Hakim ve savcılar suç işledi

Hakim ve savcılar suç işledi
Hakim ve savcılar suç işledi

HABUR’DA KURULAN SEYYAR MAHKEME HUKUKÇULARI VE SİYASİLERİ AYAĞA KALDIRDI

HABUR’DA KURULAN SEYYAR MAHKEME HUKUKÇULARI VE SİYASİLERİ AYAĞA KALDIRDI
Hakim ve savcılar suç işledi
Bölücü faaliyetlerinden dolayı pişmanlık duymadıklarını ifade eden teröristlerin, mahkeme tutanaklarında oynanarak serbest bırakılması skandal olarak yorumlandı 

Haber: Fatih ERBOZ
Mahmur ve Kandil dağından Habur Sınır kapısına gelen teröristlerin ’Sayın Öcalan’ifadelerinin tutanaklara geçmemesi ve devletin sınıra helikopterle savcı ve hakim göndererek seyyar mahkeme kurması tepki çekti.

Bölücüler korunuyor
Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş: Bu hukuk rezaletinden hakim ve savcıları güdümüne alan AKP iktidarı sorumlu.Bölücübaşı  Öcalan’a ’sayın’diye hitap eden teröristlerin sözlerinin tutanaklara alınmaması başlı başına bir suç. Bu sözleri tutanaklara almayan hakim ve savcılar da terör örgütü yandaşı gibi tutum takınmışlardır. Suç işlemişlerdir. Artık söylenecek hiçbir söz kalmamıştır. Bu olay göstermektedir ki Türkiye’de hukuk diye bir şey kalmamıştır. Yaşananlar inanılmazdır. Türkiye’de şu anda PKK’lılar korunmaktadır.

Vah Türkiyem vah
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok: Yaşanan hukuksal sürec akıllara durgunluk verdi. Türkiye devlet ağırlığına yakışan bir tavır ortaya koymadı. Çadır ve aşiret devleti değiliz. Eğer Türkiye’yle geleceklerse bu şekilde olmaz. Önce bir yerde bekletilirler, ardından hukuk ne gerektiriyorsa o yapılır. Öte yandan ulusal bütünlüğümüz ve birliğimizi savunan bir çok bilim adamı ve yazara yapılanlarda ortada. Bunlar her açıdan akıllara durgunluk veriyor. Vah Türkiyem Vah demeden edemiyor insan.

Yargı baskı altında
CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı: Gezici mahkemeler en son İstiklal Mahkemeleri döneminde kurulmuş mahkemelerdir. Bunun dışında bir örneği yoktu. Bugün ortaya çıkan durumda hem hakim ve savcıların onurları kırılmış, hem de verdikleri kararlar hukuk adına tartışmalı haline gelmiştir. Adalet Bakanlığı’nın verdiği talimatla yerine getirilen bu hukuki işlem yürütmenin bağımsız yargıyı baskı altına almasından başka bir şey değildir.

Böyle şey olmaz
İstanbul Baro Başkanı Muammer Aydın: Anayasasında ’hukuk devleti’olduğu yazılan bir ülkede, hiç kimse terör örgütüne ve yandaşlarına kahraman muamelesi yapamaz, yapmamalıdır. Burada eleştirilmesi gereken en önemli nokta, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin ihlal edilmiş olmasıdır. Bu teslim olma- teslim alma şovunda yaşananlar en başta o hukuk devleti kurum ve kurallarını içine sindirmiş ve ona göre yaşam biçimini sürdüren vatandaşlarımıza saygısızlık, kanunlara aykırılık oluşturmuştur. Unutulmamalıdır ki sınırdan giriş yapan kişiler, yine bu ülkeye, bu hukuk devletine ve bu ülkenin ceza yasasında yer alan ’etkin pişmanlık’ düzenlemelerine güvenerek, sınırı geçmişlerdir. Gelen 34 kişinin sorgulanması sürecinde de açıkça hukuka aykırılıklar gözlemlenmektedir. Şüphelilerin sınırdan alınıp görevli Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmeleri gerekirken, Vali Yardımcısı tarafından karşılanıp ’Hoş geldiniz’ denmesi, kendileri için ayrı bir mahkeme kurulması, talimatla savcı ve hakim görevlendirilmesi, hakim ve savcıların helikopterlerle ’çadır mahkemelere’taşınması normal bir hukuk devletinde yaşanabilecek olay değildir.

‘Pişman mısın, hayır, o zaman beraat’
Kandil ve Mahmur’dan gelen 34 PKK’lı için Habur sınır kapısında çadır mahkemesi kurulması Türk medyasını çileden çıkardı. Konuyu köşelerinde sert sözlerle dile getiren yazarlar Bekir Çoşkun, Yalçın Doğan ve Emin Çölaşan öfke saçtı. Bekir Çoşkun,
Habertürk’teki Onuncu Köy adlı köşesinde şöyle yazdı:

