Yakın politik tarihimize bakıldığında birçok suikastları, provokasyonları açık olarak görürüz. Tek amaçları, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak olan kapitalist, enternasyonal/Gladyo, 12 Eylül öncesi, ülkemizi iç savaşa sürüklemek istiyordu. Hedef kaotik bir ortam, çözümse Amerikancı/NATO'ya bağlı askeri bir darbeydi.
ABD/NATO ile ilişkili, Gladyo ile bağlantılı, devletin kılcal damalarına kadar girmiş ajanlar, kriptolar ve uzantıları, ihtilal şartlarını olgunlaştırmak için sansasyonel cinayetler, bombalı katliamlar ve kitlesel provokasyonlar meydana getirmişlerdir. Abdi İpekçi suikastı, Gün Sazak'ın şehit edilmesi, MHP Genel Merkezi baskını ve daha yüzlerce vb. olayları sıralayabiliriz.
Gümrük ve Tekel Bakanlığı döneminde, gümrüklere disiplin getiren, iltimasa da karşı çıkan, sigara, uyuşturucu, silah kaçakçılarına göz açtırmayan, mafyanın belini kuran, iç ve dış mihrakların oyunlarını bozan Gün Sazak, küresel mafya tarafından hedef alınmıştı. Sıkı denetimlerle, Türkiye üzerinde mafya tipi taşeron kaçakçı şebekelerinin hortumlarını kesti. İşte bu yüzden 27 Mayıs 1980'de küresel mafya, kaçakçı şebekeleri; Gladyo ile de ilişkisi olan taşeron örgüt Dev-Sol'u kullandı.
Ömrünü, aziz Türk milletine vakfetmiş büyük siyaset devlet adamı MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, kapitalist Enternasyonal-Bilderberg Group tarafından taşeron olarak kullanılan, Gladyo ile de bağlantılı Dev-Sol adlı karanlık örgüt tarafından 27 Mayıs 1980 günü Ankara'da şehit edildi.
Gün Sazak'ın şehadetinin üzerinden 43 yıl geçmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinin üzerinden 14 yıl 1 ay 28 gün toplam 5177 gün geçti . İki büyük Türk milliyetçisinin, Ülkücünün şehadetlerine yol açan 'menfur suikastlar', küresel tertiptir. İki suikastın arkasında küresel emperyalizm ve yerli iş birlikçiler vardır.
Yakın politik tarihimizde yer alan 'iki suikast', Türkiye ve Türk milleti açısından son derece önemlidir. Bütün Türklüğü yakından ilgilendirmektedir. Aziz Türk milletinin iki büyük evladı, Türkiye düşmanları, Türklük düşmanları tarafından şehit edilmiştir. Milletin adamları olan Gün Sazak da Muhsin Yazıcıoğlu da duruşları, inançları, tavırları Ülkücü kimlikleri ile kapitalist enternasyonalin, küresel emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin hedefi olmuşlardı.
Her ikisi de siyasi yaşamları boyunca, Türkiye düşmanlarıyla, Türk-İslam düşmanlarıyla, iç ve dış mihraklarla kapitalist enternasyonalle, Mafyayla, çetelerle, bölücülerle mücadele etmişlerdir. Her ikisi de millî ve yerliydi, milletin adamlarıydı.
Aziz Türk milletinin evladı Gün Sazak; Türkiye düşmanları, Türklük düşmanları tarafından şehit edilmiştir. Gün Sazak, Mafyaya, çetelere soyguncu düzene karşı, dik duruşu ve onlarla tarihî mücadelesi, Ülkücü kimliği nedeniyle kapitalist enternasyonalin, küresel emperyalizmin ve yerli iş birlikçilerinin hedefi olmuştur. Gün Sazak siyasi yaşamı boyunca, Türkiye düşmanlarıyla, Türk-İslam düşmanlarıyla, iç ve dış mihraklarla kapitalist enternasyonalle Mafyayla, bölücülerle mücadele etmiştir
Gün Sazak, bakanlığı döneminde, tarihî icraatlarıyla küresel mafyanın ve devlet içindeki iş birlikçilerinin belini kırmış, "Her şeyi göze aldım, mafyanın belini kıracağım, rüşvete yolsuzluğa son vereceğim, hırsızlık şebekelerini dağıtacağım" sözüyle devletten ve milletten yana yiğit tavrıyla, kapitalist enternasyonale bağlı olan, küresel mafyanın ve uzantılarını hedefi olmuştu. Onun döneminde, gümrüklerde âdeta kangren hâline gelmiş bulunan yolsuzluk ve rüşvet önlenmiş, kaçakçılığın kökü kazınmıştır.
