Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Güvenç-İyidil-Şengün

Seçim gündemi yüzünden devam etmekte olan darbe davalarını izlemeye ara vermiştim. Rutin bir ifade için Ankara adliyesine uğrayınca 4. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden "Lojistik Komutanlığı Davası"nı takip ettim. Korgeneral Yıldırım Güvenç'in komutasındaki Lojistik Komutanlığı 15 Temmuz darbe  girişiminin kaderini değiştiren birliktir. Ankara'da Genelkurmay karargahı dahil tüm kuvvet karargahları darbecilerin eline geçmişken ilk direniş burada başlamıştır ve ertesi günü Akıncı Üssündeki darbecileri de Güvenç teslim almıştır. Bütün planları bozan Güvenç bunun ödülünü(!) 22 ay haksızca hapis yatarak aldı. Halen 1 tutuklu(Mustafa Albayrak) toplam 8 sanıklı dava hukuk açısından ibretlik sürüyor. 6 celsede 55 tanık dinlendi. Emniyetten gelen raporlarda suç izine rastlanmış değil. Bir kaç çelişkili ifade dışında dosyada bir şey yok. Tanıkların ifadelerini izlerken dikkatimi "pes artık" dedirten korku iklimi çekti. O gece izinli olup gelişmeleri televizyondan takip eden ve 3 ayrı telefon görüşmesi yapan emekli kurmay Albay Faruk Kayadelen heyecandan mı korkudan mı titreyerek tanık kürsüsüne çıktı. Lojistik Komutanlığında Harekat Daire Başkanı iken 12 Temmuz'da izne ayrılmış. OR-AN lojmanlarındaki evindeyken kızı televizyonda bir şeyler olduğunu haber vermiş. Bu esnada helikopterlerin uçuşunun normal olmadığını fark edip birinci amiri olan Kurmay Başkanı Sinan Yayla'yı aramış ancak ulaşamamış. 15 dakika bekleyip cevap alamayınca birinci amiri olan Yıldırım Güvenç'i aramış ve "Bir emriniz var mı?" diye sormuş. Güvenç ise "Gelirsen iyi olur" cevabını vermiş. Evinden çıkıp birliğine gidişin emniyetli olmayacağını belirterek gelemeyeceği beyanında bulununca Güveç de "O zaman sana vekalet eden İdris Acartürk'ü ara o gelsin" talimatını vermiş. Buraya kadar durum normal. Fakat aynı anda savcı söz isteyip "TRT'deki olayları Güvenç'e bildirmek zorunda mıydın? sorusunu yöneltti. Zira iddianamede Güvenç'in TRT Genel Müdürlüğüne atanması var. Ancak o saatte atama emri yayınlanmış değil evinde olan tanığın emri görmesi de mümkün değil. Nitekim mahkeme başkanı "Güvenç'in TRT Genel Müdürlüğüne atandığını biliyor muydun?" sorusuna "Hayır" cevabından savcı tatmin olmamış olacak ki "Peki neden bir emriniz var mı diye sordun. Ne emri bekliyordun?" demez mi. Şaşırıp kaldım. Alt rütbeli personel komutanına "Bir emriniz var mı?" demek zorundadır. Başka ne diyebilir ki.. Belli ki tanık böyle bir soru beklemiyordu cevap dahi veremedi. Sanırım tanık kürsüsünden inip sanık sandalyesine oturtulacağı endişesi taşıdı. Açıklama yapamadı "Bilmiyorum, hatırlamıyorum?" diyebildi. Heyet bu defa tanığa "Neden 3 defa telefon etme ihtiyacı hissetiniz?" diye sordu. Olağanüstü durumlarda bir asker komutanını aramayacak da eşinden mi emir bekleyecek! Emekli olup bir köşeye çekildiği halde her an tutuklanma endişesi yaşayan Faruk Kayadelen: "Birincisi bir emriniz var mı diye aradım. İkincisi İdris Acartürk'ü ara o gelsin emri üzerine Acartürk'e ulaştım ve Onun geleceğini bildirmek için aradım. Üçüncüsü ise helikopterlerden ateş edildiğini görünce durumun vahim olduğunu belirtmek amaçlı aradım" sözlerinden sonra izleyici sıralarına geçip oturduğundaki yüz halini anlatamam.

İkinci tanık emniyet görevlisi Salih Bektaş. 15 Temmuz'da Sosyal Hizmetler Müdürü. Lojistik Komutanlığı'na İl Emniyet Müdürü talimatı ile 16 Temmuz saat 10.00'da gitmiş. Harekat merkezinde asker ile polisin koordinasyonunda görev yapmış. Gözaltı ve tutuklamalarda polis ve asker arasında köprü olmuş. Akıncı Üssü'ne yapılacak operasyon için Güvenç'in talebi ile trafik şubeden polis eskortu sağlamış. Daha önceki duruşmada eski Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaarslan "15 Temmuz gecesi Lojistik Komutanlığı karargahına polis görevlendirdim" demişti. Mahkeme başkanı tanığa bunu hatırlattı. "Hayır gece değil sabah 10:00'da geldim" dedi. Olayların tanıkları konuştukça gerçekler ortaya çıkıyor ama tanıklar polisler gibi rahat değil korkuyorlar. Bu arada madalya takılması gereken askerler müebbet alıp içeride yatmaya devam ediyor. Bu davanın duruşması 14 Ağustos'a ertelendi. Adliyeden çıkarken başından sonuna kadar izlediğim EDOK Davası aklıma geldi. O gece saat 22.30'dan ertesi gün öğleye kadar beraber olan iki sınıf arkadaşı korgeneral Metin İyidil ve Faruk Şengün.  Kendilerine bağlı birlikleri telefon ile arayarak darbeye iştirak etmelerini önleyerek, Güvenç'in emrine girerek darbenin savuşturulmasında tarihi görev yüklenmişlerdi. Adalete bakın ki Şengün bir yıl daha görev yaptı ve dışarıda özgürce geziyor. Yıldırım Güvenç 22 ay hapisten sonra bir ay önce tahliye edildi. Metin İyidil ise ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. İstinaf Mahkemesinin kararı bozmasını bekliyor, ardından Yargıtay, Anayasa Mahkemesi falan.. Gizli tanık ifadeleri, açık tanıkların zangır zangır titreyerek sarf ettikleri sözler, sahte kahramanların yalanları vs. Böylesi durumda adalet çıkar mı? Çıksa bile ne kadar adil olur!

Seçim sandığına giderken canım memleketimde en güvenilmez kurumun adalet olduğunu hatırlatmama gerek var mı?

Yazarın Diğer Yazıları