Gürcistan'da kocaman bir edebiyat geleneği yaşamını sürdürüyor

Gürcistan'da kocaman bir edebiyat geleneği yaşamını sürdürüyor
Türk kökenli şair, çevirmen, yayıncı, yazar Allahverdi Tekleli, "Duygunun ateş, bilginin ise su olduğuna dair gerçeği göz önünde bulundurduğumuzda dedelerimizin dolaştığı mistik dünyalardaki gibi hissediyorum kendimi" dedi.

Değerli okuyucularım bu haftaki konuğum, Gürcistan''ın Türk kökenli şair, çevirmen, yayıncı, yazar Allahverdi Tekleli. Bugüne kadarki röportajlarımızda genellikle ressamlara ağırlık verdik. Bu kez edebiyat dünyasından bir ismi ağırladım. Allahverdi Tekleli, iletişim araçlarının bize verdiği imkanları kullanarak Tiflis''ten sorularımızı cevapladı.

Yeniçağ: Kendinizi Türk okuruna tanıtmanızı rica edebilir miyiz?

Tekleli: 28 Mayıs 1957''de Gürcistan Cumhuriyeti Türk bölgelerinden Borçalı-Karayazı''nın Gardabani (Türkçe ''Kurtoba'' anlamını taşıyor) İlinin Kara Tekle köyünde doğdum. 1974 yılında komşudaki Karacalar köyü lisesinden mezun olarak Azerbaycan''daki Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji fakültesine kaydımı yaptırmama rağmen ertesi sene eğitimimi yarım bırakmak zorunda kaldım. Dünyaca ünlü yazar ve Oscar Ödüllü yönetmen Rüstem İbrahimbeyov''un telkin ve destekleriyle Moskova''da iki senelik Yönetmenlik Enstitüsü''nde okudum. Oradan ise Moskova''daki Maksim Gorki Dünya Edebiyatı Üniversitesi''ne geçiş yaparak altı sene orada eğitim gördüm. Yaklaşık otuz sene Moskova''da yayımlanan ''Dostluk'' isimli edebiyat ve sanat dergisinin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olarak görev yaptım. O görevim sırasında Rus ve dünya edebiyatının bir dizi önemli yapıtını kendi Türkçemize çevirip yayınladım. Aynı zamanda ''Dostluk'' dergisinin birkaç sayısında Orhan Veli vd.. Türk şairlerin yapıtlarını Rusçaya çevirdim. 1984 yılında Moskova''da basılmış Türk Şiir Antolojisi isimli kitapta benim de Türkçeden Rusçaya şiir çevirilerim bulunuyor.

Aralık 2017''de gönüllü bir örgüt hüviyetindeki Gürcistan Yazarlar Birliği nezdinde kurulmuş Azerbaycan Edebiyatı Bölümü''nün Başkanlığına getirildikten hemen sonra Türk ve Gürcü dillerinde ''Şafak'' ve ''Körük'' dergilerimizi çıkarmaya başladım.

Borçalı bölgesi doğumlu on beş Türk ve on beş Gürcü kökenli şairin şiirlerinden oluşan ve Gürcü dili ve Azerbaycan Türkçesinde yayına hazırladığım Çağdaş Gürcü-Azerbaycan Şiir Antolojisi kitabı son çalışmam olmasına rağmen halihazırda benim çevirdiğim ve baskıyı bekleyen dört şiir ve öykü kitabı daha vardır.

Yeniçağ: Günümüz Gürcistan toprakları içinde yer alan Türk milletinin zengin edebiyat ve gazetecilik geçmişi vardır. Hangi yazar-şair-gazetecilerin isimlerini zikretmek isterdiniz?

Tekleli: 19''uncu yüzyılın 80''li yıllarına kadar Tiflis sadece burada yaşayan soydaşlarımızın değil, aynı zamanda Azerbaycan ve tüm Kafkaslar için bir medeniyet merkezi görevini yerine getirmiştir. Farklı kültürlerin biraraya geldiği bu şehirde büyük Türk aydınları, şairleri, yazarları, gazetecileri; M.Ş.Vazeh, M.Feteli, M.Celil, M.A.Sabir, H.Cavid, H.Zerdabi, Ü.Hacıbeyli, N.Narimanov, F.Köçerli, Ö.F.Nemanzade (Ahıska doğumlu Türk), A.Şaik , A.Sur, A.Nezmi, M.S.Ordubadi, A.Sur, S.Ganizade ve birçok ünlü kalem sahibi M.A. Shaktahtinskin''in 1903-1905 yıllarında yayınladığı Şark-ı Rus gazetesinde farklı konularda yazılar kaleme almışlar. Şark Rönesansı''nın öncü isimlerinden Celil Memmetkuluzade''nin Nisan 1906''da yayınlamaya başladığı ''Molla Nasrettin'' isimli mizah dergisi aydınlanma tarihimizin basın okulu olarak adlandırılabilir. Zengin bir halk edebiyatı mirasına sahip Borçalı Türk toplumunun günlük konuşma dilinde kullanılan eski Türk kökenli sözcükleri derleme fırsatımız olursa Kaşgarlı Mahmut Divan''ı hacminde bir kitabın ortaya çıkacağından emin olabilirsiniz.

Bu arada 103 sene ömür yaşamış rahmetli anneannemin hafızasında tuttuğu bir Yunus Emre şiirini okurlarımıza aktarmam için izninizi istirham ediyorum. Araştırmacıların ilgisini çekeceğine inanıyorum.

***

Aciz kaldım zalim nefsin elinde,

Şu dünyanın lezzetine doyamaz.

Giymiştir üstüne gaflet gömleğin,

Ömrü gelib keçdiyini duyamaz.

*

Tanrım, gaflet gömleğini geyene,

Kafirdi der miskin nefse uyana.

Kazanır, kazanır verir ziyana,

Hak yoluna bir pulunu kıyamaz.

*

Allah''ım, miskince adem alını,

Varıp dutmaz bir mürşidin elini.

Haram helal kazandığı malını

İte nasip eyler, özü yiyemez.

*

Sağlığında ayet hadis nesine,

Son ayakta muhtaç olmuş Yasin''e

Götürür koyarlar makberesine,

Oğlum, kızım, malım kaldı diyemez.

*

İlahi, gaflette yumma gözümü,

Dergahında kara etme yüzümü.

Yunus der ki, gelin dutun sözümü,

Dünya seven ahireti bulamaz.

Yeniçağ: Sizin eserleriniz sadece duygunun ve sadece bilincin dışavurumu olmayıp ikisinin sentezi niteliğindedir. Siz kendinizi bu iki cenahın neresinde tanımlıyorsunuz?

Tekleli: Şiir genellikle insanın duygulu durumlarında ortaya çıkan bir edebi tür olup buna rağmen şairin kendi ruh haline hakim olamaması onun imhasına da neden olabilir. Duygunun ateş, bilginin ise su olduğuna dair gerçeği göz önünde bulundurduğumuzda dedelerimizin dolaştığı mistik dünyalardaki gibi hissediyorum kendimi.

Yeniçağ: Türkiye''nin edebiyat insanlarından Gürcistan''da ağırlıklı kimler tanınıyor? İsimler verirken nedenlerini de anlatmanız mümkün müdür?

Tekleli: 20''nci Yüzyıl Türk edebiyatından şiir sanatının mavi gözlü devi Nazım Hikmet diyorum. Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki, Nazım Hikmet''in tüm eserleri Gürcüce de dahil olmakla Sovyetler Birliği''ndeki birçok halk diline çevrilmiştir. Bu yüzden o Gürcistan''da en çok bilinenlerden biridir. Ancak bir gerçeği açıklamam gerekiyor; Gürcü okuru Nazım Hikmet''i komünist bir şair olarak değil, usta bir kalem sahibi olarak sever. Biz Türkler de Nazım Hikmet''in komünist görüşlerini hiçbir zaman asla tasvip etmedik. Sadece Türk ve usta kalem sahibi olduğu için onunla gurur duyduk. Ve bir de ulaşamadığımız Anadolu topraklarının kokusunu onun şiirlerinden alırdık.

Gürcistan Yazarlar Birliği''nde Çeviri Merkezi faaliyet gösteriyor. Dünyanın Nobel ödüllü yazarlarını Gürcü okurlarıyla buluşturan o Çeviri Merkezi, Orhan Pamuk''un ''Kar'' ve ''İstanbul Hatıraları'' romanlarını da Gürcü diline çevirmiştir.

Şimdi bizim Borçalı topluluğumuza gelelim. Gürcistan''daki Türk okuru Türk edebiyatından kimleri tanımıyor ki? Hece vezninde yazanTürk halk şairleri Yunus Emre''yi, Karacaoğlan''ı, Pir Sultan Abdal''ı, Dadaloğlu''nu, Kul Ümmet''i, Çıldırlı Aşık Şenlik''i, Aşık Veysel''i ve diğerlerini. Bağımsızlık dönemi Türk milli şairleri; Mehmet Akif Ersoy''u, Yahya Kemal Beyatlı''yı, Mehmet Emin Yurdakul''u. Türk şiirinde yeni akımı başlatmış Orhan Veli''yi, Attila İlhan''ı, 1967 yılında Uluslararası Şiir Forumu tarafından Türkiye''nin en önde gelen şairi seçilmiş Fazıl Hüsnü Dağlarca''yı. Yazarlardan Yaşar Kemal ve ''İnce Memed'' romanı, Aziz Nesin''in ''Kör savaş'' ve ''Tahtalı köyden mektuplar'' kitapları, Elif Şafak''ın ''Aşk", Orhan Pamuk''un ''Kar'', ''Kara kitap'', ''İstanbul hatıraları'' romanlarıyla Borçalı Türk okurunun kalbine giden yolu buldular.

Yeniçağ: Gürcistan''ın Türk dilli halkının yarattığı edebiyatın, Türkiye''de tanınması için sarf ettiğiniz önemli çabaları anlatır mısınız?

Tekleli: Gürcistan Yazarlar Birliği''nde Azerbaycan Edebiyatı Bölümümüzün kurulmasından bir süre sonra Avrasya Yazarlar Birliği ile ilişkiler kurduk. AYB''nin Ankara''da yayınladığı "Kardeş kalemler" aylık dergisinin 139''uncu sayısında (Temmuz 2018) Borçalı Türk yazarlarının benim tarafımdan yayına hazırlanmış eserleri Türk okuruyla buluşturuldu. Yakup Ömeroğlu kardeşimizin bölümümüze gönderdiği mektupdan bir tümceyi paylaşayım: "Allahverdi Bey, güzel çalışmalarınız için tebrik ediyoruz. Sizlerin şiirlerini büyük bir memnuniyetle dergimizde yayınladık o mısralar yalnızca Gürcistan’da yaşayan kardeşlerimizin şiirleri olduğu için değil şiir olarak da çok güçlü oldukları için bizi çok memnun etti. Yeni saylarımızda da sizlerin şiir, hikaye, deneme ve diğer eserlerinizi yayınlamaktan büyük memnuniyet duyacağız". Daha sonra benim şiirlerimi Konya''nın "Kırım''ın Sesi" gazetesinde yayımladılar.

Ay-yıldızlı Türkiye''mize sevgi ve saygılarımı iletin.