Emin Çölaşan / Sözcü
Seyyar yargı

 “Siz bu güne kadar hiç bu ‘seyyar yargı’ olayı ile karşılaştınız mı? Yargının, savcının ve hakimlerin, mahkemenin, sanıkların (ya da zanlıların) ayağına gittiğini, yargılamayı onların huzurunda yaptığını duydunuz mu? Sakın ’görmedik, duymadık. Mahkeme zanlının ayağına gitmez, zanlı mahkemeye götürülür’demeyin. Bu olaya iki gün önce hep birlikte tanık olduk. Türkiye’ye girince bu 34 kişilik kafilenin yargı önüne çıkarılması gerekiyordu. (...) Fakat o da ne? Mahkeme de yerini terkedip sınıra gelmişti! Evet, mahkeme seyyar olmuştu. Gezici mahkeme! Mahkemeyi bu seçkin zanlıların ayağına göndermekten hiç kimse utanmamıştı. Böyle bir olay bugüne kadar görülmemiş, duyulmamıştı. Yargıya bu saygısızlığı kim tezgahladı? Başbakanlık mı, Adalet Bakanlığı mı, yoksa yerel yetkililer mi? Bilmiyoruz.”

Yalçın Doğan / Hürriyet
Hukuk skandalı

“Türkiye’nin büyük çoğunluğu sinirinden tırnaklarını etine batırdı. Kuzey Irak’tan gelenlerin sorgusu tam hukuk skandalı. Kürt açılımıyla ilgili hiç bir altyapı hazırlığının bulunmadığının kanıtı. Sorgu sonrasında beş PKK’lının tutuklanmak istenmesi üzerine, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay devreye giriyor. İki bakan Ahmet Türk ile ve acaba kimlerle görüşüyor? Beş PKK’lı nasıl serbest bırakılıyor? Hayır, hukukla değil, tam, ” ben yaptım oldu “ mantığıyla. Öyle garip ki, ceza yasasının bazı maddeleri, o sırada ve o bölgede askıya alınmış gibi. Buna rağmen; Serbest bırakılanlar yine de yargılanacak, ama tutuksuz olarak. Her şey birbirine karışıyor. Siyaset, hukuk, iktidar, dağdan inen, arabaya binen, davul çalan, tırnaklarını kendine batıran, her şey bir karmaşa içinde.”

Bekir Coşkun / Habertürk
Açılımın açılmışı

 “Demek ki şöyle oluyormuş açılım: PKK militanları daha sınırdan içeri girer girmez mahkeme sınır kapısına kadar ayaklarına gidiyor... Onlara ” Pişman mısınız? “ diye soruyorlar... Onlar ” Hayır, pişman değiliz “ diyorlar.. Ve karar veriliyor: ” O zaman beraat... “ Şimdi anladınız mı açılım ne?... Şöyle oluyor: Vali elinde çiçekle koşuyor... Kaymakam da arkasından, elinde çikolata... Vali arada bir ” Koş İhsan, geç mi kaldık ne?... “ diyor... PKK’lıları karşılıyorlar... Tarihimizde ilk kez, yola düşüp sanığın ayağına giden mahkemede soruyorlar: ” Pişman mısın?... “ ” Hayır... “ ” O zaman beraat... “ İşte açılım... Siz bunu desteklediniz... Ne olduğu bilinmeyen bir açılım soytarılığını, sırf iktidara hoş gözükmek için destekleyen aydın-sanatçı-yazar-çizer olmanın ahmaklığı içinde öyle bakarsınız artık, açılımın açılmışına...”

İşte adım adım skandal
Habur sınır kapısında davulla-zurnayla karşılanan PKK’lıların yargılanma sürecinde yaşanan skandallar, bir bir gün yüzüne çıkıyor. Helikopterle Silopi’ye götürülen savcı ve hakimlerin kurduğu seyyar mahkemede, örgüt üyesi olduklarını açık açık itiraf ettikleri halde, kimi savcılar tarafından kimisi de hakim tarafından serbest bırakılan PKK’lılara “Gönüllü olarak örgütten ayrıldın mı?” sorusu sorulmadı. Böylece PKK’lıların vereceği olası olumsuz yanıtların da önüne geçildi. Çünkü  yasa gereği PKK’lıların etkin pişmanlıktan yararlana bilmesi için gönüllü olarak örgütten ayrıldığını bildirmesi gerekiyordu. PKK’lıların serbest bırakılma kararlarında da “etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma ihtimali olduğu, mağduriyete neden olmamak için serbest bırakıldıkları” yazıldı.

Krizi 3 yıllık hakim çözdü
Savcıların tutuklama istediği 5 PKK’lının serbest bırakılması kararını veren hakimin 3 yıllık bir hakim olduğu ortaya çıktı. Yedek Hakim olarak kürsüye çıkan Silopi Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Asabil Yırtıcı’nın PKK’lıların sorgularında “Sayın Öcalan”, “Kürt Halk Önderi” gibi ifadeler kullanmalarına rağmen bunları tutanağa geçirmediği ve böylece PKK’lıların tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalmasına karar verdiği iddia edildi. Sorguya katılan bazı avukatların da doğruladığı bu iddia, gözlerin krizi çözen hakime çevrilmesine neden oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2002’de mezun olan Yırtıcı, hakimlik sınavını kazandıktan sonra Adli Yargı Hakim Adayı olarak stajını Ankara’da yaptı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından 2006 yılında mesleğe kabul edilen Yırtıcı’nın ilk görev yeri Yozgat’ın Çekerek ilçesi oldu. Burada 2 yıl görev yapan Yırtıcı, geçen yıl Silopi’ye atandı.