'Güneşlenirken kanser olmayın’

'Güneşlenirken kanser olmayın’
“Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar, hiç bronzlaşamayanlar ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşımaktadır”

Güneşlenme için sabah 11.00’e kadar, öğleden sonra ise 16.00’dan sonraki saatlerin tercih edilmesi gerektiği, güneşin zararları etkilerine karşın bronzlaşmanın korunarak ve zamana yayılarak yapılması gerektiği bildirildi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yaptığı açıklamada, yaz mevsiminde ençok dikkat edilmesi gereken konulardan birisi güneş ışınları olduğunu belirterek, yeryüzüne ulaşan güneş ışınları ya da ultraviyole (UV) ışınlarının kemik gelişimi üzerinde olumlu etkisinin yanı sıra gözardı edilmeyecek zararlarının da bulunduğunu söyledi. Güneş ışınlarının en büyük zararlarından birinin, cilt üzerinde oluşturduğu yanıklar olduğuna işaret eden Coşkun, cilt kanseri, cilt yanıkları, sıcak yorgunluğu ve sıcak çarpmasının güneşin ultraviyole ışınlarının, sıcak ve artmış nem oranı nedeniyle yol açmış oldukları en önemli rahatsızlıklar olduğunu bildirdi. Sıcaklığın ve nem oranının artmasına bağlı olarak halsizlik,k ızarıklık, çarpıntı, baş dönmesi, bitkinlik, aşırı terleme gibi şikayetlerde artış görülebileceğine dikkati çeken Coşkun, aynı zamanda sıcak çarpmasının da belirtileri olan bu şikayetlerin görülmesi durumunda hastaların sağlıkmerkezlerine nakledilmesi gerektiğini söyledi. Güneşin en sık görülen olumsuz etkisinin güneş yanığı olduğunu anlatan Coşkun, şunları kaydetti: “Güneş yanıkları birden yoğun güneşlenmeyle 2-6 saat içerisinde gelişir. 1-3 günde şiddetlenir ve 5-6 gün içerisinde geriler. Kızarıklık, yanma, ağrı ve ileri durumlarda sulu kabarcıklar da görülür. Baş ağrısı, bulantı, kusma ve halsizliğe neden olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığı takdirde serin bir yerde dinlenilmeli ve bol su içilmesi faydalı olacaktır.” 

KANSEROJEN ETKİSİ TAŞIYAN SAATLER
Yapılan araştırmaların güneşlenme için en ideal saatlerin sabah 11.00’e kadar, öğleden sonra ise 16.00’dan sonra olduğunu ortaya koyduğunu bildiren Coşkun, bu saatlerin dışında kalan ultraviyole miktarının en fazla olduğu 11.00- 13.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamaya özen gösterilmesigerektiğini vurguladı. Bu saatlerin güneş ışınlarının cilde yapacağı yan etkilerin diğer saatlere göre daha fazla olduğuna dikkati çeken Coşkun, “Çünkü bu saat aralığındaki ışınların büyük çoğunluğu kanserojen özelliği taşımaktadır” dedi.

CİLT TİPİ DE ÖNEM TAŞIYOR
Güneşe karşı nasıl korunulması gerektiğini belirlemede cilt tipinin büyük önem taşıdığını anlatan Coşkun, güneşin zararları açısından en fazla riski beyaz tenliler, kızıllar, hiç bronzlaşamayanlar ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tiplerinin taşıdığını, cildin rengi koyulaştıkçayanma riski de aynı oranda azaldığını kaydetti. Coşkun, cilt sağlığı açısından çok tehlikeli olduğu için güneşlenmenin tercih edilmemesi gerektiğini belirterek, “Bronzlaşma kendinizi koruyarak vezamana yayılarak yapılmalıdır” görüşüne yer verdi. Güneş kremi kullanmanın bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Coşkun, güneş kremlerinin koruyucu etkisi bulunduğunu, bu nedenle hem ultraviyole A hemde ultraviyole B ışınına karşı 30 veya üzeri koruma faktörleri kullanılması gerektiğini ifade etti. Ancak güneş kremlerinin aşırı güneşli günlerde tek başına yeterli olmadığına işaret eden Coşkun, güneşten daha iyi korunabilmek için şapka (geniş kenarlı kulakları ve enseyi kapatacak şekilde kumaş içeren) , kaliteli bir güneş gözlüğü (yüzde 99 oranında UV-A ve UV-B filtresi içeren) de kullanılması gerektiğini bildirdi.

GÜNEŞ IŞINLARININ ZARARLI ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN
Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için, güneş ışınlarının geçirgenliğini en aza indiren giysiler tercih edilmesi gerektiğini belirten Coşkun, şöyle devam etti: “Koyu giysiler yerine pamuklu ve açık renk giysiler tercih edilmelidir. Islak kıyafetler daha geçirgendir. Aldığımız kıyafetlerin güneşe doğru tutulduğunda arkasından ışık geçirmesi durumunda ultraviyole ışıktan koruma ihtimali daha düşüktür. Bunların yanı sıra mutlaka yeteri miktarda sıvı alınması gerekmektedir. Alkol ve kafein idrar artışı ve sıvı kaybı yaptığı için sıcak saatlerde içilmemelidir. Risk altında bulunan yetişkinler ve yaşlılar günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park edilmiş araçlarda bırakılmamalıdır.” AA