Haksızlık ve Zulüm Tescillendi

On üç yılık AKP iktidarının icraatları ve müdahaleleri sonucunda saygısını yitirmeyen tartışılır olmayan kurum ve kuruluşumuz kalmadı. Buna, ne yazık ki eğitimimiz, ordumuz, yargımız ve denetim mekanizmalarımız da dâhildir. Bu müdahalelerde liyakat ehliyet, bilgi, vatana ve millete sadakat bir kenara bırakılıp, AKP’ye sadakat ön plana alındığı bütün çıplaklığıyla ortadadır.
Nitekim Milli Eğitim’de kurulan büyük kumpas ve gerçekleştirilen yıkım operasyonu bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir kararla 73 bin idarecinin kazanılmış hakları elinden alınarak yandaşlara teslim edilmiş bulunmaktadır. Mahkemeler bu haksız ve zulümle eş anlamlı uygulamaları bozmasına rağmen başta Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet mahkeme kararlarını uygulamamakta ısrar etmektedir. Yargı kararlarına uymayan ve bu kararları uygulamayan bir yönetimin ülkede huzur ve sükûnu nasıl sağlayacağı merak konusudur.  Dahası; ülkemiz, çocuklarımız ve gençlerimizin geleceği açısından endişe ve dehşet verici bir durumdur.
Mahkeme kararlarının uygulanmaması ülkede zorba bir yönetimin olduğu, demokrasinin ve insan haklarının askıya alındığının açık delilidir. Kim ne derse desin zorbalıkla ve zulümle bir iktidarın hayatiyetini uzun süre devam ettirmesi mümkün değildir. Aslında “gözü olana sabah ışımıştır”.
Başta İstanbul olmak üzere, ülkemizin her tarafında İdare Mahkemeleri, Milli Eğitim Bakanlığının ve Hükümetin şube müdürleri ve okul müdürleri ile ilgili kurmuş olduğu kumpasın haksız ve hukuksuz bir uygulama olduğunu, verdikleri bine yakın kararla ortaya koymuş bulunmaktadırlar.
Son olarak Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin Gaziantep ilinde Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik uyarınca Eğitim Kurumu Müdürlüğüne İlk Defa ve Yeniden Görevlendirmeler kapsamında yapılan mülakatların hepsinin yürütmesini 05.02.2015 tarih ve 2014/1224 Esas sayılı kararı ile durdurmuştur.  
Mahkemenin vermiş olduğu kararın gerekçesini ibret-i âlem için herkesin bilmesinde ve ne tür dolapların döndürüldüğünün ortaya çıkması açısından büyük önem arz etmektedir.
Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı aynen şöyledir: “...davacı tarafından, mülakat sınavına 1159 kişinin çağrıldığı, bunlardan 886 kişinin 70 puanı geçerek başarılı sayıldığı, başarılı sayılanların 632’sinin Eğitim Bir-Sen üyesi olduğu, sınavda 85 ve üzeri alan 228 kişiden 214’ünün Eğitim Bir-Sen üyesi olduğu, dolayısıyla mülakat sınavında Eğitim Bir-Sen üyelerine ayrıcalık tanındığı iddia edilmiş olup, -davalı idarece bu sayılara itiraz edilmemiştir- her ne kadar sınavdaki değerlendirmenin nesnel olup olmadığının tespiti hususunda, bir sendikaya üye olup sınavı kazananlarla ilgili spesifik bir sayı veya oran verilmesi mümkün değil ise de belirli bir sendikaya üye olan adayların sınavda çok yüksek bir oranda başarılı olmasının da davacının, sınavın sübjektif değerlendirmelerle yapıldığı yönündeki iddiasını destekler mahiyette görülmüştür.
Bu durumda; Eğitim Bir-Sen temsilcisi olan ve Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şube müdürlüğü görevine vekâlet eden Mehmet Kartal’ın aynı zamanda sınava giren adaylar arasında yer alması ve yarışma sınavı niteliğindeki bu sınavdan en yüksek puanı almasının sınavın objektifliğini ortadan kaldırdığı, bunun yanı sıra Eğitim Bir-Sen üyesi adayların sınavda çok yüksek oranda başarılı olmalarının da bu durumu destekler mahiyette olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup objektif bir değerlendirme yapılmayan mülakat sınavında ve bunun sonucu olarak 1. Komisyondaki mülakat sınavı ile davacının mülakatta başarısız olmasına ilişkin işlemlerde hukuka ve hakkaniyete uyarlık bulunamamıştır”.
Öğretmenlere reva görülen haksızlığın, hukuksuzluğun ve zulmün anlaşılması için başka söze ve delile gerek var mı?

Yazarın Diğer Yazıları