyük payı olan, Cumhuriyetin ilk kuşak edebiyatçıları arasında ilk akla gelen isimlerden önemli bir yazar, önemli edebi ve siyasi kişiliktir Halide Edip Adıvar. “Vurun Kahpeye”, “Ateşten Gömlek”,   “Sinekli Bakkal”  gibi önemli eserlerinden önce, yaşadıklarından süzdüklerini okurlarıyla buluşturan Halide Edip’i tanımak gerek diye düşünüyorum. Son derece hümanist, lider ruhlu, öğretmen, hemşire, asker, Mustafa Kemal’in yanında yerini almış bir Osmanlı aydını ve hanımefendisidir.
Osmanlıdan Cumhuriyet’e geçişteki o sancılı dönemleri yaşamış, yaşadıklarını, devrimleri, zorlu savaş yıllarını ve hatıralarını eserlerine taşımadaki başarısıyla Türk klasikleri içinde tartışılmaz haklı bir yer edinmiştir.
Bir çok sıfatı kendi kimliğinde buluşturmuş aydın ve aydınlık bir yazardır. 1876 yılında Meşrutiyet’in ilanından 8 yıl sonra 1884 de İstanbul’da doğdu. Üsküdar Kız Kolejinde batı dilinde eğitim gördü. Bir yandan da köklü bir Doğu Edebiyatı eğitimi gören Halide Edip, doğuyla batının sentezini çok iyi yapmış ve tüm eserlerinde de bu kültürü roman diline ve konuya taşımış, okuyucusuna batıyla doğunun buluşmasını hissettirmiştir. Çünkü yaşadığı dönem itibarıyle Türk toplumunun batılılaşma serüvenine ilk elden tanıklık etmesi, tarihte yaşanan gerçekleri ve çalkantılı dönemleri aktarmada başarılı kılmıştır. 1923 yılında ilk basımı eski alfabeyle yapılan  “Ateşten Gömlek”  kurtuluş savaşı mücadelesini ve savaş yorgunu insanların iç çatışmasını çok özel bir roman diliyle anlatıyor. Üstelik Halide Edip’in bizzat cephede yaşadığı deneyimleriyle zenginleştiği için çok anlamlı. Savaşlar, yaşanan acılar, ölüm ve yokluk hepsi bu romanda; tıpkı yazarın Yakup Kadri’ye kendi mektubunda yazdığı şu dizeler gibi; “vatan savunması milletin sırtına giydirilen ateşten gömlektir.”
 “Vurun kahpeye” romanıyla iffetli ve onurlu Türk kadınının yobaz ve geri düşünceye karşı mücadelesini aktarır. İdealist öğretmen Aliye’nin savaş yılları içindeki ayrı savaşını herkesin görevden kaçtığı dönemlerdeki görev aşkını ve vatan sevdasını öne çıkarır. Aliye romanda diğer iki önemli karakterle birlikte rol alır. Kuvay-ı Milliye komutanı Tosun Bey ve payitaht taraftarı Fettah Efendi tabii birbirini izleyen olaylar zincirleri ve Cumhuriyetin ilanından 13 yıl sonra 1936’da   “Sinekli Bakkal”  okuyucusuyla buluşur. Kurtuluş savaşının kazanılmasıyla birlikte bu sakin ve barışcıl ortamı fırsat bilen Halide Edip de kendi çocukluk ve gençliğine atıf yapar. Osmanlıya, Osmanlının başkenti   “İstanbul” a dönüş gibidir. Hikayemiz küçük bir mahalle olan Sinekli’de geçer. Emine ve Rabia’nın ikilemleri üzerine kurgulanmış olan eser çok keyifli bir İstanbul romanı ve güçlü bir resim olan Halide Edip’i tanımak için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Okunmalı bence...

Yazarın Diğer Yazıları