Hadi yine iyisin komutan!

Tarım Bakanlığı'na Mehdi Eker döneminde Personel Müdürü olmuş.. Adı Nizamettin Ekinci.. Kendisi AKP Diyarbakır milletvekili aday adayı da olmuş.. Konmadığı dal yok..

Tarım Bakanlığı koridorlarında 'Türkçe'ye az rastlandığı bir dönemin Personel Genel Müdürü.. Müyesser Yıldız yazdı.. Ama kaynamasın, takip lazım..

Nizamettin Bey, 15 yılda Türk tarımını yerle yeksan eden, 'Tahıl ambarı' denilen Türkiye'ye buğday ithal ettiren bir anlayışın, gözde 'Personel Genel Müdürü..'

Bu muhteşem(!) işe imza atan kadroların ataması, tayini, seçimi vs.. bu beyefendinin inisiyatifindeydi..

Kendisi pek de demokrat..(!) Bakın, aşağıdaki afiş, AKP'den aday adayı olduğu dönemden..

Açılım zırvasının yükselen değer olduğu günlerde, hemen nasıl da 'Yükselmiş'.

***

***

Afişte ne mi yazıyor? 'Neden aday olmuş' onu izah ediyor.. Türkçesi de var da, oradan biliyorum..

Gıdada, Dünya'da kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden olan Türkiye'yi, buğdayı bile ithal noktasına getiren kadronun yıldızı bu beyefendinin yeni görevi ne, biliyor musunuz?;

-Millî Savunma Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü..

Millî Savunma Bakanlığı'nın personel işleri ondan sorulacak.. Henüz atama değil, görevlendirme, ama bu çoook eski bir numara zaten..

Sayın Komutan, hadi yine iyisin.. Tarım ülkesini ithal ürünlere boğan kadroların personel işlerinde zirve yapan Nizamettin bey, bakarsın ordumuz için de, ithal asker dönemini açar..

'Aklı dışarıdaki' askerlerden çok çektik.. Belli mi olur, artık, doğrudan dışarıdan alırız askerimizi..

Sen de kurtulursun, "Üniformalarına Göktürk alfabesiyle 'Türk' yazdıran" gereksiz kadrolardan!

***

Metal yorgunluğu değil, kolonlar patlıyor...

***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş istifa etmeden önce şöyle demiştim;

-Söylentisi çıktıysa, eli kulağındadır..

Bu satırları yazarken henüz gelmedi istifa ama bilin ki, Melih Gökçek için de geçerli bu..

Eli kulağında.. Ancak bir farkla..

Hatırlayın Kadir Topbaş'ın istifa ettiği günün sabahında konu Başbakan'a sorulduğunda ne dedi;

-Kendisi akşam saatlerinde bir açıklama yapacak..

Melih Gökçek mevzuunda fark şu, sorulan herkes top çeviriyor.. "Yok öyle bir şey" diyen yok.. Ama "Var" ya da "Kendisi açıklama yapacak" diyen de yok..

Peki bu ne demek? Bu garibe göre, bu 'Direniş' ya da 'Pazarlık' demek.. Kafa karıştıran, net olmayan yanıtlar bence henüz ikna olmamış Gökçek'i zora sokmak için..

Melih Bey'i tanırım.. 23 yıllık bir serüvene, kolay kolay nokta koymaz..

***

Ama bir başka nokta var, daha önemli.. Melih Gökçek simge bir isim.. Yerelden başlayıp 'Saray'a uzanan AKP serüveninin, 23 yıllık simgelerinden..

Bu serüvenin 23 yıllık asıl simgesi Recep Tayyip Erdoğan...

O da 1994 seçimleriyle girdi hayatımıza.. Siyaset tarihindeki örnekler bana diyor ki;

-İş simge isimlere gelmişse, bunun adı 'Metal Yorgunluğu' falan değil, 'Kolanların patlamaya başlamasıdır..'

Ve kolonlar patlamaya başlamışsa, bina ömrünü tamamlamıştır.. Eskisiyle uğraşmaktansa, "Yeni"si, hem daha güvenli, hem daha sağlıklıdır..

23 yıllık döneme bir de böyle bakın derim.. Göremeyen varsa, acele etmesin.. Yakında hep birlikte göreceğiz..

***

Tesadüfe bak sen!

Dün Nagehan Alçı'nın, Sözcü Gazetesi internet sorumlu müdürü Mediha Olgun ile sohbetinden söz etmiştim..

Nagehan Alçı'nın 'Demokratiklik' oynamasının nedeni hemen ertesi gün anlaşıldı..

Ne diyordu o yazıda Nagehan Alçı;

-Cezaevinden çıktığı gün Halk TV'de izledim..

-O programdan birkaç gün sonra beni arayıp, içerideyken yazdıklarımdan dolayı teşekkür etti..

-Birkaç gün sonra daha detaylı konuştuk..

Peki o konuşmadan sonra yazdığı yazıda, aslında ne anlattı Alçı? 'Sözcü'nün şov yaptığını..'

Yani aslında ortada hukuki bir garabet yok.. Ortada keyfiyet yok.. Ortada Sözcü Gazetesi'nin şovu var..

Şimdiii, ne zaman tahliye oldu Mediha Olgun? 22 Eylül''de..

Peki o yayından birkaç gün sonra dediğine göre, ne zaman konuşmuş olabilir Nagehan Alçı, Mediha Olgun ile, ayağın alışsın 25'i bilemedin 26'sı..

Peki bu kadar iddialı ve önemli sözleri saklayabilir mi bir gazeteci? Hayır.. 27'sinde yazar, 29'unda yazar, 30'unda yazar..

Ama tesadüfe bakın ki, Nagehan Alçı bu sohbetin yazısını, Sözcü iddianamesinin yazıldığı günde, 2 Ekim'de yazıyor..

Ne zamanmış? "Sayın savcının sözcü iddianamesini tamamlayıp, mahkemeye verdiği gün.."

Yani, aynı gün, şu başlıkların atılmasına sebep olacak bir zamanlama..

***

***

Ne tesadüf değil mi?

Sözcü'nün sorumlu müdürünün "Hukukçular şov yaptı.." dediği o sohbet, tam da iddianamenin hazır olduğu gün yazılıyor..

İddianameye algı desteği lazım.. Ne yapacaktı yani, Noel'e mi saklayacaktı..

Bakın, tezgah aynen sürüyor.. Kredisiyle yalı dairesi aldığı FETÖ'nün taktikleri, hücrelerine işlemiş bu arkadaşların..

Bu gerçeğe rağmen, hâlâ FETÖ'yle mücadele edildiğine inanan var iyi mi?

FETÖ dediğiniz şey, ki bana göre F TİPİ, A-B-C isimlerinden öte, bir anlayış..

Ve bu anlayışın yöntemleri, bu anlayışın algı mühendisliği, 12 yıllık yol arkadaşları tarafından kopya ediliyor.. Ne mücadelesi..

Şairin bambaşka bir niyetle ettiği sözler, buraya cuk oturuyor aslında;

Bir nevi, "Yumruk yine aynı yumruk.. Bir var ki, el değişti.."

****

Günün Sözü

İkiyüzlülük, ahlaksızlığın erdeme gösterdiği saygıdır.. / Alan Morton Dershowitz

Yazarın Diğer Yazıları