Haddini bilmek meselesi!..

"Sallarken mangalda kül bırakmayanlar" sözünü severim. Hemen her an haklılığını yaşarsınız. Hayatın her dalından örneklerini görürsünüz. Genelde THM'de toplananlar çoğunlukta olmak üzere, buna has besteler görürsünüz. Mesela; "Aslı yok yaylasında 500 koyunum var benim".

Spordan politikaya haddini bilmezleri düşünmeden sayabiliriz. Kazara bir büyük takımı yenen teknik direktörün sallamalarını görmeyen kaldı mı? Maç kazanılırken "Aslanlarım ne dedimse yaptılar. Onlarla iftihar ediyorum" der. Üst üste dört kayıptan sonra kapının kolu gösterilince, ağız değiştirir; "Transferleri ben yapmadım. Bu nedenle sorumluluğu da bana ait değil". Tuhaf olan zat-ı muhterem üç gün sonra onunla birlikte kovulan bir başka hocanın yerine işe alınır. Anlayacağınız sallamak ve küme düşürmek serbest. Başarıyı yakalamak ise güç. Hatta mümkün değil.

Yıldız adayları

Sevmeseniz bile tek bir gecenizi O Ses Türkiye'ye ayırın. Sanki ABD kökenli reklamdaki "Limonata satan çocuk"u izlersiniz. Bu kez bolca hayal kırıklığına tanık olursunuz. Yarışmacının sahne arkasındaki konuşmaları üst perdedendir; "Anne-baba demeden önce ağzımdan ilk çıkan do-re-mi olmuş". Arkasından ilave eder; "Dört jüri üyesini de döndüreceğime eminim". Sonrası Sessiz Gemi dizeleri; "Dönen yok seferinden". Mazeretler sıralanır; "Yol yorgunuydum. Üstüne üstlük grip olunca sesimi kaybettim". Sonuçta poposuna bakarak çeker gider. Bir taraftan göz ucuyla Acun'u keser. "Acaba seneye yeniden davet edilebilir miyim?" umidiyle.

Bezirgânlar

Bir de akıl verenler sınıfımız mevcut. "Girişimci kafası" ya da "işinin patronu olmak" konu başlıklarıyla bunların beş-altısını toplarlar. Ümit dağıttırırlar. Yaklaşık üç-dört saat sallamaları izlersiniz. "En Zayıf Halka" adlı yarışmanın "Dışarı" diye bağırmasıyla ünlenen sunucusu Baybars Altuntaş'ı, bu defa "Akıl veren" pozisyonunda görürsünüz. İlk günden bu yana tanık olduğumuz değişimi "Artık belini kullandığı oturuş biçimidir". Onca lafı arasında tek doğrusunu, "Başarı ekip işidir"i yakalayabilirsiniz. Geçmişteki icraatı hatırlanmaz.

Diğer konuşmacılar da Altuntaş'ın benzeridir. Çok şükür ki, onlar Obama ile görüşmemiştir! Omuzları bu yüzden daha az vatkalıdır. Arada bir "cesaret insanın içinden gelen bir özelliktir" gibi özlü söz duyulur. Rudyard Kipling'in söylediğini kendi üretimleri gibi sunarlar.

Yanlışlık

Yeri geldi Deniz Bayramoğlu'na bir şeyler fısıldamak istiyorum. Ekranlarda Türkiye'ye yeni kulvar açtı. Dersini güzel çalışıyor, değişik konular işliyor. Fakat bir konuda uyarmak şart oldu. "Haddini bilmek" lafı herkes için geçerli. "Ben artık oldum" sanıp, İlber Ortaylı'yı bilgilendirme ukalalığı yaparsan golü yersin. Adam derya. Deniz, laflarını böldükçe sinirlenmeye başladı. Baktım bir ara "şimdi fırça geliyor" dedim. Neyse Bayramoğlu gidişatı anladı ve sustu. Bu örnek hepimize. Mesela ben TSM nazariyatı konusunda Mehmet Barlas'la tartışmaya girebilir miyim?

Bir de çok bilmişlerin ağzına bakıp perişanlığa davetiye çıkaranlar var. Koca bir holdingi mahveden ekonomisti baş danışman yaparlar. 2001 krizi öncesi "parayı dövize mi yoksa borsaya mı yatıralım" tartışılırken, bu ekonomistin lafına inanılır. Grubun tüm nakdini hisse senetlerine bağlarlar. Sonuç mu? Grup iflastan yıllar yılı uğraştan sonra kurtulabildi. İyice küçülündü. Bu da her şeyi satarak mümkün oldu. Anlayacağınız önemli kararları iyi düşünmek zorundasınız. Büyük yıkıma sebep olan zat hiçbir şey yapmamış gibi akıl vermeyi sürdürüyor. Yazıyor çiziyor. Hatta para alıp reklamlarda oynuyor.

Son örnek

Türkiye Boks Şampiyonası Rize'de gerçekleştirildi. Organizasyonu TRT Spor'dan izledik. Öteki ekranların gözü zaten futboldan başkasını görmüyor. Yine de ses düzeni iyi değildi. Ring anonsçusunun konuşmaları anlaşılmadı. Tek artı, Orhan Ayhan'ın yorumlarıydı.

Adını yazarak hedef yapmak istemiyorum ama maçı anlatma görevi verilen çocuk "haddini bilmemenin zirvesi"ni yaptı. Boksun duayenini zaman zaman susturmaya çalıştı. Lafını kesti. Hani derler ya "cin olmadan adam çarpmak". Aparkatla, kroşe arasındaki farkı öğrenmemiş, hava basıyor. Özetle yayının canına okudu. Onu kim buldu bilmiyorum. TRT mensubu olmadığı kesin. İnşallah yanılmıyorumdur.

Lefter unutulmadı

Yeri geldi yine TRT Spor'la ilgili iyi şeyler yazacağım. İki gün peş peşe verilen Orhan Ayhan'la programından da bahsetmek istiyorum. Futbolumuzun ordinaryüsü Lefter'in doğum günü çok güzel işlendi. Yılmaz Ulusoy'un Küçükandonyadis'le ilgili anılarını hayranlıkla dinledim. Tabii Lefter'in kendi ağzından anlattıkları bambaşkaydı.

***

ÖZEL NOT: Ak Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ aradı. Fahrettin Paşa'yla -Türkkan- ilgili yazılarım için tebrik etti. Bu arada bir başka yiğit Azerbaycan kahramanı Nuri Paşa'yı hatırlattı. Her iki Paşanın yüzüncü yılının birleştirilerek kutlanması teklifinde bulundu. Ben de bunu öneren Sayın Özdağ'ı kutluyorum. Hazırlıklara hemen başlanmalı.

Yazarın Diğer Yazıları