Hainler ve hain yetiştirenler

Hain kim diye sorarsanız elbette cevabı ihanet edendir olur. Her mesleğin haini olur mu elbete olur. Her millette böyle mi eh, bizde mi, fazlasıyla özellikle de öğretmen kesimindeki hainler. Gelin isterseniz öğretmen kimdir, nasıl yetişir, yaşamı nedir, ne yer, ne içer, nasıl davranır. Yani öğretmen olmanın koşulları nelerdir. Koşul demişken Avrupa Birliği bile üye kabul ederken bazı koşullar öne sürmektedir. Koşulları taşımayanlara git kendini bunlara göre düzenle, ondan sonra tekrar gel demektedir. Ya sen geleceğin olan yavrularını emanet ettiğin öğretmeninde hiçbir koşul aramıyorsun. Çünkü onları gereğince yetiştiremiyorsun ki.
Pekiyi ama öğretmenin koşulları ne olmalıdır hiç düşündünüz mü? İyi bir öğretmen bilgisiyle, etik kurallara uyumuyla, vatan, millet ve insan sevgisiyle özel yetiştirilmelidir. Görevi Peygamber mesleği olup, yaptığı görev karşılığında da hakkı olanı almalıdır.
Her insan gibi öğretmenin de hataları ve kusurları olacaktır. Örnek kişi olması nedeniyle daha çok paraya ihtiyacı olduğu gibi hatalarını da minimuma indirmek zorundadır. Ayrıca bilgisiyle, giyimiyle çağa uygun yaşayıp daima kendisini yenilemelidir.
Öğretmenin çağa uygun yaşayıp kendisini yenileyebilmesi için ise belli bir parasının olması gerekmektedir. Hakkı olan o parayı elde etmenin yolu ise birlik ve bütünlük içinde hareket etmekten geçmektedir. Bu birlikteliğin oluşumu ise sendikalaşmaktan geçmektedir. Bunun şuurunda olan öğretmenler de her meslek grubu gibi sendikalaşmıştır.
Okulda öğrencilerine nasıl hak aranacağını öğretenlerin haklarını aramaları kadar doğal ne olabilir ki. Hatta kendi dışındaki meslek mensuplarına öncülük dahi etmeleri gerekir. Acaba günümüz sendikaları bu işlevlerini yerine getiriyor mu diye baktığımızda elbette gelişmiş ülkelerde getiriyor da bizde farklı yürüyor.
Bizde sendikacılık sanki bir siyasi parti veya siyasi partinin arka bahçesidir. Her konuda tarafı olduğu partinin yaptığı doğru diğerinin yaptığı külliyen yanlıştır. Elbette sendikaların mensuplarının da görüşleri olmalıdır. Ancak doğruların da yalnızca bir olduğu unutulmamalıdır. Yoksa sendika hak arama ve siyasetçileri yönlendirme yerine onların arka bahçesine dönüşür. Yine bizde öyle sendikalar var ki arka bahçe olma yerine ülkeyi pazarlamak ve bölmek için bütün gücüyle çalışmaktadır. Bu tip sendikacılık ise sadece bize mahsus olup dünyada bir başka benzeri bulunmamaktadır. Ha sendika böyle yapıyorsa öğretmenin suçu nedir demeyin sakın. Öğretmen değil mi ona parasal destek veren, yönetimini seçen ve eylemlerine katılan.
Gerek ülkemizde gerekse KKTC’de yapılan eylemlerde atılan sloganlara ve taşınan pankartlara bakıldığında, yapılanların hak arama değil de bir yerlere hizmet edildiğini net olarak görürsünüz. İşte size yavru vatan KKTC’den örnekler. Güya hak arama adına yapılan eylemde taşınan Rum bayrakları söylemde ise  “TC Kıbrıs’tan defol”  hangi anlama gelir. Bu eylemlerin eylemciler yaşasın diye, analarını ve bacılarını Rum tacizinden korumak için şehit düşenlerin huzurunda yapılması hak arama mıdır. 
Sonra siz ne hakkı arıyorsunuz? Türkiye’de seninle aynı görevi yapan meslektaşlarınızdan üç kat daha fazla maaş almıyor musunuz? İkimiz de aynı maliyeden maaş aldığımıza göre benim hakkımı gasp etmiyor musunuz? Madem Rum’u bu kadar seviyorsunuz maaşınızı da Rumlar ödesin.
Bunlar öğretmense nasıl bir insan yetiştirirler sorgulanması gereken en önemli konu bu olsa gerek. Yetiştirse yetiştirse kendileri gibi hain yetiştirirler. Bu hainlerin yetişmesinde göz yumanlar ve bunlarında hain yetiştirmesini seyredenler hiç kafalarını ellerinin arasına alıp düşünmüyorlar mı? 
Sakın öğretmenin haini olur mu demeyin. İşte size hain öğretmenler güruhu. Parti yandaşı öğretmen değil millet yandaşı öğretmen. Yabancı hayranı değil, kendine ve milletine güven duyan öğretmen.

Yazarın Diğer Yazıları