BİZİ VURABİLİRLER AMA DAVAMIZIN ZAFER YÜRÜYÜŞÜNÜ DURDURAMAZLAR
27 Mayıs, Türk siyasi hayatına iki önemli hadiseyle geçti. Birincisi, DP iktidarı bir askerî darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı. İkincisi ise Gün Sazak, 27 Mayıs 1980 günü Ankara'daki evinin kapısında, terör örgütü Dev-Sol'un militanları tarafından kurşunlanarak şehit edilmişti.
Şehadet mertebesine ulaşmadan evvel, Anadolu'nun dört bir yanında bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehit Ülkücülerin cenaze törenlerinde "herkesin acaba bir gün bize de sıra gelecek mi" diye birbirine baktığı bir dönemde; "Bizi vurabilirler, ama davamızı zafer yürüyüşünü durduramazlar." diyordu ülküdaşlarına.
Anadolu insanının bütün hasletlerini üzerinde taşıyan bir karakter örneği olarak, tam bir millî sentezdi. Toprakla haşır neşir olmuş Anadolu insanının ağırlığını, seciyesini, ahlakını üzerinde taşıyan bir abide şahsiyetti.
Gün Sazak makam, mevki, ikbal, koltuk peşinde koşan bir siyaset adamı değildi. Onun için en önemli ilke ve esas, ülkesinin mutluluğu, milletinin selameti için hiçbir menfaat ve beklentide bulunmaksızın hizmet etmekti.
KÜRESEL MAFYA TEDİRGİN OLDU
Gün Sazak, 21 Temmuz 1977 tarihinde kurulan AP, MSP, MHP koalisyon hükümetinde parlamento dışından Gümrük ve Tekel Bakanı oldu. Bakanlık dönemi, Türk tarihinde kaçakçılığa karşı en şiddetli mücadelenin yürütüldüğü bir dönem olarak hatırlanır. Sazak, üstün çalışma şevki ve azmi ile başarılı bir bakanlık döneminde herkesin takdirini kazandı.
5 Haziran 1977 seçimlerini müteakiben kurulan 2. Milliyetçi Cephe olarak adlandırılan AP, MSP ve MHP koalisyon hükümetinde, MHP'ye 5 bakanlık ayrılır. Gün Sazak ile aynı dönemde MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Sadi Somuncuoğlu, Siyasi Partiler Kanunu'nda siyasi parti genel başkanlarına bakanları belirleme yetkisi tanınmasına rağmen, bu bakanlıklar için MHP Genel İdare Kurulu'na seçim yapıldığını ve o günlerin en netameli bakanlığı olan Gümrük ve Tekel Bakanlığı'nda milletvekili olmadığı halde Gün Sazak'ın seçimle getirildiğini anlatıyor.
Sazak, her MHP'li bakan gibi, çok ciddi bir görevle karşı karşıya olduğunun bilincindeydi. Bütün gözler onların üzerinde olacaktı. Bir tarafta ülkede devam eden terör, diğer yanda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik bunalım, MHP'li bakanları büyük bir yükün altına sokmuş oluyordu.
Sazak'ın da göreve geldiği Gümrük ve Tekel Bakanlığı, çok önemli bir kurumdu. Denetimsizlik sorunu vardı. Gümrüklerde her türlü kaçakçılık serbestçe yapılıyordu. Rüşvet ve suiistimal, almış başını gidiyordu. Sigaranın karaborsa olduğu, çay ve tuzun dahi bulunmadığı yıllardı. Devletin içerisinde çöreklenmiş menfaat grupları da mafyacılarla birlikte çıkar iş birliği yaparak, kurumu zaafa uğratmışlardır.
Gün Sazak eleman alırken aradığı ölçü şu olur; hırsız olmamak, liyakatli olmak ve parti teşkilatına değil bakanlık teşkilatına bağlı olmak. Gümrük kapılarında, dürüstlüğünden emin olduğu sembolik sayıda Ülkücüyü, gümrük kontrolörü olarak göreve alır. Bunlar bir kapıda da kalmayıp bütün kapıları dolaşırlar.
Sazak, görevlendirdiği insanlara tam yetki vermiş, icraatlarına karışmamıştı. Bakanın dürüstlükteki direnci bütün kuruma yansımış ve çürük elmalar ihbar edilmeye başlanmıştı. Gümrüklerde TIR'ların girişi zorlaşırken, hacıların gümrükte beyanlarının esas kabul edilip giriş-çıkışlarına kolaylık sağlanmış ve ilk defa ticari plakalı otomobil ve minibüslerin hacca gidişine izin verilmişti.
Gün Sazak'ın bakanlık görevine gelmesiyle birlikte, mafyaya karşı ciddi bir mücadele başlatıldı. Yeraltı dünyasının uluslararası bağlantılarına, ülkemizdeki uzantılarına büyük darbe indirildi. Ülkeyi kan gölüne çeviren, gümrük kapılarından sınır boylarına kadar uzanan her türlü silahları TIR'larla, kamyonlarla ülkeye sokan komünist, sol terör yuvalarının eline geçmesini sağlayan bütün kanunsuz hareketler, unsurlar bertaraf edildi.
Kısacası hem küresel mafyaya hem de kızıl terör örgütlerine darbe indirildi. Gerek yeraltı dünyası gerekse onların uluslararası bağlantıları, sermaye çevreleri artık istedikleri gibi serbestçe hareket edemeyeceklerdi. Beş aylık bir icraat döneminde mafyanın beli kırılmıştı.
Gün Sazak, vermiş olduğu mücadele ile milletlerarası kaçakçılığın da oyununu bozmuştu. Uzak Doğu'dan, Orta Doğu'dan Batı'ya giden ve gelen kaçakçılık yolunun kavşağındaki Türkiye'de gümrükleri tutarak kaçakçıların yolunu tıkadı. Böylece hem beynelmilel kaçakçılığın ve hem de komünizmin hedefi haline geldi.
'KONTROLÖRLER KURULU' TARİHÎ BİR HİZMET YAPMIŞTIR
Gümrüklerdeki rüşvet ve kaçakçılık olaylarıyla ancak Ülkücü kadrolar mücadele edebilirdi. Rüşveti, yolsuzlukları ancak Ülkücü irade bitirebilirdi. Mafyayla, çetelerle, hırsızlarla ancak Ülkücüler mücadele edebilirdi. Ve öyle de olmuştu.
Ülkücülerden kurulu olan 'Kontrolörler Kurulu' kısa zamanda çok büyük işler yaptılar. Bakanlığın kötü şöhreti olan rüşvet ve kaçakçılığın kökü kazıldı, mafyanın beli kırıldı.
Namuslu bir adamın güvendiği, inanmış kadro 'Kontrolörler Kurulu', MHP'de eğitimcilik yapan kadrolardan oluşturulmuştu. Bu kurulun üyeleri, bakanlıkta göreve başlarken ciddi bir eğitimden geçirildiler. Gün Sazak bakanlıktan ayrılınca bu kurul üyeleri de görevlerini bıraktılar. 'Hergün Gazetesi Muhabirleri' adı altında asıl görevlerine, MHP Ülkücü kuruluşlar eğitimciliği işlerine devam ettiler.
Gün Sazak'ın devlet adamı olarak gösterdiği büyük başarıyı, siyasi hasımları bile takdir etmişti. Onun Gümrük ve Tekel Bakanlığı dönemi sadece "mataracı tipleriyle değil", bütün cumhuriyet tarihindeki yönetimle mukayese edilse bile, siyaset ve idare tarihimize altın harflerle geçecektir.
Gün Sazak, Türkiye'nin bunalımlarının çok ağırlaştığı günlerde vazifeler yüklenmişti. Milliyetçi hareketin hukuken ve kalben ikinci adamı olmuştu. Dürüstlüğü, cesareti, imanı, engin insan sevgisi, fikir haysiyetine bağlılığı, dirayeti ve herkese güven telkin eden karakteriyle Gün Sazak, 'Ülkücü insan tipinin yaşayan bir numunesiydi'.
Sazak'ın icraatları, kısa bir sürede hissedildi. Komünist grupların dışında sağdaki liberallerden, soldaki sosyal demokratlara kadar MHP'ye sıcak bakmayan birçok siyasi çevreler bile Gün Sazak'tan övgüyle bahsedeceklerdi.
