Hacettepe Eczacılık nerede? Ve Niksar üstüne

Andre Gide "Anı yazmak ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır" der, "Ölüm yalnızca anılara söz geçiremiyor" diye adeta buna nazire yapar Refik Durbaş.

Akın Çubukçu, anılarını yazan ve bu yazımla; ölümün elinden tarih, geçmiş ve gelecek kurtarmayı erek edinmiş, bir değerli aydın, eski bir akademisyen.

Daha önce Çubukçu'nun "Babamın Eczanesi" adlı anı kitabını tanıtmıştım bu köşede. Çubukçu'nun "Hacettepe Eczacılık Nerede?" adlı yeni anı kitabı Berfin Yayınları arasından çıktı.

Kitapta İhsan Doğramacı'nın çabaları ile kurulan Hacettepe Üniversitesi'nin kurulma ve gelişme süreci, Eczacılık Fakültesi bağlamında ayrıntılı olarak anlatılıyor. Türkiye bilim ve üniversite tarihi için önemli ve değerli bilgiler, yaşanmışlıklar, deneyimler var bu kitapta.

O yıllar ideolojik kamplaşmanın doruğa çıkıp işin silaha, öldürmeye kadar vardığı yıllar. Dolayısıyla yazar da, hem kendisi, hem de kardeşi Aydın Çubukçu'dan dolayı nasibini alıyor bu kötü ve ürkütücü çalkantılardan, savrulmalardan, yüreklere ve belleklere işleyen derin üzüntülerden. Ve daha önemlisi, yazarın yakın dostu ve aynı Üniversitede görev yapan Bedrettin Cömert'in katli. Bu olaya geniş yer ayrılmış kitapta, okuyunca insan o yıllara acıyor, kahırlanıyor, nasıl yemişiz birbirimizi Ulu Tanrım, bizde hiç mi iz'an ve akıl yoktu? (Sözüm herkese, her kesime ve kendime).

Kitaba dönelim, birkaç önemli bilgiyi dikkatinize, ilginize sunayım:

-Sivas'tan dostları ve babasının çok iyiliğini görmüş olan Kepçe Halis adlı kişi geliyor Çubukçu'ya, aranan ve yakalandığında mutlaka ağır cezaya çarptırılacak olan kardeşini 2500 TL masrafla yurt dışına kaçıracağını söylüyor, Çubukçu zar-zor, borç-harç bu parayı bulup veriyor, veriyor ya bundan sonra Kepçe'yi ara ki bulasın. Sonra sonra öğreniyor ki, bu kişi MİT elemanı imiş.

-Ve yine kardeşinden dolayı, avukatlık da yapan bir solcu hukuk profesöründen de kazık yiyorlar. 

-Bir sıra dışı, yürekli profesörün, kaç kez demesine karşın onarılmayan oda kapısının eklendiği protesto dilekçesi.

-Cahit Külebi, Halim Yağcıoğlu gibi değerli şairlere değgin de ilginç anılar var bu kitapta.

Niksar üstüne

"Niksar Üstüne", Hasan Akar'ın yazdığı bir kitap. Niksar Belediye Başkanı Özdilek Özcan'ın destekleriyle yayımlanmış. Büyük boy ve tam 264 sayfa.

O türküyü herkes bilir... "Niksarın Fidanları"ndan söz ediyorum. Hasan Akar, bu türkünün gerçek derleyicisinin kim olduğu konusunda derin araştırmalar yapmış. Meraklısı baksın. Niksar'ın tüm Türkiye'de bir çok bilineni daha vardır, o da "Ayvaz Suyu", Hasan Bey, onun da tüm öyküsünü yazmış kitabına.

Ahlat'tan Niksar'a Türk damgaları, Ahlat-Harput-Niksar üçlüsünün neleri çağrıştırdığı da bu kitabın içerdiği önemli ve değerli bilgilerden.

Anadolu'da kurulan ilk Türk medresesi ve bilinen ilk su değirmenleri Niksar'da imiş...

Mübadele ve Niksar... Niksar'a mübadele sonucu birçok Türk'ün geldiğini ben de son Niksar seyahatimde öğrendim.

Ve Cahit Külebi'nin ilginç dileği: "Beni Erzurumlu Emrah'ın mezarına götürün, orada dinlenmek istiyorum". Bu koca şair şimdi Niksar'da yan yana yatıyor Emrah'la.

Yerel tarih araştırmaları, Hasan Akar gibi milliyetçi aydınlar tarafından yapıldığında tadına doyum olunamıyor, bu kitap da öyle. Kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları