Güler misin ağlar mısın?

Okuduklarımız, duyduklarımız, dinlediklerimiz ve söylenenlerin hiç biri gerçeklere uymadığı gibi yapılacak kötü şeyleri saklama adına kamuoyunun nezdinde gündem değiştirerek, halkı oyalamak ve muhalefeti meşgul etmekten öte bir şey değildir.
Ne zaman ki ülkemden halktan saklanarak kötü işler yapılmaya kalkışılsa, ortaya hiç de gündemle ilgisi olunmayan bir tez sürülüp, herkes onunla meşgulken ayağımızın altından toprak çekilerek kaydırılıp, insanlarımız tepe takla attırılarak ters döndürülmektedir.
Öyle sözler söylenir ki duyunca böbürlenmekten kendimizi alamayız. Dahası o sözler için ne de güzelmiş, helal olsun bunları düşünenlere diyerek alkış bile tutarız. Farkında olmadığımız ise ellerimizi bir birine vurduğumuzu zannederken, kendi kendimize attığımız şaplağın sesini alkış sesi zannetmemizdir. Kendimize attığımız bu şaplağın verdiği acıyı ve tahribatını zamanla aynaya bakınca yanağımızın morardığından anlarız.
Sonuçta yaptığımız hatayı anlayınca da yaptıklarımıza hayıflanarak ellerimiz kırılsaydı da yapmasaydık diye celalleniriz. Ne yazık ki bir başka zaman da aynısını yapmaya devam ederiz. Tüm bunları yapmamızın nedeni ise edindiğimiz alışkanlıklar sonucu mu, yoksa balık hafızalı oluşumumuzdan mı asla muhasebesini yapmayız.
Bu halimizi bizden çok daha iyi bilen, bizleri ayaklarının altına alarak ezdiklerini söyleyenler ve bunlara yanlış diyenlerimizi de nimetsizlikle itham edenler, uyguladıkları taktiklerden vazgeçmedikleri gibi vazgeçmeye de asla yaklaşmamaktalar.
Tüm bu yapılanlara rağmen bizler halen gözlerimizden yaşlar gelinceye kadar kahkahalar atıyor. Alkışlayacağız diye yüzlerimizi morartacak kadar kendimizi şaplaklayıp, kralım sen çok yaşa diyebiliyoruz. Hiçbir zaman da anan seni bize zulüm etmek için mi doğurdu diyerek, kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmüyoruz.
Buyurun işte size yeni bir gündem. İster sevincinizden, isterseniz sinirinizden saçlarınızı yolunuz. İstanbul’da ilkokul, ortaokul ve liselerin bahçelerinde “Ekoper Ekolojik Bahçe Projesi” uygulaması başlatılacakmış. Amaç ise çocuklara rehber öğretmenler önderliğinde organik ürünlerin yetiştirilmesini öğretmekmiş.
Bu açıklama karşısında birileri yerlerinden fırlayarak, oh ne ala uygulama yapılmakta. Çocuklara bu yaşta doğal üretim nasıl yapılır öğretiliyor diyebilir. Bunları deme yerine o kişilerin yöneticilere şunları sormalarını öneririm. Bakalım nasıl bir cevap alacaklar, görelim.
Ey çok bilen yöneticilerim. Bugüne kadar uyguladığınız eğitim metotlarıyla, kaç kişiye Türkçe, Türk tarihi, yabancı dil ve değerlerimizi öğretebildiniz ki organik tarımı öğreteceksiniz? Tabii ki bunlara verilecek cevap boyunlarını bükerek yere bakıp susmak olacaktır. Bugüne kadar ne acı ki bolca vatan haini, hırsız ve ahlaksız yetiştirdik, diyemeyeceklerdir.
Çocuklara ekolojik tarım öğretilecekmiş. Acaba ekolojik tarım öğreteceğiniz çocukların ne kadarı ekolojik, hiç bunu düşündünüz mü? Öncelikle kamuoyuna bunu açıklasanız daha doğru olmaz mı? Bu çocuklar bugüne gelinceye kadar genetiği değiştirilmiş ve çoğu zehir içeren gıdalarla beslenmedi mi? Bu nedenle sakat ve obez olmadılar mı? Kendisi doğal olmayanlara doğal üretim mi öğreteceksiniz?
Çocuklara ve halkımıza hangi konuda neyi doğru öğrettiniz ki, ekolojik tarımı öğreteceksiniz? Kaldı ki öğrettikleriniz arasında doğru olan üç beş kırıntı olsa bile sonucunu denetleyerek bir şeyler elde ettiniz mi? Yoksa her yanlışı doğru olarak devam ettirme adına oluşturduğunuz gündemlerden biri de bu mudur? Ya da eğitimi de mi bir yerlere sürüklemenin planlamaları yapılıyor?
Tabii ki, tüm bunlar büyük değişim ve dönüşüm adı altında yapılarak, geleceğimiz ipotek altına alınmaya çalışılırken, bizler ağlanacak halimize gülerek alkışlamaya devam ediyoruz. Sizler de halk mutlu diye daha da ileri adımlar atmaya devam ediyorsunuz.

Yazarın Diğer Yazıları