Kaçakçılığın kökü kazındı. Kazındı, ama kaçakçılar pes etmedi; kurdukları "havuza" yüklü para koydular. Ardından, tarihe "Güneş Motel Vakası" adıyla geçen pazarlıklardan sonra, AP'den 12 milletvekili istifa edip CHP'ye geçti. Böylece 5,5 ay görevde kalan MC hükümeti düştü.
TBMM'de 31 Aralık 1977 günü yapılan güven oylaması sonucu koalisyon hükümeti düştü ve meşhur "Güneş Motel Rezaleti" ile satın alınıp bakanlık verilen menfaat şebekesinin katılımı ile Bülent Ecevit başkanlığında yeni bir hükümet kurulup, 5 Ocak 1978'de görevi devraldı.
Ecevit Başbakan oldu, AP'den gelenlerin 10'una bakanlık verdi. Tuncay Mataracı, Gümrük Tekel Bakanı oldu. Kaçakçılar, işe kaldıkları yerden yeniden başladılar.
KAPİTALİST ENTERNASYONAL TAŞERONU DEV-SOL
Gün Sazak, 27 Mayıs 1980 Salı akşamı, evinin önünde, Dev-Sol lideri, Gladyo'nun elemanı Dursun Karataş'ın emriyle, bu örgütün militanları tarafından düzenlenen haince saldırı sonucu şehit edildi. Sazak'ın şehadet haberi, başta MHP olmak üzere bütün ülkede bomba etkisi yarattı. Her gün, yurdun dört bir yanında birçok mensuplarını al bayrağa sarılı tabutlarla, tekbir sesleriyle toprağa veren Milliyetçi hareket camiası, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın şehadet haberiyle adeta yıkılmışlardı. Düşman, MHP'yi tam on ikiden vurmuştu. Artık komünist terörün vurduğu; öğrenci-memur, işçi-köylü, esnaf, ocaklı, partili yöneticilerin yanına, şehitler kervanına bu sefer de en üst düzeyde partide görev yapan, bakanlık görevinde de bulunmuş, mümtaz bir şahsiyet olan Gün Sazak da katılacaktı.
Türk milleti Sazak'a ağlıyordu. Ülkenin her yanında, şehadet haberinin duyulmasıyla birlikte il, ilçe ve belde teşkilatlarında bayraklar yarıya indirilip, siyah bayrak çekiliyordu.
MHP Başkanlık Divanı da acele toplanarak "gerekirse sine-i millete döneriz" kararını kamuoyuna açıklayacaktı. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Adana, Bursa, Antep, Trabzon, Konya, Kayseri, Maraş, Tokat, Çorum, Yozgat, Eskişehir, Elazığ, Erzurum, Sivas, Çankırı, Kütahya, Manisa, Amasya gibi illerde, Gün Sazak'ın toprağa verileceği güne kadar binlerce Ülkücünün katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Ülkenin çeşitli yerlerinde büyük camilerde ruhuna Kur'an-ı Kerim okundu. Okullarda boykotlar yapıldı, forumlar düzenlendi, kızıl terörü lanetleyen yüz binlerce bildiri dağıtıldı.
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 28 Mayıs 1980 Perşembe günü, MHP İstanbul İl Merkezi'nde Gün Sazak'ın şehit edilmesi ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi:
"Gün Sazak, Türk milletinin düşmanları, komünist ve bölücü cinayet çeteleri tarafından şehit edilmiştir. Türkiye'de bir iç savaş başlatmak isteyenlerin oyununu sabırla ve itidalle bozmalıyız. MHP'lileri, Türk milliyetçilerini, Ülkücüleri uyarıyorum: Komünist ve bölücülerin oyunlarını bozmalıyız."
ŞEHİT GÜN SAZAK'IN CENAZE TÖRENİNE YÜZ BİNLER KATILDI
MHP Genel Merkezi önünde, Şehit Gün Sazak için bir tören düzenlendi. Türkiye'nin dört bir yanından gelen on binlerce Ülkücü, Bahçelievler'deki MHP Genel Merkezi önünde toplanmıştı. Parti genel merkezine bina boyunda hazırlanmış ve alt ucundan "Şehitler Ölmez" yazısının yerleştirildiği Şehit Gün Sazak'ın bir portresi asılmıştı.
