Hak gasplarını önlemek için eylem

Eğitim çalışanları, 24 Eylül Çarşamba günü Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bütün okul ve kurumlarda, üniversitelerde ve Kredi Yurtlar Kurumu’nda eğitimde yaşanan kıyım, zulüm ve haksızlıkları protesto amacıyla bir günlük uyarı grevi yapacak. Halkımızın da bu uyarı grevine çocuklarının geleceği adına sahip çıkmalı ve destek olmalı. Eğitim kurumlarında iç barış bozulmuş ve çalışanların bütün özlük hakları MEB’in yanlış ve haksız politikaları nedeniyle gasp edildi. İç barışın bozulduğu, motivasyonun dibe vurduğu ve haksızlığın ve huzursuzluğun tavan yaptığı kurumlarda iyi bir eğitimin verilemeyeceği gün gibi aşikârdır.  
Altı ay öncesine kadar MEB’in yönetici atamalarında sağlam bir mevzuat olduğu için Bakanlık istediği ölçüde yandaş atama yapamıyordu. Yaptığı atamalar da görevlendirme şeklinde geçici atamalardı. Daha doğrusu yönetici atama konusunda sınavla alın teri döken, bilgisi, becerisi, liyakati olan kişilerin bir takım makamlara gelebilmesi söz konusu idi. Daha sonra adı dershane kanunu olan bir düzenleme yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda 73 bin okul yöneticisinin 3 bin merkez teşkilatı ve taşra yöneticilerinin özlük hakkı ve kazanılmış haklarından olan idareci kadroları bir kalemde sona erdirildi. 
Dişiyle tırnağıyla bir makama gelmiş insanlar sırf yandaş sendikanın üyesi olmadığı için alaşağı edildi. Aslında yetkililerin sendikalar arasında ayırım yapması, taraf tutması yeni Ceza Kanunu’na göre 6 aydan 3 yıla kadar hapsini öngörmektedir. Ancak ülkemizde kanunlar rafa kaldırıldığı için bu hükmün çok fazla bir anlamı kalmadı. Bu tür hak gasplarını ve zulümleri biz darbe dönemlerinde bile yaşamadık. Bu dönemde yaşananlar, 12 Eylül’e ve 28 Şubat dönemine rahmet okutacak düzeyde, insan haklarına aykırı ve hukuk ihlalleriyle dolu uygulamalardır. 
Bir ülkede görevde yükselme gibi insanların en tabi arzusu ve hakkı olan bir uygulama suistimallere açık hale getiriliyorsa, bir insan müdür, başhekim, merkez müdürü olmak için bir takım makamlara yağ çekmek, el pençe divan durmak zorunda bırakılıyorsa, o ülkede hukuktan, nizamdan ve insan haklarından bahsedilemez. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen böyle bir anlayışa, kökünden karşı. Bunun için de 21 Ağustos’tan beri sürekli eylemler yapıyor. 24 Eylül tarihinde sadece okul müdürlerinin ve müdür yardımcılarının yaşadığı bu haksızlıklar değil, eğitim çalışanlarının tümünün yaşadığı hem sosyal hem ekonomik sorunları dile getirmek amacıyla yandaş sendika hariç diğer eğitim sendikaları bir günlük iş bırakıyor.
Mücadele birkaç günlük iş bırakma eylemiyle bitmeyecek, yönetici atama sistemi haksızlıklara yol vermeyecek şekilde düzenlenene, akademisyenlerin maaşı düzeylerine uygun hale getirilene, 4-C’lilere kadro verilene,  öğretmen ve memurlara öngörülen rotasyon uygulaması kaldırılana kadar sürecek.
Anayasamızın Milletlerarası antlaşmaları uygun bulma başlıklı 90. maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” denilmektedir. 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iş bırakma eyleminden dolayı kamu çalışanlarına ceza verilemeyeceğini İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü), sözleşmelerini imzalamak ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini kabul etmek ile 4688 ve 2821 sayılı yasaları çıkarmak sureti ile kabul etmiştir. 
Ulusal ve uluslararası düzenlemeler ve yargı kararları, kamu çalışanları üyesi oldukları sendikanın aldığı karar uyarınca iş bırakma eylemine katılmasından dolayı cezalandırılamayacağını öngörmektedir. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen tarafından alınan eylem kararı bir gün iş bırakan üyelere bu eyleme katılmaları sebebi ile herhangi bir ceza verilemez.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen  24 Eylül’de yapacağı bir günlük iş bırakma eylemine veliler de çocuklarını okula göndermeyerek destek vermeli. İstanbul’da iş bırakan eğitim ve kamu çalışanları ile halkımız, sivil toplum kuruluşları, vakıf ve derneklerin de saat 11.00’den itibaren Aksaray meydanına gelerek saat 12.00’de Aksaray’dan başlayarak İstanbul Valiliği önüne kadar devam edecek yürüyüş koluna girmeli ve vilayet önünde yapılacak kitlesel basın açıklamasına katılmalıdır.
Eğitimde ve kamuda yaşanan hak gasplarını durdurmak, çocuklarımızın ve gençlerimizin huzurlu ve daha iyi bir eğitim almalarını sağlamak için Türkiye bu eyleme destek olmalı.

 

Yazarın Diğer Yazıları