Güller ve dikenler

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, TBMM’deki Erdoğan’la bazı önemli konularda ters düştükleri anlaşılıyor. Başbakan,  “Cumhurbaşkanı ile polemiğe girmek istemem”  diyerek arada anlaşmazlık olduğunu zımnen itiraf etti.
Gül’ün bugünkü  “kuvvetlerin ayrılığı”  Anayasa sistemine göre  “Cumhurun”  tarafsız bir başkanı olması gerekir. Ne var ki kendisi şimdiye kadar açıkça olmasa da bazı sözleri, bazı tayinlerle kendisini Cumhurbaşkanı seçtiren AKP’nin ve Erdoğan’ın talepleri doğrultusunda hareket ettiğini göstermiştir.
Zaten doğrusu Gül, yetiştirilişi, eğitimi, fikriyatı ve ailevi yaşam tarzıyla Atatürk Cumhuriyetine ve ilkelerine gerçekten bağlı olmadığını da ifade etmiş, mesela Türkiye’nin bölünmemesinin bir bütün  “ulus devlet” olmasının temel taşı olan “Ne mutlu Türküm diyene”  düsturunu en azından hafife almış “dağlara taşlara” yazılmasına karşı çıkmıştır.
Ama Gül, tavır ve üslup itibariyle Erdoğan’dan farklı yaratılışdadır. TBMM Başkanı Cemil Çiçek gibi gibi AKP camiasında “devlet adamlığı” kokusu olan nadir çiçeklerden biridir. Cemil Çiçek gibi o da AKP dolmuşuna “naçar” binmiş ve bindirilmiştir. Ben onda bir umut ışığı gördüğüm için geçen yıl Cumhurbaşkanı’na bir açık mektup yazmıştım.
Şimdi, olaylara denk düştüğü için kısaca hatırlatıyorum... 
Daha önce de  “Pervasız Kaptan” dediğim Erdoğan’ı da “Fay hattı kırılırsa” başlıklı bir yazımla, uyarmak istemiştim. O yazıyı da hatırlatmak isterim ama yerim tükendi. Gelecek pazara...

 

***

 

“Cumhurbaşkanıma Açık Mektup”
                                30 Nisan 2011
 “Sayın Cumhurbaşkanım; haddimi aşmak pahasına, zât-ı âlilerine bu açık mektubu yazıyorum... 
88 yaşıma giriyorum; fazla zamanım kalmadı. Cumhuriyetin en parlak, coşkulu yıllarını, “Mustafa Kemal Atatürk yıllarını” yaşadım. Önümüzü görüyorduk; istikbal umutlu ve parlaktı... Şimdi ise bu yaşımda, ülkenin önünde hiç umut ışığı göremiyorum. Bu dönemde - “döneminizde” -, “ahvâl ve şerâit “ - ” gidişat” , hiç de iyi değil. “İyi şeyler” olmuyor! Bu ” gidişattan “ sizin de memnun olmadığınızı tahmin ediyorum!...
Önümüzde milletimizin kaderini tayin edecek önemli seçimler var... Sonucunda, tarihimizde yeni bir “beyaz sayfanın”  açılması gerekir; ama maalesef, seçimlerden sonra, tasarlanmakta bulunan ve mahiyeti şimdiden malum olan, ifşa edilen tasavvurlara göre “Yeni Anayasa” ile, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet - “üniter-ulus devlet” - kökünden değiştirilecek... “Türklük” kavramının ve “değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerin değiştirilmesiyle ülke parçalanacak; yeni badirelere yol açılacak!.. 
İç ve dış düşmanlar, Türkiye’yi iç savaşa sürüklerken Ordumuz zaafa uğratılmış durumda, komutanları “içeride” !..   Ordulara komuta etmiş, kahramanca savaşmış onurlu komutanlar, subaylar adi suçlular gibi yaka paça tutuklanıyor ve sonu gelmez davalarda yargılanıyorlar. Onların, gazetecilerin, aileleri acılar içinde perişan... Ordumuz, henüz silahları elinden alınmamış olsa bile, fiilen ve manen zaafa uğratılmış durumda.  
Sayın Cumhurbaşkanım; bu karabasandan nasıl kurtulacağız?.. Bizi kim kurtaracak?..
Bu, kapsamı, ucu bucağı belirsiz süreç sonunda, masum oldukları anlaşılacak “sanıkların” ve ailelerinin kaybettiklerini hatta siz geri verebilecek misiniz?..
Bunları düşündükçe benim uykularım kaçıyor.. Sizin yumuşak tabiatlı, sevecen, merhametli bir kişi olduğunuzu biliyorum. Üslubunuzdan ve hemen her zaman mütebessim çehrenizden belli! Bunları gördükçe, siz de rahat uyuyabiliyor musunuz?..
Anayasada görevleriniz, yetkileriniz belli: Tarafsız olmalısınız. Ama aynı zamanda bütün Cumhurun -milletin- başısınız.. Hatta suçlu veya masum “içeridekilerin” ve ailelerin de babası durumundasınız. Başkomutan mevkiinde olduğunuz için Ordumuza da sahip çıkmanız gerekiyor... Şekil bir tarafa, Ordumuzun geleneksel “millet-ordu” ayrıcalığına son verilir, ruhuna Fatiha denirse neler olur neler?.. 
Cumhuriyetin kurucusunun, bizce kutsal mekânında ikamet etmektesiniz. Orada duvarların sesi olsaydı, Atatürk konuşabilseydi, eminim, O da, sizden bunu isterdi!
 Döneminizin tarihe, TC’nin “bitiş” dönemi olarak geçmesini istemiyorsanız, muhakkak ve acilen çok geç olmadan, duruma el koymanız, bu Cumhuriyete sahip çıkmanız lâzım!..
Haddimi aştımsa af ola sevgili Abdullah Gül!
Not: Sayın Cumhurbaşkanıma nâçizâne bir sorum: Cumhurbaşkanlığı forsu, bayrağımızın al rengi değişti mi?.. Neden değiştirildi?..

Yazarın Diğer Yazıları