Kalabalığın sayısı yüz binlerle ifade ediliyordu. Bahçelievler 3. Cadde tamamen dolmuş, kalabalık Beşevler bölgesine taşmıştı. Ülkücüler, genç yaşlı hep bir ağızdan tekbir getiriyorlar, "Allahu Ekber!" nidası bir gök gürültüsünü andırıyordu. Parti genel merkezi önünde şehit Gün Sazak'ın tabutunun yerleştirileceği bir bölüm hazırlanmıştı. Saat 10.20'de Karşıyaka Mezarlığı morgunda bulunan Şehit Gün Sazak'ın cenazesi, bir grup MHP Genel İdare Kurulu üyesi tarafından parti genel merkezine getirilmişti.
Beşevler'de cenaze arabasından indirilerek, Ülkücülerin omuzları üzerinde taşınmaya başlandı. Şehit Gün Sazak'ın tabutu, binlerce Ülkücünün elleri üzerinden kayarak, gittikçe yükselen tekbir sesleri arasında parti genel merkezi önüne getirildi. Şehit Gün Sazak'ın bayrağa sarılı tabutunun önünde resmini taşıyan bir Ülkücü genç ve genç kız yürüdü.
Konuşmalardan sonra Bahçelievler'den Hacı Bayram'a, Ülkücüye yakışır vakar ile yürüyüşe geçildi. Daha sonra Gün Sazak'ın tabutu eller üzerinde kaldırılarak Hacı Bayram Camisi'ne doğru yürüyüşe geçildi. Yüz binler tekbirler getirerek, büyük bir düzen ve disiplin içinde, ülkücülüğün vakarı ile Beşevler, Tandoğan, Ulaştırma Bakanlığı önü, Ulus yoluyla Hacı Bayram Camisi'ne geldiler. Cuma namazı kılınıp cenaze namazına başlandığında Hacı Bayram'a gelenler hâlâ devam ediyordu.
Cenaze namazının kılınmasından sonra yüz binlerce Türk milliyetçisi, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Ülkücü hareketin önderlerinden Gün Sazak'ın tabutunu Eskişehir'e göndermek üzere arabaya kadar taşıdılar. Hacı Bayram'da sıkılan yumruklar göğe yükseliyor, yürekten tekbirler yeri sarsıyordu. Türk milliyetçiliği fikrinin lideri Türkeş'in sıkılı yumruğu bütün Türk-İslam Ülkücülerine yeni ufukları gösteriyordu. Şehitler ölmezdi.
Şehitler ölmez!
ÜLKÜCÜ YOLUMUZ, ŞEHİTLERİN YOLUDUR
Tarih, Gün Sazak'tan muhakkak bahsedecektir. Gün Sazak dürüstlüğüyle, liyakatıyla hizmetleriyle büyük bir devlet adamıdır. Şehit Gün Sazak sadece kaçakçılığa, mafyaya, çetelere karşı verdiği mücadeleyle veya tekelde verimliliği en yüksek seviyeye çıkaran bakan olarak değil, siyasi hayatımızın ihanetler tarafından zehirlendiği, kan ve barutla boğulmak istendiği bir bunalım devresinde Türk milliyetçiliğinin aklı selime, itidale ve geniş görüşlülüğe sahip en değerli temsilcilerinden biri olarak anılacaktır. Ülkücüler, bir bunalım çağında, aklını kaybetmeyen tek kadronun önde gelen isimlerinden biri olarak onu rahmet ve şükranla yad edecektir.
Şehit Gün Sazak, imanın, karakterin, ahlakın timsaliydi. Kâmil mânâsıyla bir ideal insanı olan bir ahlak, karakter, iman adamı Gün Sazak, büyük Türk milletine hizmet yolunda, şehitlik mertebesine ulaşarak, sonsuzluğun sahibine kavuşmuştur.
Ülkücüler olarak, Sazakların yolunda yürümeye, devam edeceğiz.
Ülkücü hareket olarak büyük dava adamı, bir iman, karakter, dürüstlük ve ahlak abidesi Türkmen beyi Gün Sazak'ı unutmayacağız. Şehadetinin 43. sene-i devriyesinde aziz şehidimizi rahmet ve duayla anıyoruz